Allah bana o günleri göstermesin dedi ve...
Usta yazar okuyucularına böyle veda etti: "Bu son yazımı gözlerim yaşlı, güçlükle yazıyorum."
İşte Altermur Kılıç'ın Sonun başlangıcı... başlıklı son yazısı:
OKUYUCULARIM BENİ BAĞIŞLASIN
Bir yazar; "Benim için en güç yazılan, en son
yazıdır" demiş. Ben de meslek hayatımdaki ve Yeniçağ'daki
bu son yazımı gözlerim yaşlı, güçlükle yazıyorum. Başarılı aktör
sahneyi, suflörden uyarı almadan terk edermiş. Ben hâlâ gene de
"son"
diyemiyorum ama sahneden artık ayrılmak zorundayım.
Okuyucularımdan beni
bağışlamalarını rica ediyorum...
Atatürk Cumhuriyeti'nin 89. yılını "sözde" kutlarken, ilk
muhteşem yıllarından sonra, son 10 yılda Cumhuriyet'in, ordusu ile
gençliği ile tasfiye harekatı başarıya ulaşmakta.
"Yıllar yorgun", ben 89 yaşıma basarken çok
yorgunum. Atatürk Cumhuriyeti'nin en parlak, aydınlık yıllarını
yaşadıktan sonra bu karanlık yılları yaşamak bana çok ağır
geliyor!
PİLİM BİTİYOR ŞARJ EDECEK
VAKTİM YOK
Biliyorum şimdi ileride Cumhuriyet büyük tehlikelerle karşılaşırsa mücadele etmek, yazmak için çok sebep var. Ama şimdi "pilim" bitmek üzere! Şarj edecek halim ve zamanım yok.
Babama verilmiş sözüm vardı: Kore savaşına giderken verdiği
tabancayı, ancak görev
bittikten sonra kılıfına sokacaktım. Atatürk ve Cumhuriyet
yolundaki mücadelemde
de "kalemi", ancak görev bittikten sonra yerine
koyacaktım. Ama babam beni bağışlasın çok yoruldum.
CUMHURİYET GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDE YOK EDİLİYOR
Yazarlığa başladığımdan beri Türkiye'de, dünyada çeşitli gazete ve dergilerde binlerce yazı yazmışım. Değerlendirmelerimde hatalarım olmuş olabilir, ancak Atatürk milliyetçiliği çizgisinden hiç ayrılmadım. Koliler dolusu yazı biriktirmişim. Eşim, "Bunları ne yapacaksın" diye sordu... "Yakın" dedim "Ne işe yaradılar ki bundan sonra neye yarayacak!" Türkiye Cumhuriyeti gözlerimizin önünde yok ediliyor.
Bugün ülke ve dünya haberlerine bakıyorum... Yazılanları okuyorum... Her şey değiştikçe, aynı kalmış. Hatta beter olmuş. Benim yazdıklarım, söylediklerim, yılların yalan rüzgarları karşısında "ok meydanında buhurdan" gibi kalmış... Donkişot gibi yel değirmenlerine saldırmışım ve gerçekleşmeyecek rüyalar peşinde koşmuşum. Yorgun düştüm.
ALLAH BANA O GÜNLERİ GÖSTERMESİN
Korkarım ki bundan sonra ülkede çok vahim gelişmeler yaşanacak.
Atatürk'ün
Cumhuriyetinin yerine 2. cumhuriyet mi olur? Erdoğan'ın saltanatı
mı olur? Bir devletin kurulması hazırlıkları var. Allah bana o
günleri göstermesin. Ancak bu felakete engel olacak umut ışıklarını
milletimde göremez isem, Namık Kemal'in söylediği gibi mezar taşıma
yazılsın: "Vatan mahzun, ben mahzun"!
Ancak bu vedanın ucu açık: Gene de havlu atmıyorum, pes demiyorum; önce ömrüm vefa ederse, gene kılıcımı -kalemimi- kullanacağım. Kuliste replik bekliyorum! Bana "ülkeyi kurtarmak sana mı kaldı" diyorlar. Doğru bana kalmadı hepimize kaldı, hepimizin görevi... Ama ben vazifemi yaptım... Vicdanım rahat...
YENİ TAZMİNAT DAVALARIYLA YÜK OLMNAK İSTEMİYORUM
Yeni tazminat davaları ve cezalarıyla gazeteye yük olmak ve
eşime zarar vermek
istemiyorum artık.. Beni bağışlasınlar. Evet pes etmiyorum... Allah
kısmet ederse en son yazımı ülkemizin bu karabasandan kurtuluşunun
bayramını teyit etmek için yazacağım.
"Şimdilik elveda" sevgili okuyucularım. Allah'a
emanet olun. Asıl, sevgili Türkiye, Allah'ıma emanet ol!
***
Atatürk'e son bir vazifemiz var; bir TV programı için
O'nu yakından görmüş, yanında bulunmuş eşimle birlikte 10 Kasım'da
Anıtkabir'de mübarek huzurunda bulunacağız...
Orada öleceğimizi bilsek de.