Alkışlar Yüksel Aytuğ için

Yüksel Aytuğ'a “sen de çok yaşa kardeşim” diyor ve başka hiçbir yorum da yapmadan alkışlıyorum…

Bugün okuduğum “en duygusal” ama bir o kadar da “en gerçekçi” yazılardan biri
(Bana göre birincisi) Yüksel Aytuğ’un bugünkü Sabah’ta “Yaşa kahramanım”
başlığı altında yayımlanan yazısı.


*
Yüksel’e “sen de çok yaşa kardeşim” diyor ve başka hiçbir yorum da yapmadan
alkışlıyorum…

YAŞA KAHRAMANIM
Geçen haftanın en duygusal haber görüntüsüydü. Sınır ötesinde görev yapan bir
subayımız, yanında taşıdığı sekiz günlük yavrusunun zıbınını koklayıp hasret
gideriyordu. "Onun kokusu bana hayatta kalma azmi veriyor" diyordu.
Kahraman askerimizin işi zor, şartlar çetin, ortalık kalleş kaynıyor biliyorum. Ama
bu kadar kritik bir görevin başındaki komutanın aklı çocuğunda kalmışsa, durum
daha da kritik demektir.

Biliyorum, askerlik mesleği her şeyden önce fedakarlık demektir, vatan sevgisi her
türlü sevginin üzerinde yer almalıdır. Ama eğer bu komutanımıza bir haftalık
çocuğunu görme, koklama, sevme izni verememişsek bizim de biraz durup
düşünmemiz gerekmez mi? Bunları yazarken aklıma 'Er Ryan'ı Kurtarmak' filmi geldi.

ABD ordusu, savaşta diğer kardeşlerini kaybeden ve ailesinin tek temel direği olarak kalan cephedeki askeri kurtarmak için nasıl da seferber olmuştu.
Yine de adım gibi eminim; eğer o komutana izin teklif edilseydi, elinin tersiyle iter,
'Önce vatan' derdi. Zaten bu yüzden hemen her gün o dağlarda ayrı birer
kahramanlık destanı yazmıyorlar mı?

Yüreğine sağlık komutanım. Sen o dağlarda kızına hasret savaştığın için ben sıcacık evimde kızımı sevip okşayabiliyorum.