ALKIŞLAR, Yılmaz Özdil için çünkü...

Her yazdığı cümle Başbakan Erdoğan'ın haklı hassasiyetine destek veriyordu...

En son söyleyeceğimizi en baştan yazalım...
"ALKIŞLAR, Yılmaz Özdil için"...
Çünkü...
Eminiz, vicdanı olan herkes bu haberin sonunda bize hak verecekler...
O halde buyurun...

Yılmaz Özdil'in bugünkü (14.05.2011) Hürriyet'te başlığı altında yayımlanan yazısını okuduktan sonra ayağa kalktık ve alkışladık...
Sonra da klavyemizin başına geçtik...
Yine alkışlayıp bu haberi yazmaya başladık...
Çünkü...

Başbakan Erdoğan'ı dün gece haberlerde dinlerken, her cümlesinden sonra Silivri'de yıllardır tutuklu yargılanan gazetecileri, emekli - muvazzaf paşaları, albayları ve diğer bütün subay - assubayları hatırladık...
Başbakan, "Feysbuk falan, yahu bunlar çirkin, berbat, herkes adına her türlü ahlaksızlık yapılabilir" dedi yüreğimiz "cızzz" etti...
Ne kadar doğru söylüyordu...
Ne kadar da haklıydı söylediklerinde...
Başbakan bu konuşmayı yapar, bu sitemleri ederken bizim gözlerimizin önünden Balbay geçti...
Özkan geçti...
Şık geçti..
Şener geçti...
Tutuklu yargılanan, çoluk çocuğundan koparılmış, onurları ayaklar altına alınmış yüzlerce emekli - muvazzaf paşa, subay, assubay geçti...
Başbakan devam ediyordu:
"Mail göndermek nedir, biri çıkar senin adına da gönderir, iftira atmak bu kadar ucuz mu?"

Müthiş bir sorgulama...
Mükemmel bir vicdan...
Çünkü...
Silivri'de yıllardır tutuklu yargılanan, henüz suçlarının ne olduğunu bile bilmeyen, kendilerini somut belgelerle savunup masumluğunu kanıtlayan ama savcıların suçluluklarını halen kanıtlayamadıkları o insanlar da bir "mail" yüzünden tutuklanmamışlar mıydı?..
Bir dijital dosyaya kurban gitmemişler miydi?..

Yılmaz Özdil, işte bizim bu duygularımızın tercümanı olmuştu...
Hem de bu defa hiç "abartı" yoktu...
Her yazdığı cümle Başbakan Erdoğan'ın haklı hassasiyetine destek veriyordu...
Tek farkla...
Başbakan, altında "ıslak imza" bile olmayan birer "mail" yüzünden Silivri'de hapis yatan gazeteciler ve askerlere yapılan "yargı zulmü"nden tek kelime söz etmiyordu...
Ve fakat...
Ve ne yazık ki...
O insanlara yapılan "yargı zulmü"ne isyan eden, içlerinden bazılarını "Milletvekili adayı" yapan Kemal Kılıçdaroğlu ise Devlet Bakanı Hayati Yazıcıoğlu'nu  bir "mail" ile linç ediyordu...

Yılmaz Özdil'in bu muhteşem makalesinde "tek eksik" vardı...
Kılıçdaroğlu'nun, altında "ıslak imza" olmayan ve her zaman, her şartlarda hazırlanması mümkün bir "mail" ile Hayati Yazıcı'nın onurunu kırması, haysiyetini ayaklar altına almasıı tek cümleyle bile kınamayışıydı...

Evet son söz ve tekraren...
"ALKIŞLAR, Yılmaz Özdil için"...