ALKIŞLAR; Haşmet Babaoğlu için çünkü...

Çünkü "sınıfsallık" hem demokrasinin ve hem de liberal kapitalist sistemin olmazsa olmazıydı...

Eski kuşağın öğetmenleri askerden, yargıçlardan ve savcılardan daha saygındı...
Hele 1950 - 1960 yılları arasında, "sınıfsız - imtiyazsız" bir toplum olma iddiamıza rağmen "öğretmen" gerek yaşam tarzı ve kalitesi, gerekse topluma ettiği önderlikle "Birinci Sınıf" vatandaştı...
Bunu hak ediyordu da..

Çünkü "sınıfsallık" hem demokrasinin ve hem de liberal kapitalist sistemin olmazsa olmazıydı...

27 Mayıs 1960 darbesinden sonra öğretmenler yavaş yavaş hem yaşam tarzı ve hem de yaşam kalitesi olarak aşağı itilmeye, eski yerlerini (bilhassa) askerlere terk etmeye zorlandılar...
Bir süre sonra, yargıçlar ve savcılarla da kıyaslanamayacak kadar düşük şartlarda yaşamak zorunda kaldılar...
12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra ise bütün öğretmenlere "Anarşist" gözüyle bakıldı...
"Sakıncalı Memur" statüsüne konuldular...
Hasan Celal Güzel'in bakanlığında da son darbeyi yediler:
"Madem ki öğretmensiniz, o halde ezilmelisiniz" felsefesiyle iyice bitirildiler...

Bugün artık, "İleri Demokrasi" çığlıklarına rağmen "öğretmen" adı verilen sınıf, ders haricinde limon, çorap, domates, kavun, karpuz satarak ek gelir elde etmeye çalışan; sinemaya, tiyatroya gidecek, kitap alıp okuyacak, internet kullanacak ekonomik gücü olmayan bir "Yoksul sınıf" haline dönüştürüldü...

Ve...
Van/Erciş depreminde işte o öğretmenleri bir kez daha hatırladık...

Hatırladık ama "göçük altına kalıp ölmeleriyle" hatırladık...
Haşmet Babaoğlu, 28.10.2011 tarihli SABAH'ta, "Öğretmen" başlığı altında yayımlanan makalesinin bir yerinde şöyle diyor.


Gün gelecek...
Bu deprem de öncekiler gibi toplumsal hafızamızda çok acı izler bırakarak tarihin kuytusuna çekilecek.
Ama dilerim ki...
Birçok şeyi yeniden değerlendirmemize vesile olur bu deprem!
Dilerim ki...
Son dönemlerde popüler kültür çarkı içinde çoktandır ihmal ettiklerimizle, mesela öğretmenlerle daha yakından ilgilenir, dertlerine gerçekten kulak veririz!

Haşmet Babaoğlu'nun bu "soylu" dileğine "İnşallah" diyor ve kendisini alkışlıyoruz...