Alkışlar Fatih Altaylı için...
Fatih Altaylı köşesine bıraktığı günkü gibi döndü… Tarafsız… Objektif… Yeri geldiğinde “takdir”… Gerekiyorsa “tekdir”…
Bir silâh bir kişiye niçin
döner?..
*
Silâhlı elin sahibi, silâhı doğrulttuğu kişiye
düşmansa.. .
Ya da…
Silâhlı elin sahibi, silâhı doğrulttuğu kişiden tehlike
gelebileceğini seziyorsa…
*
Peki…
Düşmanlık ortadan kalkarsa o
silâh inmez
mi?..
*
Tarihte inmediğinin örneği yok…
*
ABD’nin “Efsane” başkanlarından Abraham Lincoln, kendisini Güneylilere dostça davranmakla
eleştiren Kuzeyli bir kadına şöyle
dedi:
“İyi ya işte… Onları dost yaptığımda bire
düşmanımızı yok etmiş olmuyor
muyum?..”
*
Fatih Altaylı köşesine bıraktığı günkü gibi
döndü…
Tarafsız…
Objektif…
Yeri geldiğinde “takdir”…
Gerekiyorsa “tekdir”…
*
Dünkü yazısındaki akılcılık ve gerçekçilik bugün de
“Anladınız mı İslamcılık tartışmasının
nedenini “ başlığı altında yayımlanan yazısıyla devam
ediyor.
*
Keşke…
Altaylı’nın yaptığı aynı akılcılık ve gerçekçiliğin ülkemizi yönetenler ve yönetmeye talip olanlar
tarafından da uygulansa…
*
ABD’nin sorununun “Türkiye” ile çalışmak ya da çalışmamak değil…
Türkiye’de hükümete yakın oldukları bilinen
kişilerin, hükümetin de “İslâmcı” olduğunu kanıtlama çabaları olduğu
görülse…
*
Düşmandan kurtulmanın tek yolunun “silah” olmadığı…
Onlarla dostluk kurarak…
Onlardan korkamayarak…
Onları korkutmayarak da düşmandan kurtulabileceğimiz gerçeği kabul
edilse…
*
Hoş geldin
Altaylı…
Tebrikler…
Ve de alkışlar…