ALKIŞLAR; Ahmet Altan için çünkü...
Ahlaksızlık ve mesleğine ihanet bir “suç” olsaydı bu medya herhâlde müebbede mahkûm olurdu.
Önce Ahmet Altan'ın bugünkü
(24.07.2012) Taraf'ta
"Sitti Ana, işkence ve medya" başlığı altında
yayımlanan makalesinden sadece birkaç cümle alıntılayacağız...
Bakın:
Bir ülkenin ışığı medyasıdır.
Medyanın şalterini indirdiniz mi bütün ülke kararır ve
olanları kimse görmez.
Bizim medya, şalteri genellikle inik duran bir
medya.
Parayı veren şalteri aşağıya çekiyor.
Ahlaksızlık ve mesleğine ihanet bir “suç” olsaydı bu
medya herhâlde müebbede mahkûm olurdu.
Bir de şu satırlar:
Medyanın, ne işkence mahkûmu olan polisle, ne de
“işkenceden mahkûm olan bir polisi” terfi ettiren siyasi iktidarla
bir sorunu var.
Bu ülkenin medyasına böyle bir tayin normal
gözüküyor.
Bu ahlaksız sessizliği benimseyen medyanın bir kısmı da
“dindar”, gidin her akşam bir iftarda rastlarsınız onlara,
işkencecilik karşısında sus, kadınların ırzına geçtiği için
yargılanan birinin siyasi iktidar tarafından terfi ettirilmesi
karşısında ağzını açma, sonra da git “dindar” biri olarak iftarını
yap.
Evet efendim...
Biz Ahmet Altan'ın medya için yaptığı
"Bir ülkenin ışığı medyasıdır"
tespitine bir başka tespit ekleyelim:
"Medya sessizliğin sesidir"...
Peki bizim medyanın bu
iki özelliği var mı?..
Olsaydı Ahmet
Altan Usta bu makaleyi yazar mıydı?..
Olsaydı Altan; "Ahlaksızlık ve mesleğine ihanet
bir 'suç' olsaydı bu medya herhâlde müebbede mahkûm
olurdu" der miydi?..
O halde;
ALKIŞLAR; Ahmet Altan için...