Ali Kırca bu sözlere çok bozulacak
Hani "Mutfakta biri mi var" diye bir reklam vardı ya... İşte Ayşenur Arslan yıllarca medya mutfağındaki en iyi isimdi.
GAZETECİLER.COM- Medya
Mahallesi'nin ablası Ayşenur Arslan ile İnternethaber'den Zeynep
Kurtbay'ın yaptığı röportaj çok ses getirecek. Yıllarca televizyon
mutfağındaki en önemli isim olan Arslan, 35 yıllık yakın dostu Ali
Kırca'ya öyle böyle kırgın değil...
İşte ses getirecek röportaj;
‘’Başa çıkması en zor yalan bir bölümü doğru olan yalandır.
Yalanlarla bezenmiş bir doğrunun içindeyiz ya Allah herkese akıl
versin.’’
2 saatten fazla sohbet ettik…
Söyleştik, dertleştik.. Aslında bu sözleri hayatının da hepimizin
içinde yaşadığı hayatların da özeti gibiydi.
Meslekte 35 yılını devirmiş bir
duayen, bir usta, bir abla Ayşenur Arslan.
Ana haber kuşağında izlediğimiz
haber bültenlerinin kraliçesi. Bir zamanların Ali Kırcası’nın
görünmeyen sesi, yüzü, eli, kolu, her şeyi…
Hani o ‘Mutfakta biri mi
var’ der ya reklamda; işte o kişi… Haber mutfağında en
leziz en besleyici yemekleri hazırlayıp süsleyip harikalar yaratan
masayı donatan ama görünmeyen kahraman.
TRT'DEN BAŞLAYAN YOLCULUK
TRT'DEN BAŞLAYAN YOLCULUK
15 Kasım 1974’de TRT’den çıkmış
yola. Sonra Nokta dergisi ve atv… Sonrası da var tabii ama orada
durmak lazım. Ayşenur Arslan tam öyle söylemiyor ama hayatını
atv’den önce ve sonra diye ayırsam bana kızmaz sanırım.
‘TRT’de öğrendim, Nokta’da geliştim,
atv’de yaptım’ diyor.
Ekliyor: ‘Gerisi iş.’ Atv’ye
kadarı Ayşenur Arslan için keyifli dönem, kendisi diyor. Sonrasını
da sayalım. Star, NTV, Vatan, Kanal D ve son durak CNN
Türk.
PİŞMANLIKLAR, KIRGINLIKLAR YORDU
PİŞMANLIKLAR, KIRGINLIKLAR YORDU
Mahalleyi soruyorum, eski
mahallelerden bu yana neler değişti diyorum… ‘Mahalleyi bilmem de ben eski Ayşenur değilim. Çok
değiştim. Çok yoruldum. Sıkıldım’
diyor.
Pişmanlıkları, kalp kırıklıkları
yormuş Arslan’ı. Yıllardır saklandığı gölgenin serinliğinden
ortalığa çıkmaktan biraz rahatsız ama yine de mutlu. Çok değil 1
yıl öncesine kadar içini kıpır kıpır eden, adrenalininin tavan
yaptığı ana habere dönmek mi bir daha asla diyor.
CNN Türk’te hazırlayıp sunduğu Medya Mahallesi programı için de
Mehmet Ali Birand’a biraz manidar minnetlerini gönderiyor:
‘Düşünüp sebep olanlardan Allah razı
olsun.’
ÜÇ SİLAHŞÖRLER
ÜÇ SİLAHŞÖRLER
Tarih 1976… Üç silahsörler TRT
Haber Merkezi’nden medya dünyasına adım atıyorlar. Kimler mi?
Ayşenur Arslan, Ali Kırca ve Atilla
Özsever. İşte Kırca ile Arslan’ın dostlukları o
zaman filizleniyor. Ardından Nokta’da yollar ayrılıyor. Ve
atv’de yeniden buluşuyorlar. Bu kadar derin dostluğun bıraktığı iz
de derin oluyor; acısı da yarası da derin… Ayşenur Arslan bakın
nasıl anlatıyor…
TRT Haber Merkezi'nin üç
silahşörleri... Ali Kırca, Ayşenur Arslan ve Atilla Özsever...
Eşlerle bir ev davetinde..
*ALİ KIRCA İLE NEDEN KÜSLER?
*BİRAND, AYŞENUR ARSLAN'A KARŞI ÖNYARGILI MI?
[page_end]
*ALİ KIRCA İLE NEDEN KÜSLER?
*BİRAND, AYŞENUR ARSLAN'A KARŞI ÖNYARGILI MI?
[page_end]
BENİM KIRCA’YA KIRGINLIĞIM
TEK CÜMLEDE PATLADI
Ali Kırca’yı Ali Kırca
yapan kadın diye anıldınız. Ne oldu da küslük
oldu?
Ali Kırca’yı ben Ali Kırca
yapmadım onda her zaman star ışığı vardı. Çok bilgili bir insandır,
muazzam bir hafızası vardır. Ben onun sunduğu
bülteni yaptım. Ona yakışacak bülteni yaptım. Onun ağzından çıkacak
bülteni en az onun kadar hassasiyetle seçerek. Mevlana’dan çok
sevdiğim bir aforizma vardır. Bir testiyi deryaya daldırsan ancak
testi kadar su alır. Mistik olduğu kadar diyalektiktir de.
Bir kişiyi allarsınız pullarsınız çok azlarına bir süre
yutturabilirsiniz bir süre sonra yaldızlar dökülür sinemaların
girişindeki kartonlar gibi olur.
Benim Kırca’ya kırgınlığım aslında
bir tek cümlede patladı. Bizleri bırakıp
da atv’ye geri döndüğünde ki biz o istediği için ayrılmıştık
‘’Yuvama döndüm ve her zaman çalışmak istediğim
arkadaşlarımla çalışacağım’’
demesindendi.
ŞİMDİ ALİ KIRCA’YI
İZLERKEN ÇOK ÜZÜLÜYORUM
Hangi ekip vardı o zaman
orada?
İşte şu anda da çalıştığı ekip.
Bu çocukça bir kırgınlık gibi gelecektir
zaten çocukça bir adanmışlıktı profesyonellik
değildi. Sadece Ali Kırca’ya değil, yaptığım işe
adanmışlık. Bu kadar naif kendi adıma konuşayım salakça
davranırsanız kırgınlığı da çocukça gelecektir.
Ben Kırca’yı izlerken çok
üzülüyorum. Onun ağzından ona yakışmayacak cümleler duyuyorum. O
bültenin ona yakışmadı .
Bir bülten hazırlanıyor Ali onu
sunuyor. Hani derler ya popstar yarışmalarında tekniğin çok iyi ama
ruhunu katarak söylemiyorsun diye. İşte öyle bir şey. Ben aşkla
şevkle yapılacak bir işten söz ediyorum. Sadece Ali Kırca’ya bülten
yapmaktan söz etmiyorum. Her nüansa ben ruhumu koyuyorum. Belki
Promedeus gibi her gün gelip sizin ciğerinizi yiyorlar o ciğer
tazeleniyor; akşam biliyorsunuz kartal yine gelecek ve yiyecek.
İşte ben bu kadar titizlenirken neden bu kadar titizleniyorsun
bağırıyorsun diye bir de size kızıyorlar…
İNSANLAR SİZ ONLARA
VERDİĞİNİZ SÜRECE ÇOK İYİLER
Siz de benzer suçlamalara
hedef oldunuz o arkadaşlarınız tarafından?
Biz bir rüya gördük çok sayıda
kişi birlikte gördük. Ama sonra uyanıyorsun yollar ayrılabiliyor. O
bulunduğu yerde iyi olur inşallah. İnsanlar böyle siz onlara
verdiğiniz sürece çok iyiler… Onların kaçı beni çok yaralamıştır
ben onların ablaları meslektaşları olarak çok şey yaptım yaptığımı
düşünüyorum demiyorum yaptım. Ama karşılığı? Ben
arkadaşlarım için çok şey yaptım beni çok yaraladılar. İlk kez
yaşamadım hala yaşıyorum.
Ben çocukken hayatta en büyük
isteğim herkesin beni sevmesiydi herkesin beni sevmediğini
anlayınca şok yaşadım.
Geriye dönüp baktığınızda
neyi yapmasaydım
dediniz?
Kimseyi haketmediği
biçimde korumamak lazımmış. En sonunda da en çok
koruduklarımdan darbeyi yedim. Ben sadece yönetici değil
anne olduğumu zannettim abla olduğumu zannettim.
Çoğu isim kaybolup gitti
mi sanki?
O kadroda Mete Çubukçu en başarılı
isimlerden biriydi şimdi ntv’de. İsmini şu anda vermek istemiyorum
ama kadın muhabirlerden birine haksızlık ettiğimi düşünüyorum.
Birbiriyle hiç geçinemeyen iki arkadaşım arasında seçim yapmaktan
kaynaklanan bir şeydir.
Kimsenin arkasından konuşmadım.
Ali Kırca’nın Amerika’ya gittiği bir dönemde dediler ki 33 kişi
çıkartacaksınız işten. Kimi çıkartacaksın işten
şöyle çıkardık kimi çıkartırsak iş bulabilir ya da eşi çalışıyordur
düşünüp karar verdik. Hatta arkadaşlara dedim ki bırakıp gidelim.
Tanığım vardı. Arkadaşlarım dediler ki kurtarabildiğini
kurtar.
Çok sersem çok saçma dönemler
yaşadık. Ali Kırca gittikten sonra Uzan bana kalır mısınız dedi.
Eğer arkadaşlarım kalırsa kalırım dedim. Allah tarafından Can
Ataklı geldi de Star’a bana yol göründü…
Bir diğer ağır eleştiriydi
size… Tetikçilik yaptınız mı gerçekten?
Aslına ona bakarsan Sabah’tayken
de oluyordu bunlar biz Ali’yle lisanı
münasiple yapmaya çalışıyorduk bunu. Cem Uzan bile
kabul etmişti. İşlerin çok sertleştiği
dönemde ben 3 kez uzaklaştırıldım. Bilirdi ki ben bu kadar serti
yapamayacağım. Onun istediklerini yerine getirirken
bile haber kaygısıyla yapıyordum. Görevden alındım sonra yeniden
göreve getirildim. Medyanın kendisini Ankara’dan uzakta tutabilmesi
lazımdı tutamadı. Sadece haber sadece yayın yapmak gibi bir
lüksünüz olamıyor maalesef.
EKREM DUMANLI’YI ÇAĞIRDIM
DİYE SEYİRCİDEN OLDUM
ÇOK YORULDUM ÇOK SIKILDIM |
Mahalleyi bilmem de ben eski
Ayşenur değilim çok yoruldum çok sıkıldım. Yaptığım işten öte
Türkiye’den sıkıldım. Bu kadar aynı filmi seyrediyor
olmaktan. Hep aynı şeyleri konuşuyor olmaktan. Beni fazla cesur
bulduklarını söylüyorlar. Ben ise fazla ehlileştirilmiş, sesimin
kısılmış olduğunu düşünüyorum.
Medyada bu kadar uzun süre
geçirince herkesi yakından tanıyorsunuz biri bir şey söylediğinde
aslında ne demek istediğini çok iyi anlıyorsunuz insanlar değişir
mi demiyorum. Bütün bunlar da insanı üzüyor. Son süreçte bazı
arkadaşlarım bile benden koptu ben onlardan koptum. Türkiye’deki
fay hatları dostlukları da etkiliyor. Bazen televizyon izlememe
gazete okumama ihtiyacı hissediyor insan. Çalkantılar yüzünden ama
saat 19.00 itibarıyla böyleyim. Ama sabah saat 9’da başka bir ruh
hali içindeyim. Jeneriği, yayındayız sesini duyduğum anda
bambaşkayım. En azından şimdilik yapmak isteyerek
gidiyorum.
|
Mahallenin ablası olarak
size soralım hemen, medyayı gerçekten sindirdiler mi? Baykal’ın
ağır suçlamalarından biri de buydu hükümete. Medya konuşamaz hale
mi geldi?
Aslında Çiller döneminde Mesut
Yılmaz döneminde de olmadı mı oldu ama ilk defa medya böylesine
hedef alındı ve ilk defa neredeyse hükümet karşıtı gazeteciler hain
ilan edildi hem siyasiler tarafından hem meslektaşları tarafından.
Müthiş bir kamplaşma. Ve herkes birbirine laf çakma derdinde.
O kadar büyük bir kutuplaşma yaşanıyor ki. Bunun tersi de söz
konusu…
Örneğin geçenlerde Ekrem
Dumanlı’yı mahalleye çağırdığım için beni bir daha izlemeyeceğini
belirten izleyici maili aldım ben. O kadar kızmış ki bana… Yani her
yerde kafalar karışık.
Ana haberin içinde olmamak mı sizi üzüyor? Onu mu özlüyorsunuz?
Ana haberin içinde olmamak mı sizi üzüyor? Onu mu özlüyorsunuz?
Yok. Hele şimdi asla ana
habere dönmek istemem. Miş gibi mış gibi yapamayacağım.
Bugün bu programı yapıyor olmam benim bu ruh halimin sonucu
değildir. Benim kendi planladığım bir şeyin sonucu
değildir. Ama düşünüp sebep olanlardan Allah razı
olsun. Böyle bir zamanda kendimi ifade etme şansı
verdiler.
Başörtülü bir kadıncağız bak bak
televizyondaki kadın dedi. Dükkan sahibi bir adam beni sesimden
tanıdı. Çok da ödüm patlıyor tanıyacaklar diye.
Bunca yıl gölgenin serinliğinde yaşadıktan sonra gölgeden çıkmak
çok da mutlu etmiyor.
BEN BİRAND’IN ÇALIŞMAYA
ALIŞIK OLDUĞU İNSANLARDAN DEĞİLİM
Birand’la iki meslektaş iki akran
gibi konuşabiliyoruz bunu başarıyor olmak iyi bir şey.
Birand’ın bana karşı çok ciddi önyargıları vardı. O
önyargıları aşamadı. Ben Birand’ın çalışmaya alışık olduğu
insanlardan değilim.
Görevlerimden birinin birlikte
çalıştığım anchor’a acı da olsa doğruları söylemek olduğunu
düşünürüm. Bak Ali herkes seni alkışlayacak belki bir tek ben seni
eleştiricem eğer bunu yapabileceksek yola çıkalım dedim öyle yola
çıktık… Belki yıllar sonra dinlemek istemedi belki Ali Kırca olduğu
için gerek görmedi.
BİTTER ÇİKOLATA GİBİ ACI
GELDİM BEN BİRAND’A
Birand çalışma tarzı olarak
benim kadar dikbaşlı, doğru söylemekten
çekinmeyen biriyle hiç çalışmamış. Bitter
çikolatalar gibi acı geldim ben ona. Zaman zaman
akıllı bir profesör olarak yararlandı benden. Zaman zaman
sinirlendi. Şu anda hani evleri ayırdıktan sonra daha sağlıklı
ilişkiler kuran anlaşan kardeşler gibiyiz.
Kanal D Haber konusunda eleştiri
çok yanlış olur şu anda. Ben kanald haber defterini kapattım umarım
günlük haber bültenini de kapattım hakikaten bir daha yapmak
istemiyorum. Bazı insanlar benim geri dönmeyi beklediğimi
zannedebilir. Onların yaptığı işlerde terbiyesizlik etmemek adına
eleştiriden çok uzak duruyorum.
Medya Mahallesi nasıl
doğmuştu?
Önemi olmayan bir gerginlikti.
Oğlum rahatsızlanmıştı, o süreçte belki kendimi ifade edemedim onun
yanında bulunmam gerektiği konusunu. Sonra ben rahatsız oldum,
anjiyo oldum. O zaman böyle bir program ister misin dedi.
Memnuniyetle kabul ettim. İsmi formatı her şeyi tamamen bana
ait.
Dedim ya düşünen ve sebep
olanlardan Allah razı olsun diye…
*NTV'DEKİ RAKİPLERİ BU SATIRLARI OKUYUNCA ŞAŞIRICAK...
*EN BEĞENDİĞİ ANCHORMAN KİM? ALİ KIRCA MI?
*EN BEĞENDİĞİ KÖŞE YAZARLARI KİMLER?
Diğer sayfada...
[page_end]
*NTV'DEKİ RAKİPLERİ BU SATIRLARI OKUYUNCA ŞAŞIRICAK...
*EN BEĞENDİĞİ ANCHORMAN KİM? ALİ KIRCA MI?
*EN BEĞENDİĞİ KÖŞE YAZARLARI KİMLER?
Diğer sayfada...
[page_end]
Ntv’deki rakiplerinizi
nasıl buluyorsunuz?
Onları hem çok beğeniyorum hem çok
kıskanıyorum. Mirgün’ü tebrik ettim. Çok basit çok
doğru bir formül. Taraf gazetesine verdikleri primi çok aşırı
buluyordum. Kıskanıyorum 2 kişiler bir kere, konuk almadan
götürüyorlar. Kadınkardan seyirci soru sormasını bekliyor görüş
vermesini beklemiyor. Ntv cnntürkten daha çok izleniyordu hala da
öyle. Fark edilmeyi başardığımı söylüyorlar. Ezilmemek bence bu
bile çok önemli. Benim avantajım da
Mirgünlere göre kadın olmam biz kadınlar organizasyonu çok iyi
yapıyoruz. Tek tabanca yürütüyorum programı. Programın kadrolu
elemanı yok ama prodüksiyondan rejiden destek alıyorum. Başta
Hüseyin Tahmaz olmak üzere... Kamera arkasında da
bu pro
gram için çalışan kimse yok.
EN BAŞARILI BULDUĞU ANCHORMAN KİM? |
Dündar’la çalışmadım her ikisinin
de artıları eksileri vardı. Ali sıcak bir gelişme olduğu
zaman fevkalede başarılıdır prompterden okur gibi
konuşabilir. Birand’ın sahada kopmamak gibi bir
özelliği vardır. Gazeteciliği seviyor ve hala sahada.
Dündar önemli bir başarıydı belli önyargıları
olanların dışında izleyicinin beğenisini kazanmış bir
televizyoncu.
|
Peki ya en başarılısı sizce? Yoksa Ali Kırca mı dersiniz yine?
Ali Kırca derim ama
dememeyi tercih ediyorum. Ancak
üçünün karışımından iyi bir anchorman çıkar.
Ali Kırca gel dese gider
misiniz?
Yoo hayır. Görüşmüyoruz. Gel
diyeceğini de zannetmem. Dese de ben gitmem. Bu arada Cem Öğretir’e dikkat çekelim. Çok ilginç bir
performans sergiliyor. Çok dikkat edilmesi gereken bir
performans. Türkçesi sesi çok iyi heyecan dozu iyi
ama kontrollü.
En beğendiğiniz köşe
yazarları?
Ertuğrul Özkök, Yılmaz Özdil,
Cüneyt Ülsever, Ahmet Hakan, Ece Temelkuran, Melih Aşık ki
bakılmadan geçilmemesi gereken biridir bence. Ruşen Çakır, Bekir
Coşkun, Mehmet Tezkan… 2 saat içinde hızlı okumayla 30 köşe
tanıyorum. Ve tabii Ahmet Hakan, son dönem medyasının en ilginç
figürlerinden biri bence o.
Hangi gazete sizce en
iyisi?
Çocukluğumdan beri Hürriyet girer
evimize. Ama ben en çok Milliyet’i beğeniyorum.
Yeni yayın dönemini
mi?
Yo eskiden beri. Çok iyi senior
muhabirleri var Milliyet’in… Devrim Sevimay, Nedim Şener, Tolga
Şardan… Fikret Bila. Çok iyi yazarları var. Tayfun Devecioğlu’nun
da dinamizm ve yeni bir yüz getireceğine inanıyorum.
Sizce bu kadrolarda
değişiklik olur mu? Hani özellikle de yazar
kadrosunda?
Ben Devecioğlu’nun yazar kadrosuna
dokunacağını sanmıyorum. Doğru bir iş de olmaz zaten.
Peki ya en kızdığınız,
yazılarına tahammül edemediğiniz yazar?
Her gün okumuyorum ama tahammül
sözcüğü doğru mudur bilmem… Emre Aköz ‘ün ben bugüne kadar
programda yazısını da paylaşmadım ekrandan. Emre Aköz’ün hayata
mesleğe bizlere kendisi gibi düşünmeyenlere o yüksek perdeden
tavırları alaycılığı iticiliğini son derece rahatsız edici
buluyorum. Emre Aköz çok başka bir figür, bulunduğu yerde kendisine
mutluluklar dilerim. Ki Onun dışında benim için Şamil Tayyar,
Ekrem Dumanlı bile okunulası yazarlardır.
Yıl 1998... Ferhat Boratav'la atv'de akış hazırlarken. Boratav'ın beli ağrıyınca dolapların tepesine böyle uzanmış, Ayşenur da karşısına...
Yıl 1998... Ferhat Boratav'la atv'de akış hazırlarken. Boratav'ın beli ağrıyınca dolapların tepesine böyle uzanmış, Ayşenur da karşısına...
Peki en başarılı
bulduğunuz yayın yönetmeni?
Bu kadar yıldır Hürriyet’in
başında olduğuna göre Ertuğrul Özkök başarılı olsa gerek. Ama benim
söyleyeceğim isim Zafer Mutlu. Türkiye’de Zafer Mutlu’nun bir ekol
yaratığını düşünüyorum. Onu çok ayrı bir yerde görüyorum. İz
bırakmak fark yaratmak anlamında Zafer Mutlu çok ayrı bir yerde.
Medya tarihi yazıldığında mutlaka ondan söz
edeceklerdir.
Ya Bİrand’la Dündar’ın
çekişmelerine ne diyorsunuz?
Yıl 1971... Nişan fotoğrafı.. Bu
yalnız, zarif, genç ve güzel kadın Ayşenur Arslan... Nişanlısı
fotoğraf karesinden kesilip atılmış. Sonrasından evlenip 8 ay kadar
sonra ayrıldığı bu evliliği hatırlamak bile istemiyor Ayşenur
Arslan... Onun için mor yıllar...
|
Birand’la Dündar’ın
birbirlerini sevmedikleri çok açık. Nedenlerine de kimin haklı
olduğuna da hiç girmek istemem ben mani olmayayım ağır topların
altında ezilmeyeyim kenara çekileyim.
İnternet medyası için
değerlendirmeleriniz nasıl? Medyanın geleceği sizce internette
mi?
Bundan böyle kaynak göstererek internet medyasından da söz etmek
istiyorum programda. Başka alanlarda kendini
ifade edemeyip de internet medyasında yazan çok iyi kalemler var.
Çiğdem Anad, Ragıp Duran. İnternet medyası bece kendini çok
çabuk toparladı. Kendi stilini yarattı.
İnternethaber, gazeteciler com zaman zaman çok yanlış
yaptığınızı düşünüyorum. Çeşitlilik çok iyi haber vermek, yakalamak
açısından çok iyi, çok iyi yazarlarınız var… Her gün mutlaka
açıyorum ve okuyorum. Ama ona bravo buna
alkış bilmem ne subjektif değerlendirmeye girince buna
katılmıyorum. Programa girmeden önce 15 dakikamı mutlaka internete
ayırırım. Fakat şöyle bir sıkıntısı var internetin. Çok yanlış da
yapılabiliyor. Kısıtlı elemanla çalışıldığı için. Haberleri ilk
önce internetten okuyoruz. Bu nedenle mutlaka kaynağı ne diye
bakarım. Yoksa benim gibi profesyoneller için felaket
olabilir.
Hürriyet,
gazete oku, internethaber, oda tv ve
gazeteport sabah ilk baktığım internet siteleri.
Çok çok vaktim varsa medyatava, süperpoligon.
Medyada kadın olmak zor mu
gerçekten? Zirveye tırmanmak için yöneticinin yatağından mı geçmek
gerekiyor?
Yöneticinin yatağına girmiş ben
çok kadın tanımıyorum ya benden sakladılar ya ben çok aptalım bu
sarışınlar aptaldır gibi bir şehir efsanesi… Bunu erkek de
yapıyordur yatmıyordur da ayaklarının altına yatıyordur. Uzun
yıllar bana bakanlar siyasiler Ali Kırca’nın sekreteri muamelesi
yaptı. 1. Adam olduğunuz halde 2 . adam muamelesi yapmak bu. Yılmaz
Özdil de ekrana çıkmıyordu ama o hep birinci adamdı. Neden çünkü
ben kadındım.
Peki en beğendiğiniz kadın
köşe yazarları? Sizce zirveye en yakın kadın gazeteciler
kimler?
Ece Temelkuran, Nuray Mert
yazdıklarıyla kamuoyunu etkileyen kadınlar… Kadınlar daha çok
vicdan sahibi. Vicdanlı yazılar yazıyorlar. Benim için vicdan çok
önemli bir kriter. Yeni Şafak’taki Şefkatli Tuksal örneğin o kadar
vicdanlı yazılar yazıyor ki…
ŞAMİL
TAYYAR: Hükümetin şifrelerini çözmek için
okuyorum.
MÜMTAZER
TÜRKÖNE: Gülen cemaatini anlamak için ya da
Türkiye’de devletin egemen gücün nerde durduğunu anlamak için
okuyorum. Her dönemde egemen güç hakim akım neyse orda mı olunur
kardeşim.
OKAN
BAYÜLGEN: Kendini yenilemeyi başarabilen çok az
insandan biri.
ORAY
EĞİN: Çok sivri dilli nerdeyse insanları n iyilik
kötülük meleği varsa o da muzurluk meleği sanki.. Rahatsız edici
peri gibi. Nasıl akılda tutuyor nerden bilir o kadar şeyi bilmem.
İnanılmaz bir figür
NİHAL
BENGİSU: Sanki yerini yadırgadı gibi geliyor
bana.
AYŞE ÖZYILMAZEL’E TEK
İTİRAZIM VAR
AYŞE ÖZYILMAZEL: Bayılıyorum erkek olsam tavlamaya çalışırım ya da yaşı
büyük olsa oğlum peşine düş derdim; oğluma gelin
alırdım. Medyada üstlendiği işe de itirazım yok o
da bir rol üstlenmiş kendini ikiyüzlü olmadan
konumlandırabiliyorsa itirazım yok. Bir tek kendini şarkıcı
zannetmesine itirazım var. O tarzı benimsemesine itirazım
yok. O ne yapsın. Çağlar var biliyorsunz… Düşünüyorum o halde varım
demişlerdi sonra geziyorum görüyorum öyleyse varı m oldu. Sonra
biliyorum öyleyse varım dediler, şimdilerde görünüyorum öyleyse
varım çağı. Görünme çağı görüntü çağı yani. Ama işin acı tarafı
bakanlar kör.
changeTarget(document.getElementById("news_content"))