Ali Bulaç bu yazısıyla yine tepki çekecek
"Örf"e atıfta bulunuyorum diye "gelenekçi veya muhafazakâr" olmam, bana bu yakıştırmaları yapanlar "fıkıh sosyolojisi"nden habersiz kimselerdir.
GAZETECİLER.COM
- Geçtiğimiz cumartesi köşesinde
"kadına caminin yolunun açık olduğu"nu, ancak
İslam tarihinde teşekkül eden "örfte kadına cami-merkezli
ibadetlerin (cuma, bayram, cenaze, teravih namazı) farz
kılınmadığını" yazan Ali Bulaç, Etyen Mahçupyan'ın dünkü
yazısına ilginç bir cevap verdi.
Bir yandan polemiği sürdürdü, diğer yandan da Mahçupyan'a
"tartışmayı isterim, ama dünkü yazısında üslubu 22 ayardan
18'e düşürmüş. Biraz bekleyelim." diye çakan Ali Bulaç,
kendisini eleştirenleri de fıkıh sosyolojisini bilmemekle
suçladı.
ÖRF DİYORUM DİYE GELENEKÇİ OLMAM
"Belirtmek gerekir ki örf, sosyolojik manada belli toplumlara özgü "âdet" veya belli kavimlere özgü "yerel/yöresel töre" değildir. "Örf"e atıfta bulunuyorum diye "gelenekçi veya muhafazakâr" olmam, bana bu yakıştırmaları yapanlar "fıkıh sosyolojisi"nden habersiz kimselerdir. Örf, Allah'ın muradının Şer'î hükümleri tatbik eden ümmetin amelî hayatında tahakkuk eden pratiklerdir. Sünnet'in pratik tatbikatından, alimlerin icmaından, temeli meşru içtihada dayalı bölgesel yaygın teamül ve tatbikattan alır. "Örf" doğru, olması gereken ve İslam'ın ruhuna uygun (ma'ruf) olduğundan Hukuk'ta kaynaktır. Bunun ne "gelenekçilik ve muhafazakârlık"la, ne "âdet ve töreler"le ilgisi var. Âdet ve töreye dayalı gelenek tashihe muhtaçtır, bazı unsurları zalimanedir; ama örfe dayalı gelenek gereklidir, tarihte beşerî hayatın sürekliliğini sağlar."
KADIN PERGEL GİBİDİR
Bulaç ardından şöyle devam etti:
"İslam tasavvurunda kadın pergel gibidir; sağ ayağı -sabit kadem- evindedir, sol ayağıyla her yere gider, haricî her meşru ve hayırlı maddî, iktisadî, sosyal, sivil faaliyete, hadisteki güzel deyimle "Müslümanların hayırlı meclislerine katılır."
Ali Bulaç'ın "kadın pergel gibidir" diyerek kadın okurlarının tepkisini çekecek olan yazısının tamamını da okuyabilirisiniz.
MAHÇUPYAN NE YAZMIŞTI? |
Dolayısıyla bu yazının sadece tek bir amacı var: Ali'nin bu
konuda bir yazı daha yazabilmesi. Karşımızda 'dindarlığın
değişimiyle din elden gidiyor' korkusu yaşayan ve sesini
duyuramayan bir 'kardeşimiz' var. Ali sosyoloji okuduğu için,
dindarın dini değiştirebileceğini ama hiçbir dinin dindarı
belirleyemeyeceğini bir yerlerde okumuştur herhalde. Burada bir
bilgi eksikliği olduğunu sanmıyorum... 'Bilgiye direnç' demek daha
doğru. |
ÖRF DİYORUM DİYE GELENEKÇİ OLMAM
"Belirtmek gerekir ki örf, sosyolojik manada belli toplumlara özgü "âdet" veya belli kavimlere özgü "yerel/yöresel töre" değildir. "Örf"e atıfta bulunuyorum diye "gelenekçi veya muhafazakâr" olmam, bana bu yakıştırmaları yapanlar "fıkıh sosyolojisi"nden habersiz kimselerdir. Örf, Allah'ın muradının Şer'î hükümleri tatbik eden ümmetin amelî hayatında tahakkuk eden pratiklerdir. Sünnet'in pratik tatbikatından, alimlerin icmaından, temeli meşru içtihada dayalı bölgesel yaygın teamül ve tatbikattan alır. "Örf" doğru, olması gereken ve İslam'ın ruhuna uygun (ma'ruf) olduğundan Hukuk'ta kaynaktır. Bunun ne "gelenekçilik ve muhafazakârlık"la, ne "âdet ve töreler"le ilgisi var. Âdet ve töreye dayalı gelenek tashihe muhtaçtır, bazı unsurları zalimanedir; ama örfe dayalı gelenek gereklidir, tarihte beşerî hayatın sürekliliğini sağlar."
KADIN PERGEL GİBİDİR
Bulaç ardından şöyle devam etti:
"İslam tasavvurunda kadın pergel gibidir; sağ ayağı -sabit kadem- evindedir, sol ayağıyla her yere gider, haricî her meşru ve hayırlı maddî, iktisadî, sosyal, sivil faaliyete, hadisteki güzel deyimle "Müslümanların hayırlı meclislerine katılır."
Ali Bulaç'ın "kadın pergel gibidir" diyerek kadın okurlarının tepkisini çekecek olan yazısının tamamını da okuyabilirisiniz.