Âleme verir talkını kendi yutar salkımı...
Köşe yazarları arası savaşta şimdilik tek eksik, ateşli silah yerine klavyelerin kullanılıyor oluşu…
GAZETECİLER.COM ANALİZ
YAKUP
MURAT
Az sayıda köşe yazarımızı tenzih ederim…
Ve fakat çoğu…
Bilhassa çok okunduklarıyla övünenlerin tümü “münafık”…
Yazarken de makul yurttaşlara değil sadece fanatik ve amigo okurlara yazıyorlar…
Onlara gaz veriyor…
Onların sevecekleri şeyleri yazıyorlar…
Karşılığında da onlardan “tık” alıyorlar…
Ve haliyle gazetelerdeki köşeleri savaş meydanına dönüyor…
Cemel’den kalma alışkanlık mıdır nedir, gazeteci yazar, gazeteci yazarla savaşıyor…
Cemel’de de Müslüman Müslüman’ı kesmemiş miydi?..
* * *
Köşe yazarları arası savaşta şimdilik tek eksik, ateşli silah yerine klavyelerin kullanılıyor oluşu…
Vicdanlar doğuştan o kalplere hiç yerleştirilmemiş gibi sanki…
Akıllar o beyinlere doğum öncesi hiç doldurulmamış gibi sanki…
Oysa bir durup düşünseler…
Oysa aklı başında (İki tarafın da.) meslektaşlarına biraz kulak verseler…
Zannederim vicdan ve akılla doğmuş olduklarını hatırlayacaklar...
Ve…
Çok uzun süredir kullanmadıkları o değerlerini kullanmayı deneyecekler…
Denemeleri bile akıllarını başlarına toplamalarına yetecek…
* * *
Şimdi asıl konuya geleyim…
Kimi köşe yazarı bir yandan “Yenikapı ruhundan kopmayın” diye feryat ediyor…
Hatta baskı yapıyor…
Diğer yandan ise birbirlerinin ruhlarını bile öldürüyor…
Örnek mi?..
Bir sapık, halk otobüsüne, şort giymiş bir genç kadına saldırıyor…
“Tahrik oldum” diyor kendisini savunurken…
İktidar muhalifi köşe yazarı bu kirli suçu acilen mütedeyyin insanların ya da İslâmi kesimin üzerine yıkmak için harekete geçiyor…
Tabii ki çalıştığı gurubun televizyonu da boş durmuyor…
Onlar da genç kızı bulunup konuşturuyor, ağlatıyor v.s…
Ve…
Gazete köşelerinde, TV ekranlarında ve radyo mikrofonlarında sapık saldırgandan daha çok mütedeyyin yurttaşlar suçlanıyor hatta aşağılanıyor…
* * *
Ve derken…
Bu defa da karşı mahalle de bir müezzin bulup çıkarıyor…
Meğer o müezzin de 15 Temmuz 2016 gecesi salâh okuduğu için dövülüyor…
Olayın üzerinden ikibuçuk ay geçmiş olmasına rağmen karşı mahallenin münafıkları da onu ekrana çıkarıyor…
O anlatıyor yaşadıklarını…
Nasıl dövüldüğünü…
Nasıl işkence gördüğünü…
Bu olayda da haliyle ne kadar seküler, laik, cumhuriyetçi varsa onlar aşağılanıyor…
Müezzine saldıran birkaç orman adamının yerine günahsız milyonlar suçlanıyor…
* * *
İyi de arkadaşlar?..
Bu sertlik üretme, gerginlik yaratma, düşmanlaştırma, cephe oluşturma nereye kadar sürecek?..
Ya da…
Ne zamana kadar sürdürülebilir?..
Başbakan’ın düşman ülkeleri dost yapmaya çalıştığı bir süreçte sizler kendi meslektaşlarınızı daha ne kadar düşmanlaştırabilirsiniz okurlarınıza, izleyicilerinize, dinleyicilerinize?..
Ne kadar?..
Nereye kadar?..
Ne zamana kadar?..
Âleme talkın verip kendiniz salkım yemekten ne zaman vazgeçeceksiniz?..
Yakup MURAT