Akşam yazarını otobüste neden ağlattılar?
İstanbul-Ankara seferini yapan bir otobüse binen Çelik'in yolculuğu Ankara AŞTİ'de tuhaf bir şekilde son buldu...
"8 Ocak 2012 tarihinde, saat 17.00'de İstanbul-Ankara seferini yapan bir otobüse bindim. 18 numaralı koltuktaki yolculuğum Ankara AŞTİ'de, tuhaf bir şekilde son buldu.
Yanımdaki kadın yolcu indi. Ben, bir sonraki durak olan
Söğütözü'nde ineceğim için yerimden kalkmadım. Ankara'dan Mersin'e
devam edecek olan otobüs, yeni yolcularını almaya başlayınca elinde
benimkiyle aynı koltuk numarası olan bir delikanlı geldi yanıma.
'Az sonra ineceğim. Siz cam kenarına geçin, ben de eşyamı
toplayayım' diyerek kendisine yol verdim. Geçti,
oturdu.
***
O sırada genç muavinin bize dik dik baktığını gördüm. Koşar
adımlarla yanımıza geldi. Bana, en ön sıranın boş olduğunu söyledi.
'Birazdan ineceğim, gerek yok' dedim. Gazetelerim,
kitaplarım, bilgisayarım, telefonum, çantam... Daracık alanda
eşyamı toplamaya çalışıyordum.
İkna olmayan muavin bu sefer yanımdaki delikanlıya döndü,
'Sen öne geç!' dedi. Kendisinden üç beş yaş büyük
muavinin sözlerini emir telakki eden delikanlı ayağa fırladı.
'Lütfen kalkmayın. Burada oturmanızın benim için bir
mahsuru yok. Sizin için de sorun değilse... Kucağımda bu kadar
eşyayla kalkmam zor olacak...' dedim. Genç çocuk tekrar
yerine oturdu.
***
Muavin hala tepemizde dikiliyordu.
'Erkek-bayan yan yana oturtmuyoruz! Ya biriniz ya diğeriniz
öne geçecek!' deyince tepemin tası attı!
'Ne demek oturtmuyoruz?'
'Yasak! Erkek-bayan yan yana oturamazsınız!'
'Öncelikle erkek-bayan değil, erkek-kadın demen gerekiyor.
Bayan bir hitap şeklidir, cinsiyet değil. İkinci olarak benim
nereye oturacağıma ben karar veririm. Kalkmıyorum!'
'Şirketin kuralı böyle! Yasak! Oturamazsınız!'
***
Bu buyurgan ses tonunu ve ikna edicilikten uzak, insanlıktan
nasibini almamış cümleyi duyunca ayağa fırladım...
'Sen kim oluyorsun da benim namusumu korumaya çalışıyorsun?
Bu gencecik çocuğa da bana da hakaret edecek cesareti nereden
buluyorsun! Biz yan yana 5 dakika seyahat etmekten rahatsız
olmuyoruz ama sen bizim yan yana oturmamızdan rahatsız mı
oluyorsun? Bu nasıl bir sapıklık yaaa!'
***
Muavinin yüzündeki ifadeyi görünce güleyim mi ağlayayım mı
şaşırdım. Ağzı bir karış açıktı. Matematiği 10'a kadar saymakla
sınırlı olan birine üç bilinmeyenli denklem sormuştum sanki! Neye
karşı çıktığımı anlamaya çalışırken bir yandan da 'erkekliği' elden
bırakmıyor, takılmış plak gibi 'oturamazsınız'
demeye devam ediyordu.
Herkes yerinden kalkıp bize bakıyor ama kimsenin gıkı çıkmıyordu.
Yarı yaşımdaki bir muavinin bana ahlak dersi vermesi, benim
neredeyse çocuğum olacak yaştaki delikanlıyı sapıklıkla itham
etmesi kimseyi rahatsız etmişe benzemiyordu...
***
O manzara karşısında iyice canım yanmışken arkamdaki ses ipleri
hepten kopardı... 'Hanımefendi, neye karşı çıktığınızı
anlamadım. Sizi düşünüyorlar? Niye geçmiyorsunuz öne?'
Yanında annesiyle yolculuk eden orta yaşlı bir adamın benim tavrımı
sorgulayan sözleri cinleri tepeme çıkardı.
'Size sapık muamelesi yapılıyor. Bana ise korunmaya muhtaç
aciz mahluk... Ve bundan niye rahatsızlık duyduğumu anlamıyorsunuz,
öyle mi? Yazıklar olsun! Bana bakınca insan değil bir kadın
gördüğünüz için kızıyorum! Bunları içselleştirdiğiniz için kadınlar
tecavüze uğruyor, dayak yiyor anlamıyor musunuz? Uçakta kadınlarla
yan yana seyahat ederken namuslu, otobüste namussuz mu oluyorsunuz?
Siz sapık olmayı kabul edin ama ben bu muameleyi kabul
edemem!'
***
Homurdanmalar duyuyordum... Yanındaki delikanlıyla 5 dakika seyahat
etmek için çırpınan orta yaşlı kadın muamelesi görmeme ramak
kalmıştı çünkü kimse ne dediğimi anlamıyordu. 'İndirin
beni' diye bağırdım... Kapılar açıldı. Otobüsten kendimi
dışarı attım ve eşimi aradım. Ağlıyordum...
'Bu firmaya ayrımcılıktan dava açacağım... İnsan olmak,
insan muamelesi görmek bu ülkede neden bu kadar zor?