Akşam yazarı Kandil'e neden gitti?
Kandil izlenimleri okurları şaşırtan Akşam yazarı Tuğçe Tatari, bugün neden kandil'e gittiğini yazdı
Dün köşesinde röportaj için Kandil'e giderken gördüklerini, izlenimlerini okurlarıyla paylaşan Akşam gazetesi yazarı Tuğçe Tatari, bugün hem eleştirilere yanıt verdi, hem de Kandil'e neden gittiğini anlattı. Bir yandan da yeni bir kitabın müjdesini veren Tatari Kandil izlenimlerini okurlarıyla paylaştı.
"Dünkü yazımda Kandil'de geçirdiğim 24 saati anlattım. Birçok mail ve mesaj aldım. Kimi sadece gitmiş olmama dahi büyük tepki gösterdi, kimi anlatım dilimi Kandil'in magazini diye eleştirdi. Oysa barış sürecinin eksik olan tarafı da bu işte. Dilde, bakışta, düşüncede değişim olmadıktan sonra gerçek bir barıştan da söz etmek imkânsız." diyen Tatari şöyle devam etti:
GERGİNLİK YOKKandil'e, PKK'nın iki kadın yöneticisiyle röportaj yapmak için
gittim. Bu röportajda öğrencilik yıllarından, harekete
katılmalarına, ailelerinden-sosyal hayatlarından-evlerinden
kopuşları, ideolojileri, kadın haklarına ve barış sürecine kadar
birçok konuyu konuştuk. Birkaç eksik kalan parçayı da
tamamladıktan sonra bu görüşmelerimi bir kitapta
toplayacağım.
Ancak barışla ilgili söylediklerini, düşüncelerini de sizlerle
paylaşmak isterim.
Bir defa her şeyden önce KCK Yürütme Konseyi Üyesi Ronahi
Serhat ve Kongra Gel Başkanlık Divanı Üyesi Hacer
Zagros'la yaptığım görüşmeden elde ettiğim izlenimle
"PKK'da gerginlik var" diyebilmek zor.
Karayılan'ın "orta kademenin ikna edilmesi lazım" vurgusundan sonra medyada epey tartışılmıştı bu konu. Büyük ölçüde gerginlikler çözülmüş diyebilmek mümkün. En azından üst düzeyden yansıyan hava bu yönde. Bazı kaygılar olabilir ama onlar da ciddi bir gerginlik düzeyinde değil... Serhat ve Zagros, Abdullah Öcalan'ın barışı uzun yıllardır istediğini anlatıyorlar.
BARIŞ ORTADOĞU'YA
YAYILACAK
Barışın sadece Kürt ve Türk halkları için değil Ortadoğu'nun tamamı için örnek teşkil edeceğine ve bu barış projesinin dalgalar halinde bölgeye yayılacağına inanıyorlar.
Sivil toplum örgütlerine, kadınlara, annelere, demokratlara bu barış sürecinde büyük görev düştüğünün altını çiziyorlar. Halkın barışı sahiplenmesi gerektiğini söylüyorlar.
Bende oluşan intiba şu yönde; barış sürecine destek tam. Yani kendilerini korumak durumunda kalmadıkları sürece silahlı bir mücadelenin tekrarı mümkün görünmüyor.