'AKP, Cumhuriyet'in hem yenilgisi hem başarısıdır'
Ahmet Hakan Çarşamba sohbetlerinde Cumhuriyet gazetesi yazarı Emre Kongar'ı konuk etti.
Ahmet Hakan Çarşamba sohbetlerinde Cumhuriyet gazetesi yazarı
Emre Kongar'ı konuk etti. Ahmet Hakan'ın ilk sorusu "Bugün
Türkiye'de Cumhuriyet yenildi mi?" oldu ve aldığı yanıt şu
oldu:
"Bu soruya İsmet İnönü'nün söylediği bir cümleyle yanıt
vereceğim. İsmet İnönü'ye "Senin en büyük zaferin ve en büyük
yenilgin nedir" diye sorduklarında şöyle diyor: "Benim en büyük
yenilgim 1950 seçimini kaybetmekti. Ama benim bu en büyük yenilgim,
aynı zamanda en büyük zaferimdi. Çünkü bu yenilgiyle iktidardan
düştüm ama Türkiye'ye demokrasi geldi."
- Bu sözü AK Parti iktidarı için uyarlarsak... AK Parti
iktidarı Cumhuriyet'in hem başarısı hem yenilgisi mi
oluyor?
EMRE KONGAR: Mevcut iktidarın Cumhuriyet
değerlerine, en nazik deyişle fazla itibar etmemesi, demokrasiyi
hâlâ çoğunluk baskısı olarak algılaması, hem etnik hem de mezhepsel
öğelerle 12 yıldır bu ülkeyi yönetmesi Türkiye Cumhuriyeti'nin hem
yenilgisi ve hem de en büyük başarısıdır.
*
Siz yenilgiyi ve başarıyı nerede görüyorsunuz?
EMRE KONGAR: İşin yenilgi gibi görünen kısmı için
sınav diyebiliriz. Cumhuriyet'in sınavıdır bu... Çok büyük bir
sınavı... Ama Cumhuriyet'in böyle bir sınava girecek ortamı
hazırlamış olabilmesi, onun en büyük zaferidir.
Atatürkçülük akıl ve bilimdir. Nokta.
EMRE Kongar'a göre Atatürkçülük...
İşte Kongar'ın anlattıkları:
*
1920'lerde moda deyim Cumhuriyet. Atatürk'ün kafasındaki model var:
Çağdaş toplum modeli... Yani demokrasi anlamında kullanılıyor
Cumhuriyet. Bunu Atatürk'ün bütün söylemlerinde ve eylemlerinde
görüyoruz.
Atatürkçülük bir kısa yol reçetesidir. Nedir Atatürkçülük? İki
kelimedir: Akıl ve bilim. Bu kadar. Atatürk'te ne bundan daha fazla
bir şey var ne de daha az bir şey var. Akıl ve bilim. Nokta.
Akıl ve bilimi 1920'lerin, 1930'ların Anadolu'sundaki din ve tarım
toplumuna uygulayıp da "Ben bu toplumu nasıl çağdaş bir toplum
haline getirebilirim, çağdaş bir devlet kurarım" dediğinizde
önünüze "Altı Ok" reçetesi çıkıyor. Ve o reçete başarıyla
uygulanıyor.
İşte bugün AKP iktidarı eliyle sınava tabii tutulan o
reçetedir.
Cumhuriyet, Türk insanını neden değiştirmek istedi?
BUGÜN baktığımızda Cumhuriyet reçetesinin toplumun tüm
kesimleri tarafından benimsenmediğini görüyoruz. Bu Cumhuriyet'in
başarısızlığı mı?
EMRE KONGAR: Bunun bir nedeni var: Vakit yokmuş
vakit. "Bir gece yatıyorsun, bir sabah kalkıyorsun, toplum değişmiş
oluyor" diye bir şey yok. Savaş kazanılır, rejim değişir ama
toplumsal yapı öyle çok kolay değişmez.
*
Peki değiştirmek istemek doğru bir yaklaşım mı? Ben neden
sizin doğrularınızı kabul ederek değişeyim ki? Bugün geldiğimiz
noktada ne diyoruz? "Bırakalım insanları, nasıl istiyorlarsa öyle
yaşasınlar" diyoruz. O gün için bu anlayış neden geçerli olmasın
ki?
EMRE KONGAR: 1920'lerin Anadolu'sunda şahıs yok, birey
yok, vatandaş yok. Köle var. Hangi köle? Osmanlı'nın kölesi.
Cumhuriyet müdahalesi olmasaydı o kölelik bugün de devam ediyor
olacaktı. İşte Ortadoğu... Bakın, görüyorsunuz. Irak'ta sandık
koydular. Sandığa birey ismi bile atılmadı, grupların, aşiretlerin,
mezheplerin isimleri atıldı. Feodal yapı hâlâ varlığını
sürdürüyor.
*
Türkiye'de de böyle mi olurdu?
EMRE KONGAR: Hiç kuşkunuz olmasın. Cumhuriyet
olmasaydı Irak'tan, Suriye'den farkımız olmazdı.
*
Siz şunu mu söylüyorsunuz: Bireyin ortaya çıkması için
Cumhuriyet müdahalesi kaçınılmazdı.
EMRE KONGAR: Hiç kuşkusuz.
*
Ama bugün geldiğimiz yer, öyle bir yer değil. Artık
"insanları kendi halinde bırakmak" anlayışı egemen...
EMRE KONGAR: Bugün için doğru bu... Ben "Altı Ok" adlı
reçeteyi 1920'lerle, 1930'larla ve o dönemin Anadolu'suyla
sınırlıyorum. Mekânı bellidir, zamanı bellidir. O zamanda, o
mekânda geçen kısa bir yol haritasıdır. Konjonktüreldir.
Cumhuriyet olmasaydı oralara gelemezlerdi
ERDOĞAN ve Davutoğlu... Cumhuriyet'e borçlular mı?
EMRE KONGAR: Size soruyorum: Hiç hayal edebilir
miydiniz Osmanlı İmparatorluğu'nda Recep Tayyip Erdoğan'ın
cumhurbaşkanlığını ya da Ahmet Davutoğlu'nun başbakanlığını?
*
Neden hayal edemezdik?
EMRE KONGAR: O dönemde böyle şeyler yok. Yükselme
imkânı yok. Hiçbir yere çıkamazlardı. Bırakın devletin en üst
seviyesini, herhangi bir seviyeye bile... Osmanlı'da bir liyakat
sistemi var. Kapıkulu sistemi var. En çok sadrazamlığa kadar
gidiyorsunuz ama kelleniz uçuyor ondan sonra.
*
Cumhuriyet sayesinde mi cumhurbaşkanı, başbakan
olabildiler?
EMRE KONGAR: Yüzde yüz Cumhuriyet sayesinde. Sadece
Cumhuriyet değil. Cumhuriyet artı demokrasi sayesinde...