BAYRAM tatilini Ankara’da geçirince her şeye bol bol vakit bulabiliyor insan.
Akit TV'de konuşan Suriyeli gazeteciden şok iddia: Türkiye’deki 37 Suriyeli benim
Akit TV’de yayınlanan “Ankara Kulisi” programında yaşanan ilginç diyalogu Hürriyet yazarı Deniz Zeyrek köşesine taşıdı.
Hürriyet yazarı Deniz Zeyrek, Akit TV'de yayınlanan Ankara Kulisi adlı programın 23 Ağustos'taki yayınında, 'Ortadoğu uzmanı, gazeteci' diye tanıtılan Suriyeli Daniel Abdulfettah'ın sözlerini aktardı.
Bir Suriyelinin itirafı: 'Ben şu anda 37 Suriyeliyim'
Bayramın üçüncü günü, yani geçen perşembe akşamı elimde kumanda
TV kanalları arasında dolaşırken gözüm Akit TV’ye takıldı. Ankara
Haber Müdürü Mehmet Özmen’in sunduğu Ankara Kulisi adlı program
vardı. Konukları emekli hâkim Nusret Çiçek ve “Ortadoğu uzmanı,
gazeteci” diye tanıttığı Suriyeli Daniel Abdulfettah idi.
Abdulfettah’ı El Arabiya televizyonunun Ankara temsilcisi olarak
biliyordum.
Son zamanlarda İdlib başta olmak üzere Suriye’de yaşanan
gelişmeleri yakından takip eden biri olarak izlemeye başladım. Ne
yalan söyleyeyim, Suriye ile ilgili bir programı ilk defa böyle can
kulağı ile dinledim. Program ilerledikçe gözümü ve kulağımı
ayıramadım.
Program sunucusu Mehmet Özmen’in “gelişmeleri Arapça kaynaklardan
izleyen biri olarak” söz verdiği diğer yorumcu Nusret Çiçek’in
araya girme eylemlerine karşın konuşması için bolca fırsat tanıdığı
Abdulfettah, Türkiye’de en muhalif insanın en muhalif kanalda bile
söyleyemeyeceği şeyler söylüyordu:
- “Suriye’yi işgal eden sivil halk değildi; 1120 silahlı bir
gruptu.”
- “Siz ‘gelin’ dediğiniz için geldik.”
- “160 bin silahlı adam Suriye’nin kentlerini işgal etti.”
- “Halep 4 yıl işgal altında kaldı. Oradaki Suriyeliler şehri
kuşatan teröristlerden kaçtı. Ben de fırsatını bulduğumda
Türkiye’ye kaçtım. Esad geldi Halep’i
kurtardı.”
- “Suriye’den ayrılanların toplam sayısı 3.5 milyondu. BM bu
rakamları paylaşıyor. Bunların da sadece 800 bini Almanya’da.
Türkiye’nin açıkladığı rakam doğru değil, AB’den para almak için
rakam abartılıyor.”
Daha neler neler...
(Hürriyet’in dünkü sayısında Bülent Sarıoğlu imzasıyla yayınlanan
“2028 yılında 5 milyon Suriyeli” başlıklı haberde Türkiye’deki
“koruma altına alınan mağdur yabancıların -Suriyeliler dışında
Iraklılar ve Afganlar ağırlıkta- sayısının 4 milyonu aştığı”
bilgisi vardı. Haberde Kamu Denetçiliği Kurumu ile Göç İdaresi
Müdürlüğü’nün resmi rakamlarına dayandırılarak Türkiye’de 3 milyon
545 bin 293 Suriyeliye geçici korunma statüsü verildiği
anlatılıyordu.)
Bu kısa bilgi notundan sonra yeniden Akit TV’deki programa dönmem
gerekiyor. Diğer yorumcu Nusret Çiçek, Suriyeli Abdulfettah’a
sesini de yükselterek “Bizim resmi kurumlar daha yüksek rakamlar
veriyor” diye çıkıştı. Bu çıkışa Abdulfettah’ın verdiği yanıtla
birlikte tartışmadaki tansiyon da bir anda
yükseldi.
Amanın..!
Abdulfettah 5 yıl önce benzer bir canlı yayında muhatabıyla kavgaya
tutuşmuş, hatta yayını terk etmişti. Benzer bir sonuç yaşanacak
diye düşünürken moderatör Mehmet Özmen sağduyulu bir tavırla ortamı
yumuşattı.
Abdulfettah, iddiasını kanıtlamak için kendisini örnek verdi: “Ben
tam 37 kez kayıt yaptırdım, yani şu anda Türkiye’deki 37 Suriyeli
benim.”
Durmadı, daha da ileri bir iddia ortaya attı: “Hatta gelin Ankara
Ulus’ta, Önder Mahallesi’nde ben Mehmet Özmen’i Suriyeli olarak
kayıt ettireyim.”
(Bu aralar Ankara-Moskova-Tahran-New York (BM)-Washington-Cenevre
hattı hareketli. Rusya ve İran, Esad’ın bir an önce yığınak yaptığı
İdlib’i kontrol altına alması için Türkiye’yi iknaya çalışıyor.
“Türk vatandaşlarına vize kolaylığı”, “Türkiye’ye gelecek Rus
turist sayısının artışı” gibi konular bile Türkiye’yi ikna için koz
olarak kullanılıyor. BM Genel Sekreterliği de Türkiye, Rusya ve
İran’ı Suriye’nin geleceğini belirlemek üzere Cenevre’de ABD ile
masaya oturmaya davet ediyor.)
Abdulfettah, o yayında “Siz Suriyeliler için ‘Zalimden kaçtılar’
demeye devam ederseniz biz Esad ile barışamayız, dönemeyiz”
diyordu.
Hürriyet’teki haberde ise 2028’de Türkiye’deki Suriyeli sayısının 5
milyonu bulacağına dair bir tespit yer alıyordu. İkisini
birleştirince rahatlıkla şunu söyleyebilirim: Suriye mevcut siyasi
güç dengesi içinde normale dönse bile tıpkı Almanya, Fransa,
Belçika veya Hollanda’daki Türk toplumu gibi yakın gelecekte
Türkiye’de hatırı sayılır bir Suriyeli toplumu olacak ve onların
uyum sorunlarını yıllarca tartışacağız.