Akif Beki'den decoder hizmeti!
Akif Beki Başbakanlık basın sözcülüğü görevinden ayrılalı epey oldu ama etkisi bir ömür sürecek gibi gözüküyor. İşte farklı bir Al Capone yorumu:
GAZETECİLER.COM - Başbakan Erdoğan'ın Wall Street Journal’a verdiği mülakatta Aydın Doğan için söyledikleri tartışılmaya devam ediyor. Başbakan Doğan'ın vergi cezasına dair gelen soruya Amerikan tarihinden bir örnek vererek olayı Al Capone'a kesilen cezayla benzeştirince tepkiler de gelmeye başladı. Doğan Grubu gazetelerinin köşe yazarları konuyu bugün ortak gündem yaparak yazdılar. Hepsi de büyük bir haksızlık yapıldığını ve böyle bir benzetmenin çok yanlış olduğunu düşünüyor. Ancak Radikal yazarı Akif Beki konuya çok farklı bir yerden
Beki Başbakan'ın yanlış anlaşıldığını ve ortada bir haksızlık ya da yanlışlık omadığını iddia etmiş. 'Teşbihte hata olmaz' demeye getirmiş. Ama ilginç olan Beki'nin hala başbakanlık sözcüsü misyonuyla davranıyor olması. Beki görevden ayrılalı epey oldu ama etkisi bir ömür sürecek gibi gözüküyor...
"Al Capone, namlı bir gangaster ama, Başbakan bu kısmıyla ilgili
görünmüyor.
Al Capone’u, ‘En ileri derecede bir Amerikan zengini’ olarak tarif
etmesinden çıkarıyorum bunu.
Güç, nüfuz, imkân ve büyüklük açısından Doğan Grubu’nu Al Capone’la
kıyas ettiği aşikâr.
Peşine Asil Nadir örneğini takması da, beni doğruluyor.
Başbakan, ‘Büyükler de vergi sorunu yaşar’ mesajını vermek
istiyor.
Örneklerle, anlatımını pekiştirmiş oluyor.
Yoksa ne kişiliklerin, ne de iş alanlarının karşılaştırıldığını hiç
sanmam.
Başbakan’ın amacı Doğan grubuna, Al Capone’la Asil Nadir’in kötü
biten sonlarını hatırlatmak da olamaz.
Analojiye başvurmak, teşbih yapmak, benzerlikler kurmak ikna edici
bir izah yöntemidir.
Başbakan da etkili bulduğu için, bu yöntemi kullanmayı seviyor.
Ama, benzeştirilen örneklerin tüm yönleriyle örtüştüğünü düşünmek,
vahim bir hata!
Öyle olsa, Erdoğan’ı Putin’le kıyaslayanlar, ‘hamakat’ değilse de
‘abesle iştigal’ damgasını çoktan yemiş olurdu.
Ne boyları, ne posları, ne liderlikleri, ne demokrasileri, ne
hükmetme tarzları, ne kişilikleri, ne de siyasi serüvenleri
birbirine benziyor.
Fakat baksanıza, ‘Putinleşme’, matah bir benzetme gibi kullanılmaya
devam ediyor.
Bu yüzden de Başbakan, ‘Putinleşme’ suçlamalarına bu noktalardan
yola çıkarak itiraz etmiyor.
Siyasi kudretlerinin kastedildiğini biliyor çünkü.
‘Ama ben ondan daha uzun boyluyum’, demiyor mesela.
Ya ne yapıyor?
Diyor ki; ‘Bu işler sadece Putin’in Rusya’sında olmuyor ki...’
Alın size, Al Capone!... Rusya’da değil, Amerika’da yaşadı.
Alın size, Asil Nadir!... Başı, Türkiye’de değil, İngiltere’de
derde girdi.
Wall Street Journal’in Amerikası’nda da, İngiltere’de de yaşanmış
olaylar var.
Onlarda olunca iyi de, bizde olunca mı kötü?
***
Hasıl-ı kelam;
Söyleyiş biçimine bakarak ben, Başbakan’ın sözlerini böyle
okuyorum.
O sözlerin, başka türlü okunmaya müsait olduğunu da
düşünmüyorum.
Farklı okumalar, Başbakan’a olduğu kadar, hatta belki daha ziyade,
Doğan Grubu’na da büyük haksızlık olur.
Başbakan, o mülakatın devamında önemli bir şey daha söylüyor.
Vergi cezasında, uzlaşma ve yargı yolunun açık olduğunu üstüne basa
basa hatırlatıyor.
Bu da, akıbet benzemezliğini doğru anladığımın başka bir
kanıtı."