Hürriyet gazetesi yazarı Akif Beki,
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iktidar medyasındaki kavgayla ilgili
sözleriyle ilgili çok dikkat çekici bir iddiada daha doğrusu imada
bulundu...
O sözlerin hedefinin hem
İslamcılar hem de tetikçiler olduğunu savunan Erdoğan'ın
Başbakanlığı dönemindeki "Sözcüsü" Akif Beki, sözlerin tam
hedefinin anlaşılamamasının nedeninin "ayıklama" olabileceğini ima
etti.
Yazısına "Ayıklanan laflar mı var?"
ara başlığı koyan Akif Beki, "Belki de sonradan cımbızlandı,
aradaki bazı cümleler çıkarılınca bütünlüğü bozuldu da başıyla sonu
arasında kopukluk oluştu... Bilemiyoruz" dedi...
İşte Akif Beki'nin yazısının ilgili
bölümü:
HEM İSLAMCILARA HEM
TETİKÇİLERE TEPKİ GİBİ
AK Parti’yi destekleyen ama yeri
geldiğinde eleştirisini de esirgemeyen kalemler için ‘çizgide
istikrarsız’ diyor Cumhurbaşkanı.
Durumlarını bir Kuran terimiyle ‘sırat-ı müstakimden sapma’ yani
‘dosdoğru yoldan ayrılma’ olarak değerlendiriyor.
Fakat devamında da bir siyasi partinin çalışmalarında İslamcı
olan-olmayan gibi ayrımlar yapılamayacağını belirtiyor.
“Tekkeye mürit aramıyoruz” diyor.
Kendisi dahil hiç kimsenin, kendi gibi düşünmeyenleri yanlış yani
yoldan çıkmış gösteremeyeceğini üstüne basa basa vurguluyor.
İslam’ı ve Müslümanlığı siyasete karıştırmaya karşı çıkıyor.
Bir partiyi desteklemek dinin, imanın, itikadın konusu değil demeye
getiriyor.
AYIKLANAN LAFLAR MI
VAR?
Belki de sonradan cımbızlandı,
aradaki bazı cümleler çıkarılınca bütünlüğü bozuldu da başıyla sonu
arasında kopukluk oluştu... Bilemiyoruz.
Ama Erdoğan, kendini iktidarın sopası zanneden düşünce bekçilerine
had bildiriyor... Tehditle görüş empoze etmeye kalkışan baskıcı,
dayatmacı tetikçileri hizaya çekiyor sanki.
İtiraz hakkını tanıyor, eleştiriye alan açıyor, dini terminolojiyle
söylersek cevaz vermiş oluyor.
Bu aslında İslamcı bir tavır. Düşünen, yazan insanların siyasetle
ilişkisini doğru kuran bir anlayış. Körü körüne bağlılık istememe,
bir dini dogma gibi katı bakmaya zorlamama yaklaşımı.
Doğru bulduğunda destekler, yanlış gördüğünde eleştirirsin. Hür
fikirci, özgürlükçü, esnek bir bakış açısı benimsiyor
Cumhurbaşkanı.
Fakat o zaman yukarıdaki ‘sırat-ı müstakimden sapma’ göndermesini
ne yapacak, nasıl çıkacak işin içinden komşum?