Akif Beki vergi borcunu kime çakmak için kullandı?
Hürriyet köşe yazarı Akif Beki'ye vergi dairesi tarafından çağrı pusulası gönderildi.
Hürriyet gazetesi yazarı Akif Beki, Vergi Dairesi Başkanlığı'nın kendisiyle ilgili başlattığı incelemeyi bugünkü köşesinde eski gazetesinin yazarına isim vermeden çakarak duyurdu.
Geriye dönük bir vergi incelemesine tabi tutulan Beki'nin 'ödeme süresi geçtiği halde ödenmemiş veya eksik ödenmiş vergi borcunun tespit edildiği' belirtildi.
ESKİ GAZETESİNİN YAZARINA İSİM VERMEDEN ÇAKTI
Köşesini, benzer bir süreçten geçen ve vergi incelemesini "siyasi" diyerek yorumlayan Radikal yazarı Orhan Kemal Cengiz'in yazısına nazire yapan Beki, "Tövbe ki ne Avrupa Konseyi’nden ne Af Örgütü’nden ne de başka bir Avrupa kurumundan tek kuruş görsün cebim" dedi.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ YOK DİYENLERLE DALGA GEÇTİ
Beki, eski gazetesinin yazarı Cengiz ile ve "Türkiye'de basın özgürlüğü yok" dalga geçerek kaleme aldığı yazısında "Sustaramazlar bu fakiri” diyeceğim... Daha da uzatırlarsa kararlıyım, soluğu doğruca Freedom House’un kapısında alacağım, basın özgürlüğüne sansür getirmek neymiş, günlerini görürler alimallah." diye yazdı.
TAŞLAMAYI ANLAMAZLAR DİYE KORKTU
Beki ardından Şaka sevmeyen vergi memurları için ciddi not başlığı ile yazdığı taşlamayı anlamazlar korkusuyla "arz ederim" diye biten şu cümleleri ekledi yazısına: "26 Mart’ta, yani seçimlerden 4 gün önce zarflanmış yazınız elime dün geçti. Zamanlama manidar filan demeden en kısa sürede nazik davetinize icabet edeceğim, arz ederim..."
Hürriyet yazar Beki incelemeyi bugünkü köşesinde şöyle paylaştı:
GAZETECİYE VERGİ Mİ SORULURMUŞ
HATIRLAYIN; Ankara’da Vergi Dairesi Başkanlığı’na çağrılan bir gazete yazarı, geriye dönük bilmem kaç yıllık hesabının didik didik edildiğini görünce şaşkınlığını gizleyememişti...
“Acaba bir açığını bulabilir miyiz soruşturması bu. Belli ki suçlama getirilecek, yurtdışından para alıyor gibi...” demişti.
Denetimi “siyasi bir inceleme” olarak niteleyen köşe
yazarı, son dönemde gazete ve televizyonlarda hükümeti eleştiren
yorumlarından dolayı böyle bir soruşturmaya maruz kaldığını
söylemişti.
Sadece büyük holdinglerin hesaplarının incelendiği
vergi dairesine çağrılmasına ise hiçbir anlam verememiş...
“İlginç olan şu; büyük vergi mükellefleri vergi
dairesinde kaydımın olması mümkün değil. Şaka yaptıklarını
zannettim. ‘Yani beni büyük ölçekli vergi mükellefi olarak mı kabul
ediyorsunuz’ dedim oradaki memura” şeklinde hayretten hayrete
düşmüştü.
Keza, kendisine soru yönelten müfettişin elinde bir soru listesi
olduğunu da aktarmış ve mübalağasız eklemişti:
“O memurun da tam olarak ne yaptığını bildiğini sanmıyorum.
Belli ki eline bir soru listesi verilmiş, o listeden bana tek tek
soruyordu. İlkin yıllar önce bir arkadaşıma yaptığım ödemeleri
sordu. Müfettişe dedim ki siz aracısınız, belli ki Milli İstihbarat
Teşkilatı bu listeyi hazırlamış. Ama burada bir beceriksizlik de
var. Yani ben o paranoyak devletin geri geldiğini ama beceriksiz
bir şekilde geri geldiğini düşünüyorum.
Çünkü Avrupa Konseyi’nden aldığım 100 Euro’yu merak eden şey zeki
bir devlet olamaz. Mesela Af Örgütü’ne çeviri yapmışım, 500
dolar para almışım, onu sordular. O kadar komik bir durum var ki,
en fazla para transferi 5 bin dolar görünüyor. O da Avrupa’daki
Azınlık Hakları Kurumu’na bir rapor hazırlamışım. Onun
parası...”
AYNI PÜSKÜLLÜ BELA BEN
FAKİRİN DE BAŞINDA
Efendim, uzun lafın kısası aynı püsküllü bela ben fakirin de
başında. Bir gazeteci ve yazı işçisi
olduğum bilinmezmiş gibi vergi dairesi tutmuş adresime bir çağrı
pusulası göndermiş.
Demelerine bakılırsa geriye dönük bir incelemeye tabi tutulmuşum,
didik didik edilmiş hesaplarım ve “Mükellef dosyamın
incelenmesinden, ödeme süresi geçtiği halde ödenmemiş veya eksik
ödenmiş vergi borcumun bulunduğu tespit edilmiş”.
MAAŞ VE TELİFTEN BAŞKA
GELİRİM YOK
Bakın siz şu feleğin işine!...
Halbuki maaş ve teliften başka gelirim yok ve ikisine de
tahakkuk eden vergi daha kaynağında kesiliyor. Şu halde vergi borcu
bakiyemin nasıl oluştuğunu anlayabilmiş değilim.
Tövbe ki ne Avrupa Konseyi’nden ne Af Örgütü’nden ne de başka bir
Avrupa kurumundan tek kuruş görsün cebim. Geriye ne kaldı bendenize
sorulacak, felaket merak içindeyim.
SUSTURAMAZLAR BU
FAKİRİ
Vergi dairesine bittabii gidip meslektaşım gibi ben de müfettiş
beyin yüzüne hakikatleri bir bir söyleyeceğim.
“Şayet koskoca MİT, bu komik numaralarla beni susturmayı
amaçlıyorsa boşuna zahmet buyurmasın efendim. Sustaramazlar bu
fakiri” diyeceğim. Görün bakın...
Daha da uzatırlarsa kararlıyım, soluğu doğruca Freedom House’un
kapısında alacağım, basın özgürlüğüne sansür getirmek neymiş,
günlerini görürler alimallah.
Şaka sevmeyen vergi memurları için ciddi not: 26 Mart’ta, yani seçimlerden 4 gün önce zarflanmış yazınız elime dün geçti. Zamanlama manidar filan demeden en kısa sürede nazik davetinize icabet edeceğim, arz ederim...