AK Parti mi AKP mi?

Başbakan "bilerek" mi yapıyor bilemeyiz ama siyaset dünyamızın 2. Özal'ı olduğu kesin…

Başbakan “bilerek” mi yapıyor bilemeyiz ama siyaset dünyamızın 2. Özal’ı olduğu kesin…
İstediği zaman gündemi öyle güzel değiştiriyor ki, Turgut Bey yaşasa, kıskanırdı…
Bulmuş dünyanın en saftirik medyacılarını da, bir güzel oynuyor hepsiyle…
Dört haftadır “mayın”la yatan kalkan gazeteci milleti, mayınlı bölgenin temizlenmesi ile ilgili yasanın çıktığının bile farkında değil…
Onlar şimdi; Başbakan’ın partisinin adına yönelik çıkışıyla ilgileniyorlar…
Breh, breh, breh…
Hepsi birer Hallac-ı Mansur kesilmişler adeta…
Hiçbirisinin aklına; “Yahu şu partinin resmi adının ne olduğuna bir bakayım” demek gelmiyor…
Yani yandaşları bile (acaba “edepliler bile” mi demeliydik?) “AK Parti” diye yazıyor…
Oysa bu şekilde yazılış da yanlış…
İktidar Partisi’nin resmi adı şöyle:
Adalet ve Kalkınma Partisi
Ama…
Resmi bildirimde partinin adının “Ak Parti” diye yazılacağına dikkat çekiliyor…
Yani “büyük A” ve “küçük k” ile “Ak”…
Şimdiii…
Bu pencereden bakıldığında Başbakan haklı çünkü partisinin adının “Ak Parti” olarak yazılması gerektiği resmen ilân edilmiş…
Bir başka pencereden bakıldığındaysa Başbakan haksız…
Çünkü resmi bildirimde partinin adının “Ak Parti” olarak telâffuz edileceğine yönelik bir bildirim yok…
Peki çok mu önemli?..
İnsanı değerli kılan ismi midir?..
Yoksa cismi midir?..
Bu soruyu kime sorarsanız sorun aklından zoru yoksa cisminin ve elbette icraatlarının değerli olduğunu söyleyecektir…
Ak Parti de birçok iktidar partisi gibi doğru işler yanında yanlış uygulamalar da yapmıştır.
Unutulmasın ki “icraatla kabahat kardeştir”…
İcraat varsa kabahat da olacaktır…
Kabahat yoksa bilinmeli ki icraat da yoktur…
Bilinen öyküdür ama bir kez daha hatırlatalım…
İki erkek kardeşin ikisi de evliya mertebesine ulaşmışlardır.
O kadar ki, dağda çobanlık yapan küçük kardeş, kasabada kunduracılık yapan ağabeyine sütü, mendil içinde taşımakta ve tek bir damla bile dökülmemektedir.
Bir gün yine mendile doldurduğu süt ile ağabeyini ziyarete gider çoban olanı.
Süt dolu mendili duvara çakılı çiviye asar.
O sırada ağabeyi bir kadının ayak ölçüsünü almaktadır. Kadının beyaz topukları çoban evliyanın erkeklik duygularını tahrik eder. Aynı anda da mendildeki süt damla damla dökülmeye başlar. Kunduracı ağabey başını kaldırıp, çoban kardeşine bakar:
“Dağda evliya olmak kolaydır aziz kardeşim…”
Demek istememiz şu:
Elbette önemli olan icraat yaparken kabahat işlememektir ama…
Bu, hiç de kolay değildir…
Hatta adı “Ak” diye yazılan bir parti için bile hiç kolay değildir…
Başbakan, partisinin adının telâffuzu veya yazılış biçimi ile ilgileneceğine, çok daha az kabahat yapılması için çabalarsa daha iyi eder…
Gazeteci milletine gelince:
Gökyüzünden hayat suyu yağsa söğüt ağacı meyve vermez…

Adnan Berk Okan