Ahmet Turan Alkan
"Tarafsız" olmak konusunda kendimi o kadar şartlamışım ki hemen savunmaya geçtim...
Ahmet Turan Alkan'dan nasıl özür
dileyeceğimi blemediğim için bugün hiç yapmadığım bir yönteme
başvuracağım...
Üstadı "Günün kazananı"
seçeceğim...
Neden mi?..
Kendisine yaptığım haksızlık ve kabalık
için...
Haddimi aştığım için...
Nasıl mı aştım haddimi?..
başlığı altında yayımlanan analizimin bir
yerinde şöyle yazdım:
"Ahmet Turan Alkan’ın giderek zıvanadan çıkışına,
yağmur duasına çıkar gibi Ölüm Duası'na çıkışına 'destek' olamam
ki…"
Neden ihtiyaç duydum bu saygısız ve haddini aşan cümleyi
kurmaya?..
İzah edeyim:
Son günlerde Hükümet'i ve
Başbakan'ı çok eleştirmiş olmalıyım ki; mealen
"Cemaatçi sen de" anlamını da aşan eleştirilerden
bunalınca "cahillik" ettim...
Zira...
"Tarafsız" olmak konusunda kendimi o
kadar şartlamışım ki hemen savunmaya geçtim...
Cemaatçi olmak suçmuş gibi...
Cemaatçi olmadığımı anlatmak isterken; Ahmet
Taşgetiren'in, Alkan hakkında yazdığı bir
yazıdan etkilenmiş olmalıyım...
Bu arada itiraf edeyim ki Alkan'ın
yazısında kullandığı “ufarsin” kelimesinin
“ülken, hükümranlığın bölündü” anlamına geldiğini
bilmiyordum...
Taşgetiren o bölümü, “Başbakan’ın
ölmesini temenni etti” şeklinde tercüme
etmişti...
O jargonu çok iyi bildiğine inandığım için Ahmet
Taşgetiren'in "bir bildiği" olduğunu
düşündüm...
Kabul...
Yanlış yaptım...
Aslında ne anlama geldiğini araştırmam gerektiği halde
bunu yapmadım...
Oldu bir kere...
Alkan'dan bir kere daha özür
dilerim...
Bu arada kusurumu hafifletecek bir şey daha
hatırlatayım...
Alkan, adını vermiyor ama Ahmet
Kekeç'in kendisi için "vahşi, pervasız ve gözü
dönmüş bir varlık haline geldin” demesine belli ki çok
incinmiş...
Haklıdır da...
Ben Kekeç kadar
"kabalık" etmediğim için nispeten teselli
olabiliyorum...
Neyse...
Biliyorum ki yaptığım kabalığı arşivlerden silip
atamayacağım...
Bilvesile...
Ahmet Turan Alkan lütfen özrümü kabul edin...
Ahmet Turan Alkan lütfen özrümü kabul edin...