Ahmet Taşgetiren kaybetti çünkü...
Taşgetiren gerçeklikle olan bağını koparttığı gibi Başbakan için caydırıcı bir değer olmaktan da iyice uzaklaşıyor ve kaybediyor...
GAZETECİLER.COM
Başbakan'ın susun çağrısına karşın köşe yazarları Uludere'den vazgeçmiş değil. Ancak ortaya çıkan bazı manzaralar var ki söz söylemeden geçilir gibi değil...
Bugün yazarı Ahmet Taşgetiren, Uludere konulu bir çok yazı kaleme alırken krizden çıkmak için Başbakan'a ve hükümete bazı tavsiyelerde bulunuyor. Üstelik büyük ölçüde demokratik ve insani değerlere yaslanan tavsiyeler. Sorumşuların yargılanması, özür dilenmesi, empati yapılması, ayrıştıcı bir dil ve tutumlardan uzak durulması vs... Bugün yazarı dünkü yazısında da bu önerilerine devam ediyor.
Ancak, Taşgetiren, Başbakan'a seslendiği yazıda hem tercih ettiği ifade biçimi ve tonlamayla hem de beklentileriyle şaşırtmaya devam ediyor. Bugün yazarı,
Başbakan'ın dün sabah yaptığı grup toplantısından önce kaleme aldığı yazıda Başbakan'a Uludere için önerilerini sunuyor. Erdoğan'a "kalbini konuştur" diye seslenen Taşgetiren şöyle yazıyor:
"Ben derim ki, kalbini konuştursun bugün. Miroğlu, Tayyip Bey'den bahsederken "Bizi vaktiyle ağlatabilmiş bir Başbakan" ifadesini kullanıyor. Ne güzel bir tanımlama. Yani istenen şu: Tayyip Bey bir kere daha ağlatsın bizi..."
Uludere gibi yakıcı bir konu ve açıkça İdris Naim Şahin'in perspektifiyle konuya yaklaşan bir Başbakan orta yerde dururken bu beklenti ve ifade biçimi bulaşık suyu kıvamında kalıyor. Başbakan'ın grup toplantısındaki ve öncesindeki açıklamalarına karşın hala "hadi Başbakanım yine ağlat bizi" talebi çaresiz ve histerik bir pozisyona denk gelirken nasıl bir ciddiyet taşıyor anlamıyoruz.
Ahmet Taşgetiren, Başbakan'ın "Tek din" çıkışını tevil ettiği yazısı "dil sürçmesi"ne kurban gidince "Başbakan'ın yazarı" yönündeki eleştirilere sert tepki göstermişti. Bu kez de kızacaktır ama Uludere konusunda Başbakan'dan hayli farklı düşündüğü apaçık ortada. Taşgetiren eleştirisini yapıp sözünü söylemek yerine durumu görmezden gelerek hala "hadi ağlat bizi, coştur bizi" tadında arabesk bir beklentiye sarılıyor. Gerçeklikle olan bağını koparttığı gibi Başbakan için caydırıcı bir değer olmaktan da iyice uzaklaşıyor ve kaybediyor...
Taşgetiren'in yazısını okumak için
Başbakan'ın susun çağrısına karşın köşe yazarları Uludere'den vazgeçmiş değil. Ancak ortaya çıkan bazı manzaralar var ki söz söylemeden geçilir gibi değil...
Bugün yazarı Ahmet Taşgetiren, Uludere konulu bir çok yazı kaleme alırken krizden çıkmak için Başbakan'a ve hükümete bazı tavsiyelerde bulunuyor. Üstelik büyük ölçüde demokratik ve insani değerlere yaslanan tavsiyeler. Sorumşuların yargılanması, özür dilenmesi, empati yapılması, ayrıştıcı bir dil ve tutumlardan uzak durulması vs... Bugün yazarı dünkü yazısında da bu önerilerine devam ediyor.
Ancak, Taşgetiren, Başbakan'a seslendiği yazıda hem tercih ettiği ifade biçimi ve tonlamayla hem de beklentileriyle şaşırtmaya devam ediyor. Bugün yazarı,
Başbakan'ın dün sabah yaptığı grup toplantısından önce kaleme aldığı yazıda Başbakan'a Uludere için önerilerini sunuyor. Erdoğan'a "kalbini konuştur" diye seslenen Taşgetiren şöyle yazıyor:
"Ben derim ki, kalbini konuştursun bugün. Miroğlu, Tayyip Bey'den bahsederken "Bizi vaktiyle ağlatabilmiş bir Başbakan" ifadesini kullanıyor. Ne güzel bir tanımlama. Yani istenen şu: Tayyip Bey bir kere daha ağlatsın bizi..."
Uludere gibi yakıcı bir konu ve açıkça İdris Naim Şahin'in perspektifiyle konuya yaklaşan bir Başbakan orta yerde dururken bu beklenti ve ifade biçimi bulaşık suyu kıvamında kalıyor. Başbakan'ın grup toplantısındaki ve öncesindeki açıklamalarına karşın hala "hadi Başbakanım yine ağlat bizi" talebi çaresiz ve histerik bir pozisyona denk gelirken nasıl bir ciddiyet taşıyor anlamıyoruz.
Ahmet Taşgetiren, Başbakan'ın "Tek din" çıkışını tevil ettiği yazısı "dil sürçmesi"ne kurban gidince "Başbakan'ın yazarı" yönündeki eleştirilere sert tepki göstermişti. Bu kez de kızacaktır ama Uludere konusunda Başbakan'dan hayli farklı düşündüğü apaçık ortada. Taşgetiren eleştirisini yapıp sözünü söylemek yerine durumu görmezden gelerek hala "hadi ağlat bizi, coştur bizi" tadında arabesk bir beklentiye sarılıyor. Gerçeklikle olan bağını koparttığı gibi Başbakan için caydırıcı bir değer olmaktan da iyice uzaklaşıyor ve kaybediyor...
Taşgetiren'in yazısını okumak için