Ahmet Şık ve Nedim Şener'in soyadları değişiyor...
Bizim Karadenizlilerimiz internet diliyle konuşup yazarlar; tıpkı Türkçe karakteri olmayan klavye gibi...
ADNAN BERK
OKAN
Neymiş?..
Basın özgürlüğünde Çin ve İran'ın bile gerisindeymişiz!..
N'olcakmış gerisindeysek?..
Ya önlerine geçseydik daha mı iyiydi yani?..
Bırakın gerilerinden gidelim...
Hiç olmazsa korunma içgüdümüzle kuşkulu yaşamayız...
Hem unutmayın...
Bizim "İleri Demokrasimiz" var...
Onların neyi var?..
Yok...
Bir İleri Demokrasileri bile yok...
Neymiş?..
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'ndan (AGİT) elde ettiği raporu yayınlayan IPI açıklamasında "Türkiye, halen 57 gazeteciyi cezaevinde tutmaktadır. Bu sayıda tutuklu gazeteci dünyanın hiç bir ülkesinde yoktur" deniliyormuş...
Adaamm sen de!...
Ne derlerse desinler!..
Gazeteci bizim, mapus bizim; varsın çatlasın eller!..
Hem hangi gazeteci neden tutuklanmış bilen var mı?..
Tabii ki yok...
O halde anlatayım, "patlasın gitsin"...
Meselâ Ahmet Şık...
Yazdığı ama yayımlayamadığı kitaptan mı tutuklandı sanıyorsunuz siz?..
Halt etmişsiniz...
Ahmet'in klavyesinde "Türkçe karakterli" harfler yok...
Ahmet soyadını yazarken mecburen Karadenizlilerin konuşma diliyle yazıyor...
Meselâ karadenizliler, "satlık kayık" yazamazlar...
Ya?..
"Satilik kayik" diye yazarlar...
Meselâ Karadenizliler, "sıkıştım" diyemezler...
Çünkü "Ş" onların dilinde "S"dir, "I" ise "İ"...
Ya?..
"Darlandum" derler...
Yani...
Bizim Karadenizlilerimiz internet diliyle konuşup yazarlar; tıpkı Türkçe karakteri olmayan klavye gibi...
Ve...
Ahmet Şık bütün kitaplarına soyadının internet diliyle yazılış ve okunuşunu yazıyor...
Resmi görevli, Ahmet'in klavyesinde Türkçe karakter harfler olmadığını nereden bilecek kardeşim?..
Ahmet'in alnında mı yazıyor?...
Yooo...
Resmi görevli bu!..
Hakarete makarete gelemez...
Bastılar Ahmet'i; ve "hakaretten" tutukladılar...
Yani başına belâ açan kitapları felan değil Ahmet'in "Şık" olan soyadı...
Çok ayıp bir mana içeriyor...
Değiştirmeli...
Oysa Fatih ağabeyi (Altay'dan gelen Yiğit) ona kaç defa söyledi, "değiştir şu soyadını be kardeşim" diye ama inatçı Ahmet; dinlemedi ağabeyini...
Fatih ona ne güzel yeni bir soyadı da bulmuştu: "Şirk"...
Güzel değil mi?..
Çok da yakışırdı halbuki...
Yine meselâ Nedim Şener...
O neden tutuklu biliyor musunuz?..
Tabii ki soyadından ötürü...
"Erşen" olsaydı soyismi, tutuklanmayacaktı...
Oysa soyadı Şen-er...
Kesinlikle TSK veya Balyoz ya da Ergenekon'la alâkası vardır...
Ne yani?..
Şimdi biz Sayın Başbakanımıza Doğan-er mi diyeceğiz?..
Tövbe tövbe...
Olur mu?..
"Er" başta yer alırsa "erkek kişi" olarak anlaşılır...
Ama sonda olursa TSK ile ilişkilendirilir...
Bakın; "Şen-ER"
Halbukiiiii...
Fatih ağabeyi Nedim'i de sayısız defalar uyardı...
"Değiştir şu soyadını ve ERşen yap" dedi ama Ahmet gibi o da dinlemedi Fatih ağabeyini...
Sonunda patladı gitti...
Ne kaldı geriye?..
55 tutuklu gazeteci...
Onlar da kimbilir ne hinoğlu hinlikler yapmışlardır...
Fatih ağabeyleri onları da; "kardeşim gidin birer tane kömür madeni alın, bir göçük, bir kaçık; ölsün 15-20 alık, bakalım hiç tutuklanacak mısınız?" diye uyarmıştı ama dinleyen kims?....
Şunu demek istiyorum...
Şu anda tutuklu gazeteci sayısı 57 olabilir...
Ama onlar defterde "tutuklu" değil, "tutkulu gazeteci" olarak gösteriliyorlar...
Ama...
Çin'le İran'ın önüne düşüp de başımıza bir iş gelmesin için dünya aleme "tutuklu gazeteci" olarak bildiriliyorlar...
İlgilisine ilânen duyurulur...
adnanberkokan@gmail.com
Neymiş?..
Basın özgürlüğünde Çin ve İran'ın bile gerisindeymişiz!..
N'olcakmış gerisindeysek?..
Ya önlerine geçseydik daha mı iyiydi yani?..
Bırakın gerilerinden gidelim...
Hiç olmazsa korunma içgüdümüzle kuşkulu yaşamayız...
Hem unutmayın...
Bizim "İleri Demokrasimiz" var...
Onların neyi var?..
Yok...
Bir İleri Demokrasileri bile yok...
Neymiş?..
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'ndan (AGİT) elde ettiği raporu yayınlayan IPI açıklamasında "Türkiye, halen 57 gazeteciyi cezaevinde tutmaktadır. Bu sayıda tutuklu gazeteci dünyanın hiç bir ülkesinde yoktur" deniliyormuş...
Adaamm sen de!...
Ne derlerse desinler!..
Gazeteci bizim, mapus bizim; varsın çatlasın eller!..
Hem hangi gazeteci neden tutuklanmış bilen var mı?..
Tabii ki yok...
O halde anlatayım, "patlasın gitsin"...
Meselâ Ahmet Şık...
Yazdığı ama yayımlayamadığı kitaptan mı tutuklandı sanıyorsunuz siz?..
Halt etmişsiniz...
Ahmet'in klavyesinde "Türkçe karakterli" harfler yok...
Ahmet soyadını yazarken mecburen Karadenizlilerin konuşma diliyle yazıyor...
Meselâ karadenizliler, "satlık kayık" yazamazlar...
Ya?..
"Satilik kayik" diye yazarlar...
Meselâ Karadenizliler, "sıkıştım" diyemezler...
Çünkü "Ş" onların dilinde "S"dir, "I" ise "İ"...
Ya?..
"Darlandum" derler...
Yani...
Bizim Karadenizlilerimiz internet diliyle konuşup yazarlar; tıpkı Türkçe karakteri olmayan klavye gibi...
Ve...
Ahmet Şık bütün kitaplarına soyadının internet diliyle yazılış ve okunuşunu yazıyor...
Resmi görevli, Ahmet'in klavyesinde Türkçe karakter harfler olmadığını nereden bilecek kardeşim?..
Ahmet'in alnında mı yazıyor?...
Yooo...
Resmi görevli bu!..
Hakarete makarete gelemez...
Bastılar Ahmet'i; ve "hakaretten" tutukladılar...
Yani başına belâ açan kitapları felan değil Ahmet'in "Şık" olan soyadı...
Çok ayıp bir mana içeriyor...
Değiştirmeli...
Oysa Fatih ağabeyi (Altay'dan gelen Yiğit) ona kaç defa söyledi, "değiştir şu soyadını be kardeşim" diye ama inatçı Ahmet; dinlemedi ağabeyini...
Fatih ona ne güzel yeni bir soyadı da bulmuştu: "Şirk"...
Güzel değil mi?..
Çok da yakışırdı halbuki...
Yine meselâ Nedim Şener...
O neden tutuklu biliyor musunuz?..
Tabii ki soyadından ötürü...
"Erşen" olsaydı soyismi, tutuklanmayacaktı...
Oysa soyadı Şen-er...
Kesinlikle TSK veya Balyoz ya da Ergenekon'la alâkası vardır...
Ne yani?..
Şimdi biz Sayın Başbakanımıza Doğan-er mi diyeceğiz?..
Tövbe tövbe...
Olur mu?..
"Er" başta yer alırsa "erkek kişi" olarak anlaşılır...
Ama sonda olursa TSK ile ilişkilendirilir...
Bakın; "Şen-ER"
Halbukiiiii...
Fatih ağabeyi Nedim'i de sayısız defalar uyardı...
"Değiştir şu soyadını ve ERşen yap" dedi ama Ahmet gibi o da dinlemedi Fatih ağabeyini...
Sonunda patladı gitti...
Ne kaldı geriye?..
55 tutuklu gazeteci...
Onlar da kimbilir ne hinoğlu hinlikler yapmışlardır...
Fatih ağabeyleri onları da; "kardeşim gidin birer tane kömür madeni alın, bir göçük, bir kaçık; ölsün 15-20 alık, bakalım hiç tutuklanacak mısınız?" diye uyarmıştı ama dinleyen kims?....
Şunu demek istiyorum...
Şu anda tutuklu gazeteci sayısı 57 olabilir...
Ama onlar defterde "tutuklu" değil, "tutkulu gazeteci" olarak gösteriliyorlar...
Ama...
Çin'le İran'ın önüne düşüp de başımıza bir iş gelmesin için dünya aleme "tutuklu gazeteci" olarak bildiriliyorlar...
İlgilisine ilânen duyurulur...
adnanberkokan@gmail.com