Ahmet Kekeç'ten Ekrem İmamoğlu'na sert sözler
Akşam yazarı Ahmet Kekeç, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun eşinin de aralarında olduğu 'Devran'ı izleyen isimlerin ortaya koyduğu o fotoğraf üzerinden yaptığı açıklamaya takıldı. Bunun hayatında duyduğu en kötü cümle olduğunu söyleyen Kekeç, eleştirilerini de sorularla sıraladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu ve Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş, ‘Devran’ isimli oyunu izlemek üzere bir araya geldi.
O tablo üzerinden bir açıklama yapan Ekrem İmamoğlu'na Ahmet Kekeç'ten eleştiri geldi. İmamoğlu'nun boş konuştuğunu söyleyen Kekeç, "Bugüne kadar dağ kadrosu (!) hakkında “terörist” ifadesini kullanamamış, “Başkan Apo’nun heykeli”ni dikmekten söz eden, üstelik eli kanlı bir adam hakkında bu “güzellemelere” devam edecek misin?
Kadınların (Demirtaş’ın oyununu izleme) çabasına destek veriyorsun, aferin çok iyi ediyorsun da, aynı desteği Diyarbakır analarına da sunacak mısın, “belki kadın eliyle farklı bir atmosfer doğabilir, ülkede gerçekten bir barış ve huzur ortamı oluşabilir” diyecek misin?" diye sordu.
SEN HALA KONUŞUYOR MUSUN?
Konuşmasına engel olamayız. Konuşacak, kanaatlerini dile getirecek, muarız ve muvafık tepkisi alacak, günün sonunda “siyaset” yapmış olacak.
İBB Başkanı’na “siyaset yapıyor” diye kızamayız.
Neden “illegallere” ve onların siyasetine bu kadar düşkünsün diye kızabiliriz.
Ben de kendi adıma, “neden iki cümleyi bir araya getiremiyorsun?” diye kızabilirim.
Kızıyorum da...
Şu cümleyi okur musunuz lütfen: “Bu sürece dair kadınların bir kitap üzerinden bir tiyatroyu izlemesini ve sürece katkı sunma çabasını çok olgun bir tavır olarak görüyorum. Açıkçası destekliyorum da. Keşke bu kadınların yaptığına 10-15 kadın daha eklense. Belki kadın eliyle farklı bir atmosfer doğabilir, ülkede gerçekten bir barış ve huzur ortamı oluşabilir. Keşke bunu yapabilsek... Bu konuda belki erkek çeneleri az konuşsa.”
Konuyu hatırlıyorsunuz:
Demirtaş’ın “Devran” adlı kitabındaki öykülerden bir “kolaj-oyun” yapmışlar.
Daha doğrusu, “Devran”ı tiyatro eseri haline getirmişler.
Oyun, geçen hafta sonunda “okuma tiyatrosu” olarak sahnelendi.
Şu isimler izledi:
HDP Eşgenel Başkanı Pervin Buldan, eski eşgenel başkan Sırrı Süreyya Önder, Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu... (Gözler Meral Akşener’i de aradı...)
Değerli hazirun oyunu seyretti ve hiçbirinin aklına, “Bu adam 6-8 Ekim Kobani provokasyonunun bir numaralı tahrikçisidir, başta Yasin Börü olmak üzere 52 insanımızın katil zanlısıdır, elinin kanıyla bir de tiyatro mu yapıyor?” diye sormak gelmedi.
Bu soruyu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da sormadı.
Sadece, yukarıya alıntıladığım açıklamayı yaptı.
Siz ne anladınız açıklamasından bilmiyorum ama bugüne kadar okuduğum/duyduğum en kötü cümleydi...
Ne öznesi belli...
Ne yüklemi...
Konuşuyor... Ama boş konuşuyor... Cümlelerin arasına “süreç” gibi bir-iki kelime sıkıştırıyor, oluyor sana “siyasi demeç...”
Bu “siyasi demeci” okuduktan sonra içimden sormak geldi:
Sen hâlâ konuşuyor musun Ekrem İmamoğlu?
Konuşabiliyor musun?
Bugüne kadar dağ kadrosu (!) hakkında “terörist” ifadesini kullanamamış, “Başkan Apo’nun heykeli”ni dikmekten söz eden, üstelik eli kanlı bir adam hakkında bu “güzellemelere” devam edecek misin?
Üstelik “cürüm” sahibi bir Başkan olarak?
Kadınların (Demirtaş’ın oyununu izleme) çabasına destek veriyorsun, aferin çok iyi ediyorsun da, aynı desteği Diyarbakır analarına da sunacak mısın, “belki kadın eliyle farklı bir atmosfer doğabilir, ülkede gerçekten bir barış ve huzur ortamı oluşabilir” diyecek misin?
Hemen cürümünü hatırlatalım Sayın İmamoğlu’nun:
İBB İstanbul Kitapçısı, malum İstanbul’la ilgili ihtisas kitapları satıyor...
Ekrem Bey yeni bir uygulama başlattı; artık Selahattin Demirtaş’ın kitapları da İBB kitabevlerinde satılıyor.
Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Kemal Tahir yok; Demirtaş var.
Selim İleri ve Tarım Buğra yok, Demirtaş var.
Nazım Hikmet yok, Demirtaş var.
Faulkner, Joyce, Woolf yok; Demirtaş var...
Esasında hiç kimse yok.
Sadece Demirtaş var.
Bunun neden böyle olduğuna ilişkin bir açıklama bekliyoruz Sayın İmamoğlu’ndan.
Öznesi yüklemi belli “anlaşılır” cümleler kurarsa seviniriz!