Ahmet Kekeç'ten Canan Kaftancıoğlu sorusu: Niye içeride değil?

İletişim Başkanı Altun'un evinin izinsiz fotoğrafının çekilmesine ilişkin CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu hakkında "suçu ve suçluyu övme, suça teşvik" suçlarından soruşturma başlatıldı. Akşam yazarı Kekeç de Kaftancıoğlu'nun "kamu görevlilerini terör örgütlerine hedef göstermek”ten yargılanması gerektiğini söyledi.

Akşam yazarı Ahmet Kekeç, İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un evinin fotoğraflarının çekilmesi sonrası yaptığı açıklama ile büyük tepki çeken CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu'na neler söyledi neler...

Kaftancıoğlu'na soruşturmanın “terör”den açılması gerektiğini söyleyen Kekeç, "Röntgencilik, taciz işlerini geçelim... Bu kadın terör suçu işlemiştir (kamu görevlisinin evine “keşif” yaptırmıştır) ve şu an içeride olmalıdır. " dedi.

Bu kadın niye içeride değil?

Canan Kaftancıoğlu’na, “suça azmettirmekten” soruşturma açılmış...

Suç ne?

Sayalım:

Hane dokunulmazlığını ihlal...

Taciz...

Röntgencilik...

Kamu görevlisinin adresini teşhir... (Uzatılabilir.)

Bütün bu suçları tek başına işleyen CHP Üsküdar İlçe Başkanı Suat Özçağdaş (hep de “çağdaş” olurlar), “İnşaat var mı kontrol etmeye gitmiştim. Resim çekmedim...” diyor.

Yalan söylüyor.

Çağdaş Suat’ımız hem İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un evinin resmini çekti, hem de en aşağılığından taciz suçunu işledi.

Karakola düşünce de kendini şöyle savundu: “Evet, evin resmini çektim. Beni İl Başkanımız Canan Kaftancıoğlu görevlendirdi. Onun emrini yerine getirdim. Çektiğim fotoğrafları da ona yolladım.”

Bozacının şahidi şıracı...

Canan Kaftancıoğlu da çıktı şöyle dedi: “Kaçak yapı denetliyoruz. Bu bizim görevimiz.”

Hayır, sizin böyle bir göreviniz yok...

Kaçak yapının nasıl denetlendiği ve kimlerin bu işle görevlendirildiği yasada belirtilmiştir...

Siz kaçak yapı denetlemiyorsunuz, “keşif” yapıyorsunuz...

Madem kaçak yapı denetlemeye pek düşkünsünüz, belediye başkanınız Ekrem İmamoğlu’nun Beylikdüzü’nde gaspedilmiş 3 bin metrekarelik (mahkemeden yıkım kararı çıkmış) inşaat alanını denetleyin.

Birileri, çağdaş Suat’ımızın cürümünü, “taciz ve röntgencilik” diye yumuşatmaya çalışıyor.

Evet, işin bu boyutu da var ama bu kadar basit değil.

Soruşturma “terör”den açılmalıydı.

Canan Kaftancıoğlu ve yamağı, kamu görevlilerini terör örgütlerine hedef göstermek”ten yargılanmalıydı.

Karşımızdaki “cürüm sahibi” (yani Canan Kaftancıoğlu) herhangi bir kimse değil.

DHKP-C ve MLK-P gibi terör örgütleriyle içli dışlı...

Bunu gizlemiyor... Öldürülen terör örgütü liderine “komutanım” diyor.

Devletten (kendi devletinden) nefret ediyor...

Devlete “seri katil” diyor...

Ermenilere “soykırım” yaptığımızı iddia ediyor...

Kılıçdaroğlu tarafından İl Başkanlığı’na getirilmesi yanıltmasın sizi… CHP’li değil... Atatürkçü hiç değil... Bilakis Atatürk’ten nefret ediyor...

HDP’lileri ve PKK’lıları çok seviyor...

PKK’nın uyguladığı teröre bayılıyor...

Bir de cerbezeli.

İçi nefretle dolu...

Kendisine benzemeyen herkesten, özellikle inanç sahiplerinden nefret ediyor.

Dinden ve “din”den neşet etmiş değerlerden nefret ediyor.

Camiden nefret ediyor.

Ezandan nefret ediyor.

Farklı yaşam biçimlerinden nefret ediyor...

Bir çeyrek domuzu yedi dakikada mideye indirmekle övünen kocasının “beslenme tercihleri” konusunda olabildiğince demokrat ama başkalarının yaşam biçimi söz konusu olunca birden militan bir muhalif kesiliyor ve “farklılıkları” nefretinin gerekçesi sayıyor.

Paylaşımları, hep, bu nefret üzerine kurulu... Ve burada dile getirmekten imtina edeceğimiz galiz (ayıp, çirkin, pespaye ve çoğu zaman “seksist” diye nitelenebilecek “sorunlu”) ifadeler kullanıyor.

Bir hanımefendiye yakışmayacak ifadeler...

Bu ithamların yanında “hanımefendi” ifadesi biraz sakil (ve karikatür gibi) duruyor ama elden gelen bir şey yok... Kısacası, korkunç bir kadın...

Başlıkta sorduğum soru bakidir...

Röntgencilik, taciz işlerini geçelim... Bu kadın terör suçu işlemiştir (kamu görevlisinin evine “keşif” yaptırmıştır) ve şu an içeride olmalıdır.