Ahmet Kekeç'ten Altaylı'yı kızdıracak cevap...
Star yazarı Ahmet Kekeç'ten Fatih Altaylı'nın kendisine yönelik eleştirilerine jet cevap geldi...
Star yazarı Ahmet Kekeç Taraf'la yaşadığı polemiğe mola verirken Habertürk'ün yayın yönetmeni Fatih Altaylı'yı hedef aldı. Altaylı'nın Genelkurmay Başkanı Nejdet Özel ile Afyon Valisi arasındaki hediye alış verişini eleştiren yazısı üzerinden başlayan tartışma polemiğe dünüştü.
"Altaylardan gelen bu yiğit de nerden çıktı?" başlıklı yazısında Fatih Altaylı'nın askeri vesayete karşı eleştirel bir tutumunun olmadığını kaydeden Ahmet Kekeç Altaylı'nın 90'lı yıllardaki icraatlarını sıraladı. "“Siz anlarsınız” diyorsun ama ben anlayamadım. Necdet Özel, o kilimi alıp ne yapsın? Nereye sersin" diye soran Kekeç Altaylı'nın "al o iklimi..." sözüne atıfta bulundu.
İşte Kekeç'in yazısındaki ilgili bölüm:
Dediler ki, “Fatih Altaylı delikanlı adamdır, doğrucudur, kıvırtmaz, bir haksızlıkla karşılaştığında hemen tepki verir, sonunun ne olacağını düşünmez, hesapçı değildir...”
Hafif “Polat Alemdar kokusu” almadım değil ama bildiğim tanıdığım Fatih Altaylı bu profile pek uymuyor.
Hayır, tersi niteliklere sahip bulunduğunu söylemeye çalışmıyorum.
Delikanlı olmasına delikanlıdır da, öyle haksızlıkla karşılaştığında sonunun ne olacağını düşünmeden şallak mallak dalan bir yiğit de değildir.
Pek çok haksızlıkla karşılaştı, sustu...
Hatta, “haksızlığı” icra edenlerin işini kolaylaştıracak yazılar yazdı, radyo ve televizyon programları yaptı.
Haksızlığın bir parçası oldu yani...
Hatırlatmayı zül addederim ama başörtülülere yönelik haksız öfkesi ve galiz küfürleri hâlâ hafızalardadır...
Mahkemeye verildi, suçlu bulundu, tazminat cezasına çarptırıldı, filan...
Eren Keskin ve Gülay Göktürk’e ne demiş bulunduğunu da hatırlatmayayım, ayıp olur...
Hayır, Fatih Altaylı’ya değil, bu iki hanımefendiye ayıp olur...
Kötü, çok kötü şeyler söyledi.
İlginçtir, söyledikleriyle belli çevrelerin takdirini ve teveccühünü kazandı.
Bazılarının gözünde de “delikanlılığını” pekiştirdi...
Böyle şeyler yazıyorum ama zannetmeyin ki Fatih Altaylı’yla bir meselem var ve onu kafamda bir problematiğe dönüştürmüş durumdayım.
Demeçlerine bayılmam. Yazdıklarını çoğu zaman okumam. “Bugün ne söylemiş?” diye merak etmem.
Bakış açımın dışındadır ve tamamen “nötr” bir alandadır. Problem etmeyeceğim kadar uzağımdadır yani.
Gerçi kendisi hakkımda iyi şeyler düşünüyor, “yazdıklarımın yüzde 99’una katılmasa da” söylediklerimi “önemli ve kayda değer” buluyor, yeri geldiğinde “delikanlıdır, şöyledir böyledir” gibilerden taltif cümleleri sıralıyor, eksik olmasın, ama ben aynı şeyleri söyleyemeyeceğim.
Fakat, yine de “tok sesli” bir tarafı var.
Bunu bazen “fırsata” dönüştürüyor, üçüncü şahıslarda “mert biriymiş” izlenimi bırakmak istiyor ama olmuyor. Hort zort konuşan herkesi “mertlik” skalası içinde değerlendiremeyiz.
Bu uzun girizgâh ne için?
Şunun için:
Yazının devamı için