Ahmet Kekeç'ten Ahmet Hakan'a 'yürüyüşü yeter' yanıtı
Ahmet Hakan'ın yazılarını çıkarları ile örtüştüğü için yazdığı imasında bulunan Star yazarı Ahmet Kekeç ise katılmadığı ödül törenindeki "Yürüyüşünüz Yeter" polemiğine bakın nasıl dahil oldu:
Herşey, Star Medya'nın organize ettiği Necip Fazıl Ödülleri ile başladı. Geçtiğimiz cuma akşamı düzenlenen Ödül töreninde ünlü romancı Rasim Özdenören'in, ödül almak için çıktığı kürsüde Cumhurbakanı Recep Tayyip Erdoğan için söylediği 'kısa konuşmak istiyorum, Sayın Cumhurbaşkanım yürüyüşünüz yeter' dedi olay oldu.
Tartışmaya taraf olan Ahmet Hakan, Hürriyet gazetesindeki "Yürüyüşü yetermiş" başlıklı yazısında Behçet Kemal Çağlar örneğiyle Özdenören'in sözlerini değerlendirdi ve şöyle yazdı:
Madem yıllar sonra anlı şanlı edebiyatçılarımızın gelip dayanacağı yer “Sayın Cumhurbaşkanım! Yürüyüşünüz yeter” noktası olacak idi...
O zaman biz niye yıllarca Behçet Kemal Çağlar’ları falan küçümseyip ayıpladık ki...
Ahmet Kekeç'ten çarpıcı yanıt:
Ahmet Hakan'ın yazılarını çıkarları ile örtüştüğü için yazdığı imasında bulunan Star yazarı Ahmet Kekeç ise katılmadığı ödül törenindeki "Yürüyüşünüz Yeter" polemiğine bakın nasıl dahil oldu:
Hürriyet’in (Cem Küçük’ün ifadesiyle “Yozgat kuzusu”na dönmüş) arsız tetikçisi, “Demek ki tam teslim olmadı... Aynı anda iki tarafa da çakıyor” dedirtmek için herhalde, bu kez Rasim Özdenören’e sardırmış...
Konu, Rasim Bey’in, Necip Fazıl Kısakürek Ödül Töreni’nde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı işaret ederek, “Yürüyüşünüz yeter Sayın Cumhurbaşkanım” demiş olması.
Rasim Bey bu...
Der...
İçinden geldiyse, nasıl yorumlanacağına, nasıl algılanacağına, habaset ehlinin elinde nasıl eğilip büküleceğine bakmadan, diyeceklerini dosdoğru der.
Kalabalık korkum olduğu için ödül töreninde bulunamadım.
Dolayısıyla, Rasim Bey’in konuşmasını izleyemedim.
Nuri Pakdil’le görüşmek istiyordum. Küçük bir sitemim vardı. Onu da iletemedim.
Hürriyet’in arsız tetikçisi, Rasim Bey’in “Yürüyüşünüz yeter Sayın Cumhurbaşkanım” ifadesinde yalakalık vehmetmiş. Terbiyesizce ifadelerle durumu yadırgadığını anlatıyor. Rasim Bey’i, biricik vasfı Çankaya’daki sofrada oturmak olan Behçet Kemal Çağlar’a benzetiyor...
Bunu, vaktiyle Deniz Baykal için, “Konuşması hakikaten şahaneydi, hakikaten mükemmeldi, hakikaten ikna ediciydi” şeklinde orantısız övgü cümleleri kurmuş şahıs yapıyor.
Neredeyse her yazısı, her çıkışı bir “hesaba” dayalı olan bir şahıs bu...
Birini övüyorsa, kendisine “öyle yap” buyurulduğu yahut gizli ortağı bulunduğu “kardeşler şirketi”nin bekasını düşündüğü için övüyordur. (“Kaldırımlar pırıl pırıl... Adeta bal dök yala... Mükemmel bir belediyecilik örneği...” yazısı bu şahsa aittir. Övülen belediyeler, aynı zamanda kardeşler şirketiyle iş yapan belediyelerdir.)
Birini yeriyorsa, yine kendisine “öyle yap” buyurulduğu yahut gizli ortağı bulunduğu kardeşler şirketinin çıkarlarını tehlikede gördüğü için yeriyordur.
Birini hem övüyor hem yeriyorsa, aynı durum geçerlidir. (Eski TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’i yerin dibine sokan, gerçek anlamıyla yerin dibine sokan bir yazı yazmıştı... Sonra ne olduysa yahut hangi talebine olumlu cevap aldıysa, aynı İbrahim Şahin’i, “Yıldızı yükselen bürokrat” ilan ediverdi.)
Rasim Bey’i tanırız...
Ben çok iyi tanırım mesela.
Ustamızdır, ağabeyimizdir...
Onun da ötesinde, büyük bir yazar ve düşünürdür.
Düşünmek ve yazmak dışında dünyevi hiçbir hırsa tamah etmemiş, hiçbir “çıkar alanı”nda boy göstermemiş, hep kendi uzletinde yaşamış bir güzel insandır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan için “Yürüyüşünüz yeter” demişse, öyle hissettiği, öyle inandığı içindir... Bir “beklenti”ye dayalı değildir sözleri. Bir garip devlet memuru emeklisidir. Siyasetçilerden, hele Erdoğan’dan nasıl bir beklentisi olabilir ki? Devletten ihale almamıştır; almaz... Kamuyla iş yapan şirketlere sahip değildir; böyle işleri bilmez. Devletten nemalanmak için yakınlarına reklâm şirketi kurdurmamıştır; kurdurmaz. Bir şirketin gizli ortağı ya da basın sözcüsü değildir; böyle işlere tevessül etmez.
Birileri hakkında bir şeyler söylüyorsa, “Bunun bana getirisi nedir?” diye düşünmez.
Sen kalk böyle nezih ve nezaketli bir insanı, “terbiyesizce” ifadelerle Erdoğan’a “yalakalık” yapmakla suçla... Hızını alama, “O zaman biz niye yıllarca Behçet Kemal Çağlar’ları falan küçümseyip ayıpladık ki...” diyerek, bir de cürümünün üzerine tüy dik!
Sen önce Rasim Bey’in tırnağı ol...
Ne güzel söylemiş usta... “Yürüyüşünüz yeter Sayın Cumhurbaşkanım...”