Ahmet Kekeç'in 'ucube'si

Ne 'ucube' birşeymiş bu böyle! Mevzuya dalmayan kalmadı. Ahmet Kekeç ne der diye merak ediyorsanız buyrun!

GAZETECİLER.COM - Ne 'ucube' bir tartışmadır bu böyle!..
Akaryakıttaki fahiş vergiyi bu kadar tartışmıyoruz.
2010 Kültür başkenti vergisinin 2011 yılına neden sarkıtıldığını sorgulamıyoruz. Hayatımızdaki 'ucube vergilere' takmıyoruz da...
"Ucube' bir tartışmanın peşinden koşuyoruz...
Şu anda Türkiye'nin en büyük derdi ne?
"Ucube"!...
Neyse "zenginin malı züğürdün çenesi yorarmış" deyip merak edenlere Ahmet Kekeç'in 'ucube' yorumunu sunalım efendim...
Buyrun;

UCUBE

Başbakan, bir sanat eserine “ucube” diyebilir mi?
Ben Başbakan olsaydım, demezdim. Hadi dedim diyelim; o eserin oradan kaldırılmasını istemezdim.

Başbakan, Mehmet Aksoy’un bir eserine “ucube” dedi diye, kaç gündür kıyametleri koparıyorlar. Ne gericiliğini bıraktılar adamın, ne faşistliğini, ne tiranlığını, ne yontulmamışlığını, ne çağdışılığını, ne de kabasabalığını...

Mehmet Aksoy değerli bir adamdır, amenna. Fakat, “heykel” sanatı konusundaki bu aşırı hassasiyeti de anlamıyorum. Sanki bir dokunulmaza dokunuldu... Sanki bir “kutsal”a saldırıda bulunuldu...

Bu ülkede, başka sanatçıların başına bir sürü şey gelir (Sabahattin Ali’nin kafasını odunla parçaladılar mesela; Nazım Hikmet’i, Kemal Tahir’i, Necip Fazıl’ı yıllarca hapiste tuttular), kimselerin kılı kıpırdamaz, ama sözkonusu heykel sanatı olunca sağcısından solcusuna, liberalinden Kemalist’ine, nerdeyse herkes “sanat ve sanatçı muhibbi” kesilir.

Hele, bunlar arasında, “öteki”ni terbiye etmeyi misyon edinmiş azgın bir koro var ki, artık ne deseniz, kendinizi nasıl savunsanız, boş. Boynunuza asılmış “tiran” yaftasıyla yaşamaya mahkûmsunuz.


Ahmet Kekeç'in bu satırlarının bir de öncesi var...
Meraklısı köşesinden okusun bir zahmet.