Ahmet Kekeç'in 'soytarı' dediği gazeteciler
Zehir zemberek bir yazı kaleme almış. Kızmış belli ki... Çünkü bu kez ağır ifadeler kullanmış.
O yüzden köşesinin başlığında "Soytarılar" sözünü görünce şaşıp kaldık.
Belli ki bu kez sinirlerine hakim olamamış...
O nezih eleştiriler getirebilen kalemini salmış...
O kalemde aklına ne geliyorsa sayfaya dökmüş...
Meslektaşları için:
"Soytarı" yazmış...
"Sit-com mamutları" demiş...
"Darbe cuntasıyla iş tutuyorlar" iddiasında bulunmuş...
Neyse uzatmayalım da yazıdan bölümler alıntılayalım:
"Hayatta bir dakika delikanlı olamamış, bir dakika vicdanının sesini dinlememiş; dedikoduyla, bel altı vuruşla, tehditle, kolpayla, şantajla iş çeviren birtakım “sit-com mamulatlarının” verdiği “gazetecilik dersine” kulaklarınızı tıkayın.
Efendim, memlekette “sivil
faşizm” varmış. Özgür basın susturulma tehdidiyle
karşı karşıyaymış. Emin Abi ve Oktay
Bey’den sonra sıra kimbilir kimlerdeymiş. İşte
Bekir Coşkun’un da kalemi elinden alınmış. En
bağımsız gazeteci Soner Yalçın da bir terör
örgütüyle irtibatlı gibi gösteriliyormuş.
(....)
Hiç utanmıyorlar da...
Emin Abi’leri daha “sağlam” ve “korunaklı” bir limana trampa yaptı... Şimdi patron korkusu olmadan bol keseden atıp tutuyor. Bekir Coşkun’ları nihayet düşlerini süsleyen gazeteye kapağı attı. Daha diri muhalefet yapıyor...
Oktay Bey’leri “anasını da satan zihniyetle” mücadele yolunu siyasete girmekte buldu. Artık “Sonları Menderes gibi olur” diye yazmak zorunda kalmayacak; siyaset yaparak sonlarını Menderes’e benzetmeye çalışacak. Gördüğünüz gibi, kimsenin kalemi elinden alınmış değil.
Kendileri de zaten sahip oldukları köşelerde muhalefetin en
“ahlak dışı”, en rezil, en belden aşağı
örneklerini sunuyorlar: “Utanmaz Başbakan”
diyorlar... “Yandaş medya” diyorlar...
“Göbeğini kaşıyan kıllı ayılar” diyorlar...
“Bidon kafalılar” diyorlar... Değer tercihlerine
göre davranan insanları “gaflet, dalalet ve hıyanet içinde
olmakla” suçluyorlar...
Yazının devamı için