Ahmet Kekeç

Star gazetesi

Zaman zaman köşesinde "polemik yapmayı istemediğini" yazsa da, medyanın kaleminden kan damlayan yazarlarından biri olan Ahmet Kekeç bugün çarpıcı bir yazıya imza attı.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun "sürekli temas halindeyiz" dediği Kemal Derviş ile aslında pek o kadar görüşmediğini, hatta neredeyse aynı çizgide dahi olmadıklarının altını çizen yazısında Ahmet Kekeç, dikkat çeken bir tavır sergiledi.

Kekeç, bugüne dek sık sık eleştirdiği, Gezi sürecinde "Sen nasıl bir provokatörsün Can Dündar" diye yazılar yazdığı, "tescilli yalancı", "utanması yok", "Paralel yapıyı koruma ve kollama görevi verilen yazar" gibi sıfatlar yakıştırdığı Can Dündar'ın dün Cumhuriyet'te yayımlanan Kemal Derviş röportajını beğendi.

Beğenmekle yetinmedi, "İyi bir röportaj..." dediği Kemal Derviş röportajı için Can Dündar, mesleki tabirle, iyi bir iş çıkarmış.  dedi ve ekledi: Hep dayak atacak değiliz ya. İyi bir iş çıkarmış. Hakkını teslim ediyoruz gördüğünüz gibi.

İşte Kekeç'in Can Dündar'ın "hakkını teslim ettiği" yazısından bir bölüm:

CAN DÜNDAR İYİ BİR İŞ ÇIKARMIŞ

Kemal Derviş, önceki gün, Doğan Medya Grubu’nun bir televizyon kanalına çıktı ve CHP’nin içler acısı durumunu anlattı. Hatta daha da ileri gitti, “Bizim geçmişimizde maalesef böyle şeyler var” diyerek, CHP’nin “iztemezük”çü tavrını eleştirdi.

Dün de, Cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Can Dündar’a konuşmuş...

İyi bir röportaj...

Bu köşede sıklıkla eleştirdiğim, bazı hallerini önyargılı ve tahammülfersa bulduğum Can Dündar, mesleki tabirle, iyi bir iş çıkarmış. (Hep dayak atacak değiliz ya. İyi bir iş çıkarmış. Hakkını teslim ediyoruz gördüğünüz gibi.)

Peki, ne anlatıyor Kemal Derviş?

Ekonomiyi övüyor... Kılıçdaroğlu bu durumdan hoşlanmayacaktır ama Türkiye’nin son yıllarda iyi yerlere geldiğini, ekonomi yönetiminin çok başarılı olduğunu söylüyor. Rezervlerini de koyarak tabii... “Daha iyisi de olabilirdi” gibilerden. Elbette her zaman daha iyisi olabilir.

Sıkı durun!

Bir kriz beklemiyor...

(...)

Başka?

Bazı kurumlarımızın (örneğin THY’nin) başarılarını gıptayla izlediğini söylüyor. Yahu hani THY son derece kötü yönetiliyordu. Kötü yönetime ilave olarak, bir de “sendika” krizi baş göstermişti. Kemal Kılıçdaroğlu grev yapma hakkı elinden alınmış (!) çalışanları isyana davet eden açıklamalar yapıyordu. Doğan Medya Grubu’nun bir memuru da, “Evet, grev şart” deyip duruyordu. (“Grev şart” diyen arkadaşa, “Grevi bu kadar çok seviyorsun da, niye senin gazetende sendika yok? Neden patronunun damadına ait havayolu şirketine sendikanın ‘s’si bile giremiyor? Neden grev diye tutturanlar kapı dışarı ediliyor?” diye sormuştum. Hâlâ cevabını düşünüyor. Bu soru, bazı CHP belediyeleri için de geçerlidir.)