Ahmet Kekeç

Kimi kişisel takıntıları hariç bir köşe yazarında olması gereken bütün hasletlere sahip…

Yani…

Ahmet Kekeç’i bir türlü anlayamıyorum…

Hayır yani…

Fikri olmaz, birilerine hakaret eder anlayışla karşılamasam da anlarım…

“Fikir kabzı ne yapsın?” der geçerim…

Kaleminin gücü kendini okutmaya yetmese…

Yine anlayışla karşılamam ama anlarım…

Ne yapsın?..

“Kelime haznesi fukara, ancak küfür ve hakaret ederek okutabiliyor kendisini” diye düşünürüm…

Zekâsı küfürbazlarla aynı düzeydedir; “vermemiş mabud neylesin Mahmut?” atalar sözüne sığınırım…

Ama öyle değil ki…

Hem üslûbu mükemmel…

Hem entelektüel birikimi fevkalâde…

Hem zekâ katsayısı yüksek…

Yani…

Kimi kişisel takıntıları hariç bir köşe yazarında olması gereken bütün hasletlere sahip…

Fikirlerine katılırsınız veya itiraz edersiniz o ayrı…

Ama okursunuz…

Okutur kendini…

Bugünkü Star’da “Bayrağını al koş... Öyle mi sahtekârlar!” başlığı altında yayımlanan makalesi ikamet ettiği medya mahallesinin siyasi penceresinden bakıldığında enfes…

Hem tutarlı hem haklı…

Ama be arkadaş…

Yok mu o başlıktaki ikinci kısa cümle…

Yani…

“Öyle mi sahtek’arlar!” İşte o “gereksiz” cümle makaleyi perişan ediyor…

Hem okuduysanız görmüşsünüzdür…

Yazının içinde öyle bir cümle yok…

Sırf kendini okutmak için eklenmiş başlığa…

Olmasa, yani yazının başlığına eklenmese yazı daha çok değerlenecek…

Ama eklenince düzeyi, kaliteyi düşürüyor…

Ve hiç yakışmıyor Ahmet’e…

Güzelim makaleyi sıfırlayıp, Ahmet’e de kaybettiriyor…