Ahmet Kekeç
Taksim Gezi'deki o gençlerin zihni yapısı eski kuşaklarda olsaydı o acıların hiçbirini yaşamazdık...
Hadi itiraf edelim...
Bazı mesektaşlarımızı alkışlamak için bahane arıyoruz...
Çünkü o meslekteşlara alkışlanmak yakışıyor...
O arkadaşlarımızdan biri Ahmet Kekeç...
Ulusal medya yazarları içinde "en okunası" makeleleri yazanlardan biri...
Somurtkan değil...
Gülümsettiği gibi düşündürüyor...
Küfür asla yok...
Bazen kelime oyunlarıyla çok fena yapmıyor değil hedef aldığı kişiyi...
Ama "hakaret" bulamazsınız...
Bugünkü makalesini okumaya başladığımızda "tamam işte" dedik...
Az sonra klavyenin tuşlarını tıkıdatırken nefis tespitlerini, mükemmel ironilerini yazıp ,"alkışlar Ahmet Kekeç için" diyeceğiz...
Ama...
o da ne?..
Ahmet Kekeç nefis bir "bugün" yazısını bırakıp alışıldık "öcü" dünyasına geçmiyor mu?..
Yahu Kekeç; bizler (demokratlar) yıllarca "bu kış şeriat (gerçi bizden biri de "komünizm gelecek!" diye korkutuordu ya neyse) gelecek" kıvamında korkutmacalardan çok çekmedik mi?..
Yıllarca "şunu da yaptınız, bunu da yaptınız" diyerek rahmetli Menderes ve arkadaşlarının çıkardığı (kimisi İstiklal Mahkemelerinden kalsa da) kanunlar yüzünden o günün suçlusuymuş gibi küçümsenmedik mi?..
Yahu yeter artık şu 27 Mayıs mubabbeti...
Ki...
Bu satırların yazarının babacığı ilk tutuklanıp götürülenler ve suçunu bile bilmeden hapse atılanlar arasındadır...
Ama...
O günden, bugünkü kimi darbe heveslilerini sorumlu tutmayı aklının ucuna bile getirmez...
Hem; Başbakan'ı Taksim Gezi'deki gençler asmadlar ya...
12 Mart, 12 Eylül onların ürünü değil ki...
O tarihlerde onlar babalarının bir yerlerinde portakal suyu bile değildiler...
Özal'ı da onlar mı zehirledi eğer zehirlendiyse?..
Aksine...
Taksim Gezi'deki o gençlerin zihni yapısı eski kuşaklarda olsaydı o acıların hiçbirini yaşamazdık...
Fotoğrafı gördün mü bilemeyiz ama lütfen bir bak...
Bir Atatürkçü Düşünce Derneği sempatizanı (sana göre "militan" olabilir) ile bir BDP'li genç ("terörist" diyebilirsin; dilini korkak alıştırma) el ele vermişler barbar polis saldırısına karşı koyuyorlar...
Birbirlerine tamamen zıt düşüncede olmalarına rağmen el ele verebilen bu gençlerin fikri yapıları daha önceki yıllarda olsaydı Başbakan mı asılırdı Allah aşkına?..
Yani Ahmet Kekeç...
Yazından; Bit Pazarı'na nur yağdırıp bugünkü gençleri azaarlama kısmını çıkar ve yeniden oku göreceksin ki "müthiş" bir yazı...
Ama yok mu o sonrası?..
Hiçbir partili olmayan ama gönülleri, bütün idelojik farklılıklarına rağmen birbileriyle aynı şey için çarpan o gençleri "başbakan astınız" diye parmak ucu hedefi yapman...
İşte o yüzden kaybettin...
Bazı mesektaşlarımızı alkışlamak için bahane arıyoruz...
Çünkü o meslekteşlara alkışlanmak yakışıyor...
O arkadaşlarımızdan biri Ahmet Kekeç...
Ulusal medya yazarları içinde "en okunası" makeleleri yazanlardan biri...
Somurtkan değil...
Gülümsettiği gibi düşündürüyor...
Küfür asla yok...
Bazen kelime oyunlarıyla çok fena yapmıyor değil hedef aldığı kişiyi...
Ama "hakaret" bulamazsınız...
Bugünkü makalesini okumaya başladığımızda "tamam işte" dedik...
Az sonra klavyenin tuşlarını tıkıdatırken nefis tespitlerini, mükemmel ironilerini yazıp ,"alkışlar Ahmet Kekeç için" diyeceğiz...
Ama...
o da ne?..
Ahmet Kekeç nefis bir "bugün" yazısını bırakıp alışıldık "öcü" dünyasına geçmiyor mu?..
Yahu Kekeç; bizler (demokratlar) yıllarca "bu kış şeriat (gerçi bizden biri de "komünizm gelecek!" diye korkutuordu ya neyse) gelecek" kıvamında korkutmacalardan çok çekmedik mi?..
Yıllarca "şunu da yaptınız, bunu da yaptınız" diyerek rahmetli Menderes ve arkadaşlarının çıkardığı (kimisi İstiklal Mahkemelerinden kalsa da) kanunlar yüzünden o günün suçlusuymuş gibi küçümsenmedik mi?..
Yahu yeter artık şu 27 Mayıs mubabbeti...
Ki...
Bu satırların yazarının babacığı ilk tutuklanıp götürülenler ve suçunu bile bilmeden hapse atılanlar arasındadır...
Ama...
O günden, bugünkü kimi darbe heveslilerini sorumlu tutmayı aklının ucuna bile getirmez...
Hem; Başbakan'ı Taksim Gezi'deki gençler asmadlar ya...
12 Mart, 12 Eylül onların ürünü değil ki...
O tarihlerde onlar babalarının bir yerlerinde portakal suyu bile değildiler...
Özal'ı da onlar mı zehirledi eğer zehirlendiyse?..
Aksine...
Taksim Gezi'deki o gençlerin zihni yapısı eski kuşaklarda olsaydı o acıların hiçbirini yaşamazdık...
Fotoğrafı gördün mü bilemeyiz ama lütfen bir bak...
Bir Atatürkçü Düşünce Derneği sempatizanı (sana göre "militan" olabilir) ile bir BDP'li genç ("terörist" diyebilirsin; dilini korkak alıştırma) el ele vermişler barbar polis saldırısına karşı koyuyorlar...
Birbirlerine tamamen zıt düşüncede olmalarına rağmen el ele verebilen bu gençlerin fikri yapıları daha önceki yıllarda olsaydı Başbakan mı asılırdı Allah aşkına?..
Yani Ahmet Kekeç...
Yazından; Bit Pazarı'na nur yağdırıp bugünkü gençleri azaarlama kısmını çıkar ve yeniden oku göreceksin ki "müthiş" bir yazı...
Ama yok mu o sonrası?..
Hiçbir partili olmayan ama gönülleri, bütün idelojik farklılıklarına rağmen birbileriyle aynı şey için çarpan o gençleri "başbakan astınız" diye parmak ucu hedefi yapman...
İşte o yüzden kaybettin...