Ahmet Kekeç yine Ahmet Altan'a çaktı

Operada mescit polemiği her geçen gün daha fazla Ahmet Altan, Ahmet Kekeç düellosuna dönüşüyor...

GAZETECİLER.COM - Operada mescit polemiği giderek Ahmet Altan ile Ahmet Kekeç arasındaki yazı düellosuna dönüşürken Kekeç, Star'daki köşesinde yine Altan'a ve Taraf gazetesine, ama isim vermeden yüklendi.

"Hadi daha açık konuşalım" diyen Kekeç, köşesinde Taraf'ın manşetlerini hatırlatıp,  "İktidarlar gidicidir... Başbakan bugün vardır, yarın yoktur... Yarın bir başka siyasal iklim oluşur, bir başka siyasal kültür ülkeye egemen olur. Sen de ettiğin küfürlerle kalırsın." yazdı.

İşte Kekeç'in köşesinden Ahmet Altan'a, babası Çetin Altan'a ve eski Star yazarı Mehmet Altan'a göndermeler içeren o yazısının çarpıcı finali:

"Görünüşte hükümeti eleştiriyorlar ama hedefte öteki var. “Öteki”nden duydukları rahatsızlığı meşru muhalefetle kılıflamaya çalışıyorlar. Bir anlamda, bilinçaltlarını ele veriyorlar: Herkes her şeyi tüketemez. Tüketme hakkı ve ayrıcalığı yalnızca kendilerine ait...

Hükümete çak kardeşim.

Başbakan’ı yerden yere vur.

Bin tane Uludere yazısı yazdın... Bin tane daha yaz...

Uludere’de akan kanların bir gün bu iktidarı boğacağını söyle...

Küfür manşetleri at...

Nezahetine yakışır laflar gönder... “Sefil” de, “Zavallı” de, “Zorda olan sensin aslanım” de...

Elinden gelen her melaneti sergile...

İktidarlar gidicidir... Başbakan bugün vardır, yarın yoktur... Yarın bir başka vasat kurulur, bir başka siyasal iklim oluşur, bir başka siyasal kültür ülkeye egemen olur. Sen de ettiğin küfürlerle kalırsın.

Fakat muhalefetini, varlıklarını “yaşam alanına saldırı” saydığın insanlar üzerinden yapma... O insanların modernizmle sınavını, tüketim alışkanlıklarını, tüketim ihtiyaçlarını yahut “kapitalist hayat içindeki çürümüşlüklerini” siyasal bir sonuç olarak değerlendirip, durumdan vazife çıkarma... Yani, işi “yaşam alanı savunusuna” dökme. Ayıp oluyor.

Bu işi 28 Şubat sürecinde Bedri Baykam gibiler yapardı. Emin Çölaşan gibiler yapardı.

Sosyolog Emre Kongar da teorik (!) kılıf hazırlardı...

Mesele gelir, “Ay şekerim, köylüler geldi, semtimizi işgal etti” sonucuna dayanırdı.

HAMİŞ:

Kelimelere dans ettirme becerisine sahip usta yazar, babası ve kardeşiyle birlikte, her zaman yemek yedikleri içkili lokantaya gitmiş... Artık içki verilmediğini görünce şaşırmış... Durumu, “hükümetin oluşturduğu korku atmosferiyle” açıklıyor. İki adım öteye gitse, onlarca içkili lokanta bulacak. Gitmiyor... “Korku” edebiyatı yapıyor... Bu türden yazıları, eskiden, Deniz Som yazardı. Ne tuhaf!