Ahmet Kekeç kimlerle kafa buluyor?..

Bir değil, iki kişi bunlar. Nöbetleşe mi çıktılar sandalyeye? İtiştiler mi? Hiyerarşiye uygun mu davrandılar?

GAZETECİLER.COM - Ahmet Kekeç isim vermeden "İki Alkışçı" gazeteci - yazarı anlatıyor bugün. Bunlar, Hürriyet Gazetesi baş Yazarı ve basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, diğeri Hürriyet Gazetesi yazı İşleri Mürdürü ve yazarı Tufan Türenç.
Kekeç, iki duayen için bakın neler yazıyor:

Bana ‘yandaş’ diyen dilber!  

ANAP'ın 1976 yılında yapılan olağan kongresinde, ANAP Yozgat Milletvekili Lütfullah Kayalar ile yarışan Mesut Yılmaz kongreden genel başkan olarak çıkmıştı.
İki gazeteci (Nazlı Ilıcak ve rahmetli Gülçin Telci) yarı bellerine kadar sarkmışlar, "Sizi seviyoruz Mesut Beeeyyy!" diye bağırıyorlardı...
Bu tür gazeteci - yazarlar daha önce de vardı, bundan sonra da olacak...
A.B.O.
Biri, “Benim yolum onun yoludur” diyor... 2011’e kadar onun yolunu gözleyecekmiş... “CHP’ye genel başkan oldu, bakalım lider de olacak mı?” diyor ve ilk seçimde oyunu Kılıçdaroğlu’na vereceğini müjdeliyor.

Bir diğeri, “Kılıçdaroğlu’nu dinlerken kendimi tutamadım, ağladım” diyor.

Neye mi ağlamış?

Kemal bey’imiz, “Basın özgürlüğü, özgürlüklerin en mühimidir” gibilerden bir laf etmiş de... Ona ağlıyor.

Biri, köşesinde coşmuş, “Beni dinlerse, alır götürür bu Kemal” diyor.

Biri, “Coşkun bir ırmak gibiydi. Şimşek gibiydi. Gözlerimi kapatıp dinledim. Sessiz bir devrim gerçekleşiyordu. Tarihe tanıklık etmenin kıvancını yaşadım” mealinde laflar ediyor.

Bir diğeri, “Ahmet Kekeç niçin panikledi acaba?” diye soruyor. Muhtemeldir ki, o da tarihe tanıklık etmenin kıvancını yaşıyor...

Biri, “İşte benim liderim. Bilge, mütevazı, üzerine halk kokusu sinmiş” diyor.

Biri, “Recep Bey asıl şimdi korksun” diyor.

Bunlar bağımsız, bağlantısız, tarafsız gazeteciler...

Biri de, Kılıçdaroğlu konuşurken sandalyeye (bir rivayete göre masaya) çıkıp alkış yaparken yakalanmış... Basın piyasası iki gündür bu haberle çalkalanıyor.

Bir değil, iki kişi bunlar.

Nöbetleşe mi çıktılar sandalyeye? İtiştiler mi? Hiyerarşiye uygun mu davrandılar?

Biri (yaşlıca olanı), bir basın kuruluşunun başkanlığını yapıyor. Eski bir gazeteci. Derler ki, 27 Mayıs darbesine katkılarından dolayı MBK tarafından ödüllendirildi, Londra’ya “basın ataşesi” olarak atandı.

Hizmetinin karşılığını bugün de almaya devam ediyor: VIP’te seyahat ediyor. Gazetecilikten emekli olmasına rağmen, “milletvekili emekli maaşı” alıyor. Sayılıyor, seviliyor, itibar görüyor...

Bir ara, Kenan Evren’in “olur”uyla açılan SODEP’te siyaseti denedi, genel başkan yardımcılığına kadar yükseldi. Başarısız oldu. Siyasi hevesini başkanı bulunduğu basın kuruluşunda “siyasi yargılamalar” yaparak gideriyor. İyi bir adamdır... Benim de ahbabımdır...

Diğeri “alkışçı gazeteci” daha genç...

Ahmet kekeç'in yazısının tamamını
İndirim Sezonlarında Akıllı Alışveriş: En İyi Fırsatları Yakalamanın Yolları