Ahmet Kekeç kaybetti çünkü...
Kekeç, mesleki duyarlıkları ve aydın sorumluluğunu siyasi aidiyetlerine kurban ederek kaybediyor...
GAZETECİLER.COM
Tutuklu gazeteciler ve basın özgürlüğü tartışmalarında iktidarın inkarcı tutumu devam ederken medyadaki tartışmada da ilginç gelişmeler var...
Muhafazakar medyada dahi tutukluluk meselesi büyük ölçüde eleştiri konusu olurken hükümeti destekleyen liberal çevreler de konuyu dillerinden düşürmüyor. Buna karşın hükümetin ısrarla yaptığı "içerdekiler gazeteci değil terörist, tecavüzcü, darbeci" savunması ne içerde ne dışarda bir karşılık bulmuş değil.
Ancak durum buyken Ahmet Kekeç'in basın özgürlüğü ve tutuklu gazeteciler konusundaki tutumu adeta giderek ortadoks bir damara oturuyor. Kekeç hem TV'de hem köşesinde tutuklu gazeteciler ve basın-ifade özgürlüğü konusundaki eleştirileri büyük ölçüde 'kara propaganda' olarak tanımlarken gerçeği ise hükümetin yaptığı açıklamalarda buluyor. Yani moda olduğu üzere "içerdekiler gazeteci değil terörist...".
Hükümeti savunmakla gazetecilerin tutukluluğunu savunmak arasında ince bir çizgi yok. Aksine gayet açık ve büyük bir fark var. Ahmet Kekeç, yer yer 'tutuksuz yargının önemini' hatırlatıp 'keşke şu TMK da değişse' dese de asıl enerjisini içerdekilerin teröristliğini deşifre etmek için harcıyor... Kekeç, mesleki misyonunu ve aydın sorumluluğunu siyasi aidiyetlerine kurban ederek kaybediyor...
Tutuklu gazeteciler ve basın özgürlüğü tartışmalarında iktidarın inkarcı tutumu devam ederken medyadaki tartışmada da ilginç gelişmeler var...
Muhafazakar medyada dahi tutukluluk meselesi büyük ölçüde eleştiri konusu olurken hükümeti destekleyen liberal çevreler de konuyu dillerinden düşürmüyor. Buna karşın hükümetin ısrarla yaptığı "içerdekiler gazeteci değil terörist, tecavüzcü, darbeci" savunması ne içerde ne dışarda bir karşılık bulmuş değil.
Ancak durum buyken Ahmet Kekeç'in basın özgürlüğü ve tutuklu gazeteciler konusundaki tutumu adeta giderek ortadoks bir damara oturuyor. Kekeç hem TV'de hem köşesinde tutuklu gazeteciler ve basın-ifade özgürlüğü konusundaki eleştirileri büyük ölçüde 'kara propaganda' olarak tanımlarken gerçeği ise hükümetin yaptığı açıklamalarda buluyor. Yani moda olduğu üzere "içerdekiler gazeteci değil terörist...".
Hükümeti savunmakla gazetecilerin tutukluluğunu savunmak arasında ince bir çizgi yok. Aksine gayet açık ve büyük bir fark var. Ahmet Kekeç, yer yer 'tutuksuz yargının önemini' hatırlatıp 'keşke şu TMK da değişse' dese de asıl enerjisini içerdekilerin teröristliğini deşifre etmek için harcıyor... Kekeç, mesleki misyonunu ve aydın sorumluluğunu siyasi aidiyetlerine kurban ederek kaybediyor...