Ahmet Kekeç kaybetti çünkü...

Ahmet Kekeç medyamızın "en efendi, en saygılı" kalemlerinden biri... Bu da kabul mü?..

Ahmet Kekeç medyamızın "en kıvrak, en akıcı" kalemlerinden biri...
Kabul mü?..
Kabul...
Ahmet Kekeç medyamızın "en efendi, en saygılı" kalemlerinden biri...
Bu da kabul mü?..
Kabul...
İyi ama...
Böylesine güzel hasletleri olan bir yazar bir başka yazarı patronuna mı şikâyet eder yoksa okurlara mı?..
Ya da meslektaşlarına hitaben yazdığı bir mektupla mı?..
Bizce en ayıp olan bir meslektaşı "patrona şikâyet"tir...
Ahmet Kekeç bugünkü STAR'da başlığı altında yayımlanan makalesiyle patronuna şikâyet ediyor...
Şikâyet ettiği yazar kim mi?..
Bilmiyoruz çünkü patronun adı var, başka bazı yazarların adı var ama şikâyet ettiği yazarın adı yok...
Kekeç sadece iyi bir yazar değil aynı zamanda "iyi bir insan"...
İyi insanlar, eleştirdiği üslûbuyla vermez cevabını...
Vermemeli...
Sevgili Kekeç şekerini kontrol ettir...
Bende de böyle başlamıştı "şeker hastalığı"...
Öfke patlamalarıyla...
Tedavisi en kolay hastalıktır korkma...
Kontrol altına alırsan "pamuk" gibi olursun...
Seni ilk kez bu kadar öfkeli gördük...
Ertuğrul Özkök için bile bu kadar ağır yazı yazmadın...
Hatta Kemal Kılıçdaroğlu için bile...
Bize kırılma, darılma, gücenme ama "kaybettin" diyoruz...