Ahmet Kekeç, CHP'li yazarları delirtmekte kararlı!
CHP’ye çakmak, zannedildiği ve ileri sürüldüğü gibi “milli sporumuz” değil. Kimse Tayyip Bey’den aferin beklemiyor.
Breh, breh, breh (Hıncal Usta'ya olan "Breh" borcumuz giderek artıyor ama ne yapalım, idare etsin artık)!...
Müthiş bir yazı...
Ancak Ahmet Kekeç'in yazabileceği kadar "etkili"...
Bir tokat gibi patlayacak yine CHP'li yazarların kulaklarında...
Yüzleri (renk kaldıysa) al al olacak...
İçleri hüzün dolu, keder dolu...
Gözleri kanlı... (Burası da Ümit Yaşar Oğuzcan'dan borç alındı)
Bakın nasıl çakıyor Ahmet Kekeç...
Yandaş çakmaya devam
ediyor
Utanmaz adamın söylediği gibi, bugün de “yandaşlık
görevimizi” yerine getirelim ve CHP’ye çakalım.
Fakat, utanmaz adamın ıskaladığı bir şey var:
CHP’ye çakmak, zannedildiği ve ileri sürüldüğü gibi “milli
sporumuz” değil.
Kimse Tayyip Bey’den aferin beklemiyor.
Kimse parasına para, servetine servet katmıyor...
Kimse devlet ihalelerinden siftinmiyor.
CHP’ye çakmayı milli spor haline getirmiş olanların hiçbirinde
rafineri kurmak, sit alanına imar izni almak gibi mevzun dertler
görünmedi... CHP’ye çakarak yol alan hiçbir yandaş yazarın
kaleminden “Tayyip Bey hakikaten şahane, hakikaten harika,
hakikaten mükemmel konuştu” türünden cümleler dökülmedi...
Hiçbir yandaş yazar, yakın akrabasının ihale aldığı belediyenin
kaldırımlarını “bal dök yala, o derece
temiz” diye yalamadı.
Hülasa:
Film şirketimiz yok...
İhale peşinden koşmuyoruz...
Devletin televizyonuna “dizi film” satmaya
çalışmıyoruz.
Sadece kalemimiz ve sözümüz var.
Sözümüzü söylüyoruz.
Bugün “yandaşlığıyla” suçlandığımız parti
yokken de kalemimiz ve sözümüz vardı.
Bu iktidar gider, başka iktidar gelir... Sözümüzü söylemeye devam
ederiz.