Ahmet Kekeç bu top'a girer arkadaş!..
Yakup Yılmaz’ın Cumhurbaşkanı Gül için yazdığı “Terbiye Özürlü” bir yazıdan da küçük bir alıntı yapmayı ihmal etmiyor…
GAZETECİLER.COM -
Ahmet Kekeç, o alıştığımız
“Sev, okşa; çak” modeli ile Mehmet Yakup Yılmaz’a terbiye dersi
veriyor.
Bizce bu modeli Engin Ardıç da
uygulamalı…
Kekeç, vazelin kullanıp çakıyor çuvaldızı…
Ardıç ise
kuru ete batırıyor…
Kekeç’in
“Terbiye dersi verene de bakın!” başlığı altında yayımlanan
makalesi şöyle başlıyor:
İlk başlarda, “Başkalarının topuna
ne gireceğim, bana ne” diye düşünüyordum. Fakat, mesele, şahsi
olmaktan çıkıp, devasa bir memleket ve entelijansiya sorunsalına
dönüştü.
Konu ne?
Mehmet Yakup Yılmaz diye bir salim
arkadaş var.
Bu arkadaş, eskiden, “soft-porno”
dergiler çıkarırmış, iyi bir arkadaşmış, kadından anlarmış, şuymuş
buymuş...
Bilmiyorum.
Mutlaka çok değerli işler
yapmıştır, mutlaka bir sosyaliste (sorulduğunda, hâlâ “sosyalist”
olduğunu söylüyor) yakışan parlak başarılara imza atmıştır ama, ben
onu “genel yayın yönetmeni” olarak aynı anda iki gazeteyi birden
idare ettiği ufunetli 28 Şubat günlerden tanıyorum.
İkisi de Aydın Doğan’ın
gazetesiydi. (Hâlâ öyledir.)
İkisinin de müşterisi
vardı.
İkisi de para
kazandırıyordu.
İkisini de, Allah eksikliğini
vermesin, Yakup arkadaşımız çıkarıyordu.
Farklı meşrepten, farklı görüşten,
farklı ideolojiden iki gazete...
Biri açıkça “statükoculuk”
yapıyordu, diğeri demokrasiyi savunuyordu.
Hadi isimlerini de verelim: Posta
ve Radikal.
Ahmet Kekeç, bu iki gazetenin adını verdikten sonra Yakup Yılmaz’ın,
yönettiği bu gazetelerin nasıl ilginç bir şekilde tam da birbirinin
zıt karakterinde yayın politikası güttüklerini
anlatıyor…
Sonra da, Sabah’ta “terbiye odası”
açılmasını öneren Yılmaz’a aslında terbiye odasının hangi gazetede
ve kimler için açılması gerektiğini hatırlatıyor…
Bu arada, Yakup Yılmaz’ın
Cumhurbaşkanı Gül için yazdığı “Terbiye Özürlü” bir yazıdan da
küçük bir alıntı yapmayı ihmal etmiyor…