Ahmet Kekeç açıkladı: Özgürce yazamıyorum!
Ahmet Kekeç 'Kemal Bey eleştirileri de yargıya taşıyor; farklı düşünen gazetecilerin cezalandırılmasını istiyor. Nerden mi biliyorum? Kendimden biliyorum' yazdı.
Star yazarı Ahmet Kekeç, bugünkü yazısında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun büyük çelişkisini ortaya koydu.
KILIÇDAROĞLU'NUN ELEŞTİRİYE
BİLE TAHAMMÜLÜ YOK
Kekeç ''Özgürce yazamıyorum'' başlıklı
yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a “gazeteciler hakkında dava
açıyorsun, onları susturuyorsun” diye çıkışan Kılıçdaroğlu'nun
eleştiriye bile tahammülü olmadığını kendisine açtığı dava
üzerinden anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Gazetecilerin niçin özgürce
yazmalarına engel oluyorsun?” diyen, geçtiğimiz yıl 8 Haziran
sabahı Star'ın da aralarında bulunduğu bazı gazetelere el
koyacaklarını söyleyen (Genel Başkan Yardımcısı Gürsel
Tekin söylemişti) CHP'nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yazarımız
Ahmet Kekeç'e “Niçin Türkiye düşmanlarıyla iş
tutuyorsunuz?” diye sorduğu için dava açtı.
ÖZGÜRLÜKÇÜ TAVRI DA SAHTE
Kekeç te ''Erdoğan, hiç değilse, hakaret suçunun müeyyideye bağlanmasını istiyor. Yani, eleştirileri dışarıda bırakıyor. Kemal Bey eleştirileri de yargıya taşıyor; farklı düşünen gazetecilerin cezalandırılmasını istiyor. Nerden mi biliyorum? Kendimden biliyorum'' diyerek Kılıçdaroğlu'nun sahte özgürlükçü tavrını deşifre etti.
İşte Kekeç'in o yazısı;
Geçen hafta Adliye’deydim... Hakkımda açılmış iki adet soruşturma nedeniyle ifade verdim. Gözlerim “konsolos”, Nobel ödüllü romancı, entelektüel, aydın, çapulcu, paralelci aradı... “Bari bir T24 yazarı olsun” diye bakındım. Hayır... Kimseleri göremedim... Avukatımla, kimselerin ilgisini ve dikkatini çekmeden, çekmeyi başaramadan savcılık katına çıktık, “yazılı ve sözlü ifademizi” verdik, yine kimselerin ilgisini ve dikkatini çekmeden olay mahallini terk ettik.
Davayı açan şahıs, Kemal
Kılıçdardoğlu’ydu.
Hani, ikide bir Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Niçin gazeteciler
hakkında dava açıyorsun? Niçin özgürce yazmalarına engel
oluyorsun?” diye çıkışan zat.
Hani, 8 Haziran sabahı (genel başkan yardımcısı Gürsel
Tekin’in ağzından kaçırdığı gibi), yandaş medyaya el
koyması beklenen zat...
Hani, hakareti “siyaset yordamı”na dönüştüren zat...
Bu zat, dün bir açıklama yaptı ve (gazetecilere hitaben) aynen
şöyle dedi: “İster destekleyin, ister desteklemeyin. CHP
iktidarında özgürce yazacaksınız.”
Güldüm...
Gülmeyip de ne yapacaksın!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “gazeteciler hakkında dava
açıyorsun, onları susturuyorsun” diye çıkışan bu zat,
iktidara gelmeyi bile beklemiyor... “Farklı düşünen
gazetecilere” dava açıyor... (Kendi ifadesiyle) onları
susturmaya çalışıyor.
Neden “farklı düşünen gazeteciler” ifadesini kullandım?
Şu yüzden:
Erdoğan, çoğunlukla hakaret davası açıyor.
Kaldı ki, hakaret söz konusu olduğunda Erdoğan’ın, özel
kanalları devreye sokması gerekmiyor. Savcılar, ilgili maddeye
dayanarak (bir kısım aydının kaldırılmasını istediği ünlü 299.
madde), zaten dava açıyor. Burada bir “Erdoğan
tercihi”nden söz edilemez.
Cumhurbaşkanına hakaret, suçtur.
Bitmiştir.
Bugüne kadar açılmış davaların tümü hakaret davasıdır. Bu
davaların arasında bir tek “eleştiri suçu” yok.
Çünkü eleştiri suçu diye bir şey yok.
Kemal Bey, bu konuda, bir adım daha önde.
Erdoğan, hiç değilse, hakaret suçunun müeyyideye bağlanmasını
istiyor. Yani, eleştirileri dışarıda bırakıyor.
Kemal Bey eleştirileri de yargıya taşıyor; farklı düşünen
gazetecilerin cezalandırılmasını istiyor.
Nerden mi biliyorum?
Kendimden biliyorum.
Kemal Bey’in cezalandırılmamı (hapislerde sürüm sürüm
süründürülmemi) istediği yazımda, “Niçin Türkiye
düşmanlarıyla tutuyorsunuz?” diye sormuştum.
(Putin’le, Esed’le, paralel örgütle iş tuttuğu
vakıa...)
Ülkenin en ağzı bozuk siyasetçisi Kemal
Kılıçdaroğlu, burada hakaret vehmetmiş.
Hakaret etmedim oysa.
Küfür sözcüğü kullanmadım.
Eleştiri sınırlarının ötesine geçmedim.
Sadece bir soru sordum: “Niçin Türkiye düşmanlarıyla
iş tutuyorsunuz?”
Küfürler karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan tahammüllü
olmasını isteyen Kılıçdaroğlu, bu basit soruya tahammül edemedi,
hakkımda iki adet hakaret davası açtı.
Üstelik “CHP iktidarında” gazetecilerin
özgürce yazacaklarını söyleyen zat bu...
İnsanın, “muhalefetteyken böylesiniz, iktidarınızdan
Allah korusun” diyesi geliyor.
Hakikaten Allah korusun.
Muhalefetlerinde bile özgürce yazamıyoruz.
Hülasa...
Geçen hafta gittim, sessiz sedasız ifademi verdim, dönüp
geldim.
Bu aleni çelişkinin görüleceğini, hiç değilse bir habere konu
edileceğini düşünüyordum.
Hayır, konsolos desteği beklemedim.
Kaç yıldır mahkemelere gider gelirim. Konsolos görmediğim
gibi, basın kuruluşlarından herhangi bir temsilci de
görmedim.
Kendi gazetem bile durumla ilgilenmedi, bu “çelişki”yi gündeme
getiren bir haber yapmadı.
Ne konsolosundan bahsediyorsunuz!
- HAMİŞ:
Kılıçdaroğlu’nun beyanı üzerine harekete geçip talimatla ifademi
aldıran Ankaralı savcıya sormak istiyorum:
Müşteki Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ı gizlice kameraya alanların
getirdiği görüntüleri “defalarca” izlediğini
söylüyor. Yüzleri de maskeliymiş... “Getirdiler. İzledim”
diyor.
Kılıçdaroğlu’na, “Kim bu görüntüleri getirenler? Niye
maskeliydiler? Niçin suç duyurusunda bulunmadınız?” diye
sormayacak mısınız?