Ahmet Hakan'ın 'Demirtaş' açıklaması Melih Altınok'a "Pes" dedirtti!
Sabah yazarı Melih Altınok, Ahmet Hakan'ın Selahattin Demirtaş için "o günlerde Türkiyeli bir duruş sergiliyor," "Silahların bırakılması için iktidarla işbirliği yapıyordu" şeklinde yaptığı açıklamalara sert tepki gösterdi. Altınok, Hakan'a "Tarihi bugününe giydirmeye çalışıyorsun, o kadar. Benden pes Ahmet!" sözleriyle yüklendi.
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, "Demirtaş' a saz çaldırdın!" eleştirilerine karşı dün "Demirtaş saz çalarken manzara-i umumiye nasıldı" başlıklı yazıyı kaleme almıştı. Yazısında "HDP, iktidarla işbirliği yapmakta ve silahların bırakılmasında aktif bir rol oynamaktaydı... Selahattin Demirtaş çıktığı televizyon programlarında Türkiyeli bir duruş sergiliyordu... " gibi ifadelere yer vermişti.
Sabah yazarı Melih Altınok da bugünkü yazısında Ahmet Hakan'ı hedef alarak Hakan'ın Demirtaş için yaptığı açıklamalara sert bir dille eleştirdi.
Çözüm Süreci'nin gündemde olmadığını belirten Altınok "Ahmet'in "o günlerde Türkiyeli bir duruş sergiliyor," "Silahların bırakılması için iktidarla işbirliği yapıyordu" dediği Demirtaş ve partisi Kobani havucunu yutup, masayı çoktan devirmişti. Daha birkaç ay önce, 6-8 Ekim 2014'de PKK sempatizanlarını sokağa çağırarak 50 vatandaşın ölümüne neden olmuşlardı." ifadelerine yer verdi.
Melih Altınok, Ahmet Hakan'a şu ifadelerle yüklendi:
Aydın Bey gittiğinden beri uçağa daha sık binmeye
başlaman, zihninde ve vicdanın kuşbakışı etkisi (overview
effect) yaratmış olabilir Ahmet. Özeleştiri de kişinin
ruhsal bütünlüğü için çok faydalıdır. Çünkü
hepimiz hatalar yapabilir, yanlış kararlar verebiliriz.
Ama ne "aydınlanmış" görünüyorsun Ahmet, ne de yaptığın
özeleştiri.
Tarihi bugününe giydirmeye çalışıyorsun, o kadar.
Benden pes Ahmet!
İşte Melih Altonok'un yazısı
Pes!
Ahmet Hakan yıllardır peşini bırakamayan malum konuyla
ilgili 5 yıl sonra bir izahat yapma, kendini anlatma gereği
hissetmiş.
Sözü Ahmet'e bırakalım:
"Selahattin Demirtaş, bizim ekranımızda saz çalıp
türkü söylerken manzara-i umumiye aşağı yukarı
şöyle bir şeydi:
Bir umut doğmuştu.
Süper bir umut... HDP, iktidarla işbirliği
yapmakta ve silahların bırakılmasında aktif bir
rol oynamaktaydı... Orta Anadolu'nun en
muhafazakâr kentlerinde bile iyimser bir bekleyişvardı...
Selahattin Demirtaş çıktığı televizyon programlarında
Türkiyeli bir duruş sergiliyordu...
...
Sonra bir şey oldu. Tuhaf bir şey...
PKK, birden cinayetler işlemeye başladı.
Bombalar patlattı, katliamlar yaptı...
...
Zannettik ki Selahattin Demirtaş...
Muazzam bir iş yapacak ve yumruklarını sıkıp dağdakilere...
"Hop!" diyecek.
"Artık kan yok" diyecek...
Fakat heyhat!
Selahattin Demirtaş, bunların hiçbirini söylemedi,
söyleyemedi."
Ahmet'in şiiri burada son buluyor.
***
Yok, yok, hafızanızda bir sorun yok.
Sorun yine hafızınızda (Bir şeyi anlamadan ezberleyen kimse.)
Uyduruyor yine...
Zira Ahmet'in Türkiye'nin "asrı saadet" dönemi gibi anlattığı 7
Haziran 2015 seçimleri öncesi terörün sokakta
onlarca canımızı aldığı karanlık bir süreçti.
Kimse "iyimser bir bekleyişte" değildi.
Ahmet kelime oyunu yapmasın.
Çözüm Süreci falan da zaten gündemde değildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Şubat 2015'te o işe "noktayı
koymuştu." Dönemin Başbakanı Davutoğlu'nun
ekibinin HDP'lilerle
Dolmabahçe'de yaptıkları toplantı sonrasında "yeni bir
Çözüm Sürecine" olumlu bakmadığını açıklamıştı.
Çünkü Ahmet'in "o günlerde Türkiyeli bir duruş sergiliyor,"
"Silahların bırakılması için iktidarla işbirliği yapıyordu" dediği
Demirtaş ve partisi Kobani havucunu yutup, masayı çoktan
devirmişti.
Daha birkaç ay önce, 6-8 Ekim 2014'de PKK
sempatizanlarını sokağa çağırarak 50 vatandaşın
ölümüne neden olmuşlardı.
30 Mart'ta Savcı Mehmet Selim Kiraz adliyedeki odasında
saatlerce rehin alınıp şehit edildiği, emniyet
müdürlüklerine intihar saldırılarının düzenlediği,
mitinglerde, parti merkezlerinde bombaların
patladığı, futbol kafilelerin bile silahlı
saldırıya uğradığı o atmosferi hangimiz
unutabildik?
Hatırlıyorsunuz değil mi o dönem Ahmet'in ve Aydın Doğan'ın
diğer silah arkadaşlarının yayınlarını...
Savcı Selim Kiraz'ın katillerine gerekçe bulan ya da
Diyarbakır'da sokakta linç edilerek öldürülen Yasin Börü'nün
annesine "oğlunuz terörist miydi" diye soran CNN
sunucularını hatırlatmaya gerek var mı?***
Aydın Bey gittiğinden beri uçağa daha sık binmeye
başlaman, zihninde ve vicdanın kuşbakışı etkisi (overview
effect) yaratmış olabilir Ahmet. Özeleştiri de kişinin
ruhsal bütünlüğü için çok faydalıdır. Çünkü
hepimiz hatalar yapabilir, yanlış kararlar verebiliriz.
Ama ne "aydınlanmış" görünüyorsun Ahmet, ne de yaptığın
özeleştiri.
Tarihi bugününe giydirmeye çalışıyorsun, o kadar.
Benden pes Ahmet!