Ahmet Hakan'ı ikna etti konuşturdu

İzzet Çapa, köşemde yazıyorum, röportaja ne gerek var diyen Ahmet Hakan'ı ikna etti ve konuşturdu.

"Çağların geçmesi her şeyi değiştirir. Zamanı, dili, dünyayı, yıldızları, insanın yanıbaşındaki ve çevresindeki her şeyi değiştirir... İnsanın kendisi dışında..."

Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan ile röportaj yapmayı kafasına koyan İzzet Çapa'nın röportaja giderken kafasında Lord Byron'un bu sözleri dönüp duruyormuş meğer.

"Son dönemde değişim lafının simgesi haline gelmişti Ahmet... Ama nedense kimi çevreler "değişim" yerine "dönek" sözcüğünü kullanıyordu. Tıpkı yıllar önce Çetin Altan ustaya yaptıkları gibi. Oysa zamanla değişen insanın kendisi değil, düşünceleriydi ve bundan daha doğal ne olabilirdi ki... "Kör değneğini bellemiş" misali her an yenilenen dünyaya hep aynı at gözlüğü ile mi bakmalıydık?

Röportaja ikna etmek de pek kolay olmadı Ahmet Hakan'ı... "Düşüncelerimi, yaşadıklarımı zaten her gün köşemde yazıyorum" diyordu... Aslında bu duygunun benzerini son dönemde sık sık ben de yaşadığım için onu kandırmayı başarabildim 1 yıl süren hummalı bir kovalamacanın sonunda. İki "sıkılmış duygudaş" olarak oturduk karşı karşıya; düşündüğümüzün tam aksine çok neşeli bir söyleşi çıktı ortaya... Buyurun "sıradan vatandaş" Ahmet Hakan'ın insanlık hallerine...

RUS EDEBİYATI OKUMAMIZ İÇİN TEŞVİK EDİLİRDİK

* İmam Hatip yıllarında "büyümüş de küçülmüş" Ahmet nasıldı?

- Her zaman okumaya çok düşkündüm. İlk dönem doğal olarak din temalı metinlerdi elimdekiler. Hidayet romanları okudum. Ahmet Günbay Yıldız'lar, Hüseyin Karatay'lar, Şule Yüksel'ler...

* "Yoldan" ne zaman çıktın?

- (Gülüyor) Çok geç olmadan... İmam Hatip'teyken... Önce klasiklerle tanıştım. Türk, Batı ve Rus klasiklerini okumaya başladım.

* Müfredatın dışına çıkıyorsun diye sana dudak büküldüğü oluyor muydu?

- Normal liselerde müfredatın dışına çıkanlar ne kadar tepki görüyorsa o kadar. Ne bir eksik, ne bir fazla... Ama yanlış anlaşılmasın! Farklı okumalara yönlendiren bir ortam da vardı İmam Hatiplerde... Mesela edebiyat öğretmenlerimiz Rus edebiyatı okumamız için teşvik ederlerdi bizi... Zaten bir Dostoyevski, bir Tolstoy okumak İmam Hatiplilere her zaman çok ilginç gelir.

(...)

YAZAR AHMET HAKAN'I HİÇ BEĞENMİYORUM

* Ahmet Hakan, yazar Ahmet Hakan'ı beğeniyor mu?

- Hiç beğenmiyorum... Acımasızca eleştiriyorum kendimi...

* Türkiye'de "solcu Müslüman" terimini ilk kullananlardan birisin.

- Şimdi aslında işin doğrusu şudur: "Ne sağcıyız, ne solcuyuz, biz Müslümanız." Çünkü Müslümanlık öyle kapsayıcıdır ki tek başına bir insanın kendini tarif etmesi için yeterlidir. Ama Türkiye'de solun ve sağın kazandığı anlamlardan dolayı genellikle Müslümanlar sağcı olarak konumlanmıştır.

* Peki Müslümanlık ile bir ideolojiyi birleştirmek ne kadar doğru sence?

- Doğru değildir. Ama doğru olmadığı halde böyle yapılıyor.

* Ve bu genelde sağcı ideolojiyle yapılır diyorsun.

- Evet. Çünkü Türkiye'de sol, dine mesafelidir. Bu ve başka nedenlerle Müslümanlar çoğunlukla sağcı olmuşlardır. Ama evrensel anlamda baktığımızda Müslümanlığın sağdan çok solla örtüştüğünü görürüz. Müslümanlık yeter aslında... Ama ille de yanına bir şey koyacaksan sağ yerine sol koy, o daha çok yakışır. Hem Müslümanım hem de sağcıyım derken gocunmuyorsun da hem Müslümanım hem de solcuyum diyenlere niye laf çakıyorsun? Müslümanlığın sağcılığa olan uzaklığı, solculuğa olan uzaklığından daha fazladır.

Röportajın tamamını okuyabilirsiniz.