Ahmet Hakan'dan Nihat Hatipoğlu'na eleştirilere tepki: 'Yadırgama hakkı' diye bir şey var
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, bira içen 4 genç kıza yönelik hayret dolu ifadeleri nedeniyle leştirilen İlahiyatçı Nihat Hatipoğlu'na yönelik eleştirilere tepki gösterdi.
İlahiyatçı Nihat Hatipoğlu, dünkü yazısında genç kızların sokak ortasında bira içtiklerini belirterek "Sokaktan hayretler içinde geçtim. Beni tanıdılar ve dördü birden biralarını sakladılar" dedi. Hatipoğlu, kendisine yönelik yoğun tepkilere karşı sosyal medya hesabından "Bugünkü yazımda; kulağı küpeli gençlerin, elindeki birasıyla genç kızların beni görünce edeple şişeleri sakladıklarını yazmış ve 'bu gençleri yok saymayın' demiştim. Bu kadar açık, net ifadeleri de çarpıtanlar oldu ya. Yazıyı okumadan haber sitelerinin manşetinden yorum yazma hastalığı" ifadelerini kullandı.
AHMET HAKAN'DAN 'YADIRGAMA HAKI' VURGUSU
Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Hatipoğlu'na yönelik tepkileri eleştirdi. Hakan, şunları kaydetti:
Vay efendim, nasıl olurmuş da Nihat Hatipoğlu, bira içen genç kızları gördüğünde hayretler içinde kalırmış. Arkadaşlar! Söz konusu kişi... Bir din hocası... Bir ilahiyat profesörü... Sabah akşam İslami sohbetler yapan biri... Ne bekliyorsunuz ki ondan? Ne yani? Nihat Hatipoğlu’ndan beklediğiniz... “Geçenlerde sokakta geziyordum. Gençlerimiz ellerinde biralarla acayip eğleniyorlardı. Şahane! Mükemmel! İşte benim özlediğim Türkiye” falan demesi mi? Adam tabii ki yadırgayacak, tabii ki hayrete düşecek, tabii ki memnun olmayacak.
Kural net ve açık:
- Yeter ki... Kimseye müdahale etmesin...
- Yeter ki... Kimsenin yediğine içtiğine karışılmasını talep etmesin...
- Yeter ki... Kimsenin hayat tarzına zorlamaya dayalı bir müdahale özlemi çekmesin.
Zorlama hakkı yok. Ama yadırgama hakkı, ama hayretle karşılama hakkı, ama memnun olmama hakkı... Tabii ki var. Olaya bir de şuradan bakın isterseniz: Siz sarık-cübbeyle gezen genç erkekleri ya da çarşaf giymiş genç kadınları gördüğünüzde... Hiç mi yadırgamıyorsunuz? Hiç mi hayretle karşılamıyorsunuz? Hiç mi “Başımıza taş yağacak” duygusuna girmiyorsunuz?