Ahmet Hakan
Oysa bir başka yazıda "Ferhat Göçer'e eleştiri sınırları dışında hakaret ettiği" gerekçesiyle eleştirmiştik...
Hemen bütün fıkralar eğer Karadenizlileri anlatmıyorsa "Adamın biri" diye başlar...
Bizim fıkramız da Karadenizlileri anlatmıyor; genel...
O halde "adamın biri" deyip başlayalım...
İneğinin çalındığını fark eder...
Arar, araştırır, sorar soruşturur...
Birileri, adamın ineğine benzer bir ineğin bir başka adam tarafından boynuna bağlanmış bir ipten çekilerek falanca köye doğru götürüldüğünü söylerler.
Adam o köye neredeyse koşarak gider...
Köyün içine doğru girdiğinde, eski bir mezarlığın yanına yapılmış bir camiinin bahçesinde; ineğinin bir mezar taşına bağlanmış otladığını görür, sevinir.
Bu arada hemen ineğin yanı başında bir adamın namaz kıldığını fark eder.
Adamla ineğinin olduğu yere gider ve adamın selâm vermesini bekler.
Adam sol omzundaki melekleri de selâmladıktan sonra, "utanmadın mı?" der ineğin gerçek sahibi...
"Hem hırsızlık yapıyorsun hem de namaz kılıyorsun"...
Adam dizlerinin üstünde dikilir:
"Bana bak ey bunak!" diye atarlanır: "Biri mesleğim, öteki Allah'a borcum... İkisini birbirine niçn karıştırıyorsun"...
Efendim bu kadar "uzunca" bir fıkrayı anlattık çünkü Ahmet Hakan için "kazandı" diyeceğiz...
Oysa bir başka yazıda "Ferhat Göçer'e eleştiri sınırları dışında hakaret ettiği" gerekçesiyle eleştirmiştik...
Ne yapalım ki bizim de işimiz bu...
Gerekirse "takdir", lâzım geldiğinde "tekdir"...
Evet efendim...
"Barış Süreci" adı verilen şu "terör örgütü lideri ve BDP'lilerle müzakere süreci" için Hükümete destek verenlerin ve kimi bakanların hatta Başbakan'ın yaptığı açıklamalara işaret ederek "biz söylesek 'süreci baltalıyor' derler" başlığı altında yazdığı makalesiyle o kadar "haklı" bir noktayı yorumluyor ki Ahmet Hakan; haliyle kazanıyor...
Bizim fıkramız da Karadenizlileri anlatmıyor; genel...
O halde "adamın biri" deyip başlayalım...
İneğinin çalındığını fark eder...
Arar, araştırır, sorar soruşturur...
Birileri, adamın ineğine benzer bir ineğin bir başka adam tarafından boynuna bağlanmış bir ipten çekilerek falanca köye doğru götürüldüğünü söylerler.
Adam o köye neredeyse koşarak gider...
Köyün içine doğru girdiğinde, eski bir mezarlığın yanına yapılmış bir camiinin bahçesinde; ineğinin bir mezar taşına bağlanmış otladığını görür, sevinir.
Bu arada hemen ineğin yanı başında bir adamın namaz kıldığını fark eder.
Adamla ineğinin olduğu yere gider ve adamın selâm vermesini bekler.
Adam sol omzundaki melekleri de selâmladıktan sonra, "utanmadın mı?" der ineğin gerçek sahibi...
"Hem hırsızlık yapıyorsun hem de namaz kılıyorsun"...
Adam dizlerinin üstünde dikilir:
"Bana bak ey bunak!" diye atarlanır: "Biri mesleğim, öteki Allah'a borcum... İkisini birbirine niçn karıştırıyorsun"...
Efendim bu kadar "uzunca" bir fıkrayı anlattık çünkü Ahmet Hakan için "kazandı" diyeceğiz...
Oysa bir başka yazıda "Ferhat Göçer'e eleştiri sınırları dışında hakaret ettiği" gerekçesiyle eleştirmiştik...
Ne yapalım ki bizim de işimiz bu...
Gerekirse "takdir", lâzım geldiğinde "tekdir"...
Evet efendim...
"Barış Süreci" adı verilen şu "terör örgütü lideri ve BDP'lilerle müzakere süreci" için Hükümete destek verenlerin ve kimi bakanların hatta Başbakan'ın yaptığı açıklamalara işaret ederek "biz söylesek 'süreci baltalıyor' derler" başlığı altında yazdığı makalesiyle o kadar "haklı" bir noktayı yorumluyor ki Ahmet Hakan; haliyle kazanıyor...