Ahmet Hakan olmak...

"Başarıları herkes tarafından kabul edilen insanlar, kurdukları ilişkilerde 'kıskanılma payı'nı mutlaka gözetmeliymiş."

ADNAN BERK OKAN

Diyelim ki kendinizi keçi memesinden damlayan süt kadar beyaz göstermek istiyorsunuz...
Ne yaparsınız?..
Söyleyeyim: Ahmet Hakan'ın yaptığını yaparsınız...

Meselâ, "Öğrendim ki" diye bir başlık atıp, sanki tacize uğramışsınız da o nedenle terk-i meydan-ı cenk edermiş gibi yaparsınız...
Oysa bal gibi de yüreğiniz yetmemiştir...
Oysa bal gibi de polemik dehanız(!) daha ileri gidememiştir...
Çünkü...
En espri(!) yeteneğiniz, "seni Hakkı Bulut'a havale ediyorum" diyerek hakaret oklarını bir günahsıza fırlatmaktır...
Eh yani...
O halde en iyisi oradan sıvışmaktır...

Meselâ bulunduğunuz yere gelmiş olmanızın tırnaklarınızla kazıyarak gerçekleştiğini anlatıp, "Ben başarılıyım arkadaş!" diye sessiz nara mı atacaksınız...
Yine Ahmet Hakan'ın yaptığını yapacaksınız...
Ve..
Şöyle diyeceksiniz:
"Başarıları herkes tarafından kabul edilen insanlar, kurdukları ilişkilerde 'kıskanılma payı'nı mutlaka gözetmeliymiş."
Okurlarınız zaten geri zekâlı ya...
"Vay be!" diye bir çığlık atıp sonra da "Benim yazarımı nasıl da kıskanırlarmış" diye ağlayacaklar...
Hem de sizi kimin kıskanmış olabileceğini bile düşünmeden...

Bitmedi...
Siz çok edeplisiniz ya...
Yıllarca ekmeğini yediğiniz, sizi bir yerlere sırtında taşıyan adamlara asla hakaret etmezsiniz(!) ya...
Ama okurunuz "salak"...
Nereden bilecek bunu?..
Çek bir Ahmet Hakan daha paşa olsun:
"Edep en iyi edepsizden öğrenilirmiş."
Vay anam vay!..
Kardeşe bak...

Bitmediiii...
Velev ki espri yeteneği yüksek bir yazarsınız ama "malumatfuruş" okurlarınız bunu bilmiyor...
O zaman şöyle yazacaksınız ve bunun mümkün olduğunca Abdurrahman Palay merhumun ağlamaklı ses tonuyla okunmasına gayret dedeceksiniz...
"N'espri ve n'ince N'alay, zeki n' insanların kafasızlar karşısında sığınabileceği son sığınakmış"..
Nasıl olsa herkes bu özlü sözün size ait olduğunu zannedecek...
Ve sizin zekânızı överken, rakiplerinizin ya da rakibelerinizin ise ağzına sıçacak...
Siz Mevlâna'nın kulusunuz ya...
Yetmiş iki dil sizdedir ya...

Başınız dik gezemediğiniz halde okur sizi görmediği için onlara aksini anlatacak; sevmediğiniz birileri size seslenince başınızı çevirmeyip şöööyle yarım vücut dönerek, "ne var len lavuk!"  dermiş gibi baktığınız triplerine girceksiniz...
Çünkü Ahmet Hakan büyüğümüz geç de olsa, "Kibirliye kibir göstermenin sadaka" olduğunu öğrenmiş...

Veeee...
Yazınızı şöyle bağlayacaksınız:
"Su insanı boğar, ateş de yakarmış"...
O zaman salak salomanje okurlarınız bir ellerini yanaklarına vurarak şöyle diyeceklerdir:
"Vay anasını ne lâf be!.. Ramiz dayı bile böyle güzelini attıramazdı... Meğer su insanı boğar, ateş de yakarmış... Biz senelerdir bunun tam tersini bilirdik..."

Pardon...
Ahmet Hakan'ın yazısından alıntı yapmaya mı unuttum?..
Canım alıntıyla olmaz bu defa...
ve tamamını okuyun lütfen...
Analar ne Ahmet'ler doğururmuş görün...

adnanberkokan@gmail.com
İndirim Sezonlarında Akıllı Alışveriş: En İyi Fırsatları Yakalamanın Yolları