Ahmet Hakan en çok kimin fikirlerini önemsiyor?
Hürriyet yazarı canlı yayında fikirlerini en çok önemsediği ismin kim olduğunu açıkladı...
GAZETECİLER.COM -
Habertürk'te Medya Kritik programına
konuk olan Hürriyet yazarı Ahmet
Hakan hem gündemi yorumladı, hem de bugün Özkök'ün
köşesinde yazdığı Ahmet Hakan ruhsuz ve tutkusuz mu? başlıklı
yazıya canlı yayında yanıt verdi.
Tutkulu olmak ve değişmek konularının tartışıldığı programda Serap Belet Douillet, Ahmet Hakan'a fikirlerini en çok önemsediği ismin kim olduğunu da sordu...
"AHMET HAKAN TANIDIĞIM EN TUTKUSUZ ERKEK"
Serap Belet Douillet: Nilgün Belgün kitabında biraz da açıklamış onu. İzleyicilerimiz için söyleyelim ne demek istediğimizi anlasınlar.“Tutkusuz erkek senin yanında kalıyorsa, rahat ettiği içindir. Onu daha rahat ettirecek birine rastlayınca düşünmeden çekip gider." Bu Nilgün Belgün'ün kitabından... “Ahmet Hakan ve Beyaz benim hayatımda tanıdığım en tutkusuz erkeklerdir. İnan yüzlerine de söylerim bunu...” Nilgün Belgün sizin yüzünüze de söylemiş miydi bunu? Daha önce hiç konuştunuz mu, yakın arkadaşsınız bildiğim kadarıyla...
Ahmet Hakan: Evet, yakın arkadaşız. Öyle bir şey söylemedi.
Serap Belet Douillet:İlk kez duyuyorsunuz?
Ahmet Hakan: Söyledi aslında buna benzer şeyler. Ama dediğim gibi, bu insanlar çok katmanlıdır, bir anda anlaşılmazlar, hemen ilk gözlemden sonra bu tür büyük yorumlar yapmak doğru değildir. Bir de tutku sahibi olmanın değişik tezahürleri olabileceğini akılda tutmak lazım.
KİTAPTAN OKUSUNLAR HİÇ OLMAZSA KİTAP SATAR
Serap Belet Douillet:Burada bir de soracağım bunu da ... sizin Nülgün Belgün'e çok da hoş bir şey yapmadığınız, onun da bunu kitabında yazdığı söyleniyor... Nedir bu?
Ahmet Hakan: O uzun hikaye, kitabı okusunlar merak edenler. Böylece hiç olmazsa kitap da okunmuş olur.
Serap Belet Douillet:Böyle bir yazının konusu olmak hoşunuza gidiyor mu?
Ahmet Hakan: Hoşuma gidiyor mu? Hayır! Rahatsız oluyor muyum? Hayır! İkisine de hayır. Bence bu tür yazılarda kullanılan ismiler genellikle anlatılmak istenen derdin gerekçeleri olarak kullanılıyor.
Serap Belet Douillet:Eski Ahmet Hakan ve yenisi arasında hep bir mahalle vurgusu var. siz zaten yazılarınızda iki mahalleyi de çok iyi tanıdığınızı teyid eden yorumlar yapıyorsunuz. Bugün artık sizin bir mahalleniz mi var?
Ahmet Hakan: Yok bir mahallem filan yok. Şöyle oluyor, oradaki tepkiler benim eskiden başka şimdi başka olduğuma yönelik eleştiri yapanlar beni takip etmiyor. Yazdıklarımı okumuyorlar. Eskiden şu kanaldaydı, şimdi bu kanalda... Demek ki o kanalı bıraktı bu kanala geldi. Dünyasını değiştirdi gibi bir algıdan yola çıkıyor. Halbuki benim eski ile yeni arasında süreklilik arz eden değişmeyen taraflarım var. İnsan hakları, özgürlükle, kılık kıyafet özgürlüğü, inanç özgürlüğü, demokratik değerler, mağdurun ve mazlumun yanında yer alma, egemeni eleştirme gibi konularda eskiden neredeysem bugün de oradayım. Bu sürekliliğe dikkat ederler ise problem kalmayacak. Bu sürekliliği ihlal eden bir şey görürlerse yazılarımda, sen eskiden mağdurdan yanaydın şimdi zalimden yanasın diyebilecek bir şey olursa tamam o zaman haklılar. Ama öyle bir şey yok.
SADECE ÇALIŞTIĞIM KURUM DEĞİŞTİ
Serap Belet Douillet: Sadece çalıştığım kurumda mı değişiklik oldu diyorsunuz?
Ahmet Hakan: Okuru ilgilendiren, bendeki değişim açısından evet. Bir yazarın ya da birşeyler söyleyen bir adamın değişimi ilkesel olarak durduğu yerde bir değişim var mı oradan yorumlarız. Ben eskiden olaylara hangi perspektiften bakıyorsam, şimdi de oradan bakıyorum. Nedir o perspektif? kılık kıyafet özgürlüğü, inanç özgürlüğü, demokratik değerler, mağdurun ve mazlumun yanında yer alma, egemeni eleştirmek. Ben 28 şubat sürecinde oradaydım, şimdi de aynı yerdeyim. 28 Şubat'ta egemenden şikayet eden, mağdurdan yana olan ya da kendilerini mağdur hissedenler bugün neredeler? Ona bir bakarlarsa daha anlamlı bir kıyaslama olur.
Serap Belet Douillet:Böyle anlamak isteyenleri zaman zaman kışkırtacak bir şekilde mi yazıyorsunuz.
Ahmet Hakan: Ben bana eskiden şöyleydin, şimdi böylesin diyenlere cevap vermek istemiyorum twitterda. İnsan bu yanıtı duruşu, yazdıkları, yaptıklarıyla verir. Şimdi sen sorduğun ve kendimi ifade etme imkanım olduğu için konuşuyorum. Önemli olan yazıp çizdiklerimize bakmak, orada ilkesel tutarsızlık var mı diye bakmaktır. Bir de insanların değişme özgürlüğü de vardır. Statik değildir insanlar. Hergün yeni bir şey öğrenirler.
Serap Belet Douillet:Biraz da onun için sordum. Hep aynı tepkilerin gelmesi insanı yoruyor mu, hep aynı sorunun sorulması sıkıcı oluoyr mu?
OKUMADAN ELEŞTİRENLER SIKICI, YORUCU
Ahmet Hakan: Şöyle benim açımdan yorucu ya da sıkıcı olan kısmı şurası, okumadan, nedediğinize bakmadan bu yorum yapılıyorsa sıkıcı. Ama okuyup eleştiriyorsa o yorucu ve sıkıcı değil.
Serap Belet Douillet:Son olarak şunu sorayım. Annenize de takılıyorsunuz zaman zaman twitter'da. Fikirlerini en önemsendiğiniz kişi annenizmiş öyle mi?
Ahmet Hakan: Evet.
Serap Belet Douillet:Ona sormadan... Benim de öyle aslında. Anneler çok iyi tanıdığı için çocuklarını. Nasıl buluyor anneniz sizi?
ANNEM ELEŞTİRİYOR AMA ARAMIZ İYİDİR
Ahmet Hakan: İyi buluyor. Eleştiriyor da arada ama aramız iyidir.
Serap Belet Douillet:Acımasız eleştirileri de oluyor mu? Anneler duymak istemediklerimizi de söyler bazen...
Ahmet Hakan: Tabi, onların hakkı vardır.
Tutkulu olmak ve değişmek konularının tartışıldığı programda Serap Belet Douillet, Ahmet Hakan'a fikirlerini en çok önemsediği ismin kim olduğunu da sordu...
"AHMET HAKAN TANIDIĞIM EN TUTKUSUZ ERKEK"
Serap Belet Douillet: Nilgün Belgün kitabında biraz da açıklamış onu. İzleyicilerimiz için söyleyelim ne demek istediğimizi anlasınlar.“Tutkusuz erkek senin yanında kalıyorsa, rahat ettiği içindir. Onu daha rahat ettirecek birine rastlayınca düşünmeden çekip gider." Bu Nilgün Belgün'ün kitabından... “Ahmet Hakan ve Beyaz benim hayatımda tanıdığım en tutkusuz erkeklerdir. İnan yüzlerine de söylerim bunu...” Nilgün Belgün sizin yüzünüze de söylemiş miydi bunu? Daha önce hiç konuştunuz mu, yakın arkadaşsınız bildiğim kadarıyla...
Ahmet Hakan: Evet, yakın arkadaşız. Öyle bir şey söylemedi.
Serap Belet Douillet:İlk kez duyuyorsunuz?
Ahmet Hakan: Söyledi aslında buna benzer şeyler. Ama dediğim gibi, bu insanlar çok katmanlıdır, bir anda anlaşılmazlar, hemen ilk gözlemden sonra bu tür büyük yorumlar yapmak doğru değildir. Bir de tutku sahibi olmanın değişik tezahürleri olabileceğini akılda tutmak lazım.
KİTAPTAN OKUSUNLAR HİÇ OLMAZSA KİTAP SATAR
Serap Belet Douillet:Burada bir de soracağım bunu da ... sizin Nülgün Belgün'e çok da hoş bir şey yapmadığınız, onun da bunu kitabında yazdığı söyleniyor... Nedir bu?
Ahmet Hakan: O uzun hikaye, kitabı okusunlar merak edenler. Böylece hiç olmazsa kitap da okunmuş olur.
Serap Belet Douillet:Böyle bir yazının konusu olmak hoşunuza gidiyor mu?
Ahmet Hakan: Hoşuma gidiyor mu? Hayır! Rahatsız oluyor muyum? Hayır! İkisine de hayır. Bence bu tür yazılarda kullanılan ismiler genellikle anlatılmak istenen derdin gerekçeleri olarak kullanılıyor.
Serap Belet Douillet:Eski Ahmet Hakan ve yenisi arasında hep bir mahalle vurgusu var. siz zaten yazılarınızda iki mahalleyi de çok iyi tanıdığınızı teyid eden yorumlar yapıyorsunuz. Bugün artık sizin bir mahalleniz mi var?
Ahmet Hakan: Yok bir mahallem filan yok. Şöyle oluyor, oradaki tepkiler benim eskiden başka şimdi başka olduğuma yönelik eleştiri yapanlar beni takip etmiyor. Yazdıklarımı okumuyorlar. Eskiden şu kanaldaydı, şimdi bu kanalda... Demek ki o kanalı bıraktı bu kanala geldi. Dünyasını değiştirdi gibi bir algıdan yola çıkıyor. Halbuki benim eski ile yeni arasında süreklilik arz eden değişmeyen taraflarım var. İnsan hakları, özgürlükle, kılık kıyafet özgürlüğü, inanç özgürlüğü, demokratik değerler, mağdurun ve mazlumun yanında yer alma, egemeni eleştirme gibi konularda eskiden neredeysem bugün de oradayım. Bu sürekliliğe dikkat ederler ise problem kalmayacak. Bu sürekliliği ihlal eden bir şey görürlerse yazılarımda, sen eskiden mağdurdan yanaydın şimdi zalimden yanasın diyebilecek bir şey olursa tamam o zaman haklılar. Ama öyle bir şey yok.
SADECE ÇALIŞTIĞIM KURUM DEĞİŞTİ
Serap Belet Douillet: Sadece çalıştığım kurumda mı değişiklik oldu diyorsunuz?
Ahmet Hakan: Okuru ilgilendiren, bendeki değişim açısından evet. Bir yazarın ya da birşeyler söyleyen bir adamın değişimi ilkesel olarak durduğu yerde bir değişim var mı oradan yorumlarız. Ben eskiden olaylara hangi perspektiften bakıyorsam, şimdi de oradan bakıyorum. Nedir o perspektif? kılık kıyafet özgürlüğü, inanç özgürlüğü, demokratik değerler, mağdurun ve mazlumun yanında yer alma, egemeni eleştirmek. Ben 28 şubat sürecinde oradaydım, şimdi de aynı yerdeyim. 28 Şubat'ta egemenden şikayet eden, mağdurdan yana olan ya da kendilerini mağdur hissedenler bugün neredeler? Ona bir bakarlarsa daha anlamlı bir kıyaslama olur.
Serap Belet Douillet:Böyle anlamak isteyenleri zaman zaman kışkırtacak bir şekilde mi yazıyorsunuz.
Ahmet Hakan: Ben bana eskiden şöyleydin, şimdi böylesin diyenlere cevap vermek istemiyorum twitterda. İnsan bu yanıtı duruşu, yazdıkları, yaptıklarıyla verir. Şimdi sen sorduğun ve kendimi ifade etme imkanım olduğu için konuşuyorum. Önemli olan yazıp çizdiklerimize bakmak, orada ilkesel tutarsızlık var mı diye bakmaktır. Bir de insanların değişme özgürlüğü de vardır. Statik değildir insanlar. Hergün yeni bir şey öğrenirler.
Serap Belet Douillet:Biraz da onun için sordum. Hep aynı tepkilerin gelmesi insanı yoruyor mu, hep aynı sorunun sorulması sıkıcı oluoyr mu?
OKUMADAN ELEŞTİRENLER SIKICI, YORUCU
Ahmet Hakan: Şöyle benim açımdan yorucu ya da sıkıcı olan kısmı şurası, okumadan, nedediğinize bakmadan bu yorum yapılıyorsa sıkıcı. Ama okuyup eleştiriyorsa o yorucu ve sıkıcı değil.
Serap Belet Douillet:Son olarak şunu sorayım. Annenize de takılıyorsunuz zaman zaman twitter'da. Fikirlerini en önemsendiğiniz kişi annenizmiş öyle mi?
Ahmet Hakan: Evet.
Serap Belet Douillet:Ona sormadan... Benim de öyle aslında. Anneler çok iyi tanıdığı için çocuklarını. Nasıl buluyor anneniz sizi?
ANNEM ELEŞTİRİYOR AMA ARAMIZ İYİDİR
Ahmet Hakan: İyi buluyor. Eleştiriyor da arada ama aramız iyidir.
Serap Belet Douillet:Acımasız eleştirileri de oluyor mu? Anneler duymak istemediklerimizi de söyler bazen...
Ahmet Hakan: Tabi, onların hakkı vardır.