Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, bugünü köşesinde Hürriyet ve Doğan Grubu adına adeta günah çıkardı...
Önce 'Karargah Rahatsız' manşeti nedeniyle yapılan eleştirilere hak verdi...
Sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üç açıdan haklı olduğunu anlattı...
Genelkurmay'ın açıklaması için "çok güzel bir açıklama" diyen Ahmet Hakan, en sonunda da 'Karargah Rahatsız' manşetinden Hürriyet'in alacağı dersleri sıraladı...
İşte Ahmet Hakan'ın bugünkü köşesinden o yazılar:
'RAHATSIZ' KELİMESİ YANLIŞ OLDU
DOĞRUDUR.
Karargâh rahatsızdır.
Cumhurbaşkanı’ndan mı rahatsızdır? Ne haddine!
Başbakan’dan mı rahatsızdır? Tabii ki hayır!
Hükümetten mi rahatsızdır? Yok böyle bir şey.
Rahatsızlığın tek bir nedeni var:
Genelkurmay’a yönelik haksız, mesnetsiz olarak yapılan ağır eleştiriler.
Kim yapıyor bu haksız, mesnetsiz ağır eleştirileri?
Kim yapacak?
Hükümet karşıtı çevreler.
Genelkurmay Başkanlığı, Hürriyet’e yaptığı açıklamada işte bu çevrelere cevap vermiştir.
Hürriyet’in, bu açıklamayı haberleştirirken “Karargâh rahatsız” ifadesi kullanmasının maksadı bellidir.
“Karargâh haksız eleştirilerden rahatsız” demek istemektedir.
Ama keşke “Karargâh” ve “rahatsız” kelimelerinden oluşan bir cümleden kaçınılsaydı.
Bu ülkenin hafızasında “Genç Subaylar Rahatsız” gibi çirkin bir manşet en güçlü şekilde yerini korurken...
“Karargâh rahatsız” başlığının o hafızayı canlandırabileceği hesap edilseydi.
Bir Hürriyet yazarı olarak...
Benim bu konudaki kişisel yorumum budur ve durduğum yer de burasıdır.
CUMHURBAŞKANI ŞU ÜÇ AÇIDAN HAKLI
BİR: Genelkurmay Başkanı’nın ülkenin cumhurbaşkanı ile birlikte iç ve dış seyahatlere çıkmasından daha normal bir şey olamaz, bu bir.
İKİ: Genelkurmay Başkanı’nın ülkenin cumhurbaşkanı ile birlikte iç ve dış seyahatlere çıktı diye eleştirenlere cevap vermeye kalkışması, eleştirilere haklılık zemini kazandırır, bu iki.
ÜÇ: Bu eleştirilere verilen cevaba, sanki çok münasip bir cevapmış gibi bir muamele yapmak çok gereksiz bir faaliyettir, bu da üç.
GENELKURMAY ÇOK GÜZEL BİR AÇIKLAMA YAPTI
VE nihayet Genelkurmay Başkanlığı, yazılı bir açıklama yaptı da meselenin aslı faslı anlaşıldı.
Neymiş meselenin aslı faslı?
Yapılan açıklamanın satır araları okunduğunda...
İşin aslının faslının şöyle bir şey olduğu anlaşılıyor:
Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat’ı Genelkurmay bilgilendirmiş.
“Karargâh rahatsız” ifadesi dışındaki diğer tüm ifadeler, kendilerine aitmiş.
“7 eleştiriye 7 yanıt” başlığı altında cevap verdikleri eleştirilerin muhatabı, hükümet ve devlet değilmiş.
Muhataplar, haksız ve asılsız ithamlarda bulunan çevrelermiş. Durum böyle olduğu halde... Konunun saptırıldığını düşünüyorlarmış.
HULUSİ AKAR'I FERAHLATACAK ŞEYLER
SAYIN Hulusi Akar.
Bu ülkenin büyük çoğunluğu sizin 15 Temmuz’a karşı yiğitçe bir duruş sergilediğinizin farkında ve sizi bu açıdan takdir ediyor, lütfen gönlünüzü ferah tutun.
Bu ülkede büyük çoğunluk, sizin sivil yönetimin emrinde olmanızı, olması gereken çok doğal bir durum olarak görüp yorumluyor, lütfen buna inanın.
Bu ülkede sizin Cumhurbaşkanı ile çıktığınız seyahatlere kafayı takanların sayısı, ancak bir avuçtur... Lütfen üzerinde durmayın.
Bu ülkede birkaç marjinal takıntılıyı çıkarırsak... Halkın çok büyük bölümü başörtülü kadınların Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev alacak olmalarını hiç mesele etmiyor. Lütfen bunu böyle bilin.
Bu ülkede bazı zavallı köşe yazarlarını bir tarafa bırakırsak... Çoğunluk sizin darbeyle marbeyle hiçbir işinizin olmadığının farkında. Lütfen bunu kabul edin.
BU OLAYDAN ÇIKARMAMIZ GEREKEN DERSLER VAR
BUNDAN BÖYLE...
Genelkurmay Başkanlığı’ndan özel bir açıklama yapılmak istendiğinde... “Adınızı, sanınızı, unvanınızı, rütbenizi vererek açıklama yapacaksanız, tamam... Aksi takdirde ne siz bizi gördünüz, ne biz sizi” demeliyiz.
BUNDAN BÖYLE...
Genelkurmay Başkanlığı’na... “Paşalar! Hakkınızda haksız ithamlar mı var ve siz bundan rahatsız mısınız? O zaman gidin kim size haksız ithamlarda bulunuyorsa doğrudan onlara açıklama yapın, bizi hiç bulaştırmayın” demeliyiz.
BUNDAN BÖYLE...
“Karargâh” ve “rahatsız” sözcüklerini yan yana getirmekten, halis niyetle de olsa karargâhlara marargâhlara bulaşmaktan uzak durmalıyız. Herkesin kendini kurtaracağını, olanın bize olacağını iyi bilmeliyiz.