Ahmet Hakan Babahan'a fena çaktı!
Ergun Babahan'ın Necati Kurmel hakkındaki yazısı Ahmet Hakan'ı çılgına çevirdi.
İşte Ahmet Hakan'ın yazısından satır başları:
GOOGLE'A GİRMİŞ KARŞISINA
ÇIKANLARI YAZMIŞ!
"Ergun Babahan, Aydın Doğan'la bir ortaklık kurmuş olan Necati
Kurmel'le ilgili bir yazı yazmaya karar vermiş.
Geçmiş bilgisayarın karşısına, girmiş Google'a, Necati Kurmel
yazmış ve karşısına çıkan bilgileri ardı ardına yazmış.
Neymiş o bilgiler?
SANA NE ERGUN... KEYFİNİN KAHYASI
MISIN?
Kurmel fotoğraf çektirmezmiş. (Aman ne önemli bir
bilgi.)
Necati Kurmel'in adı bir adam vurma olayında
anılmış. (Ne zaman anılmış, anılmış da ne olmuş,
yargılanmış mı, hüküm giymiş mi? Bunların hiçbirinden söz etmiyor
Ergun, sadece "anıldı" diyor, o kadar.)
Kurmel hep gizemli kalmayı tercih etmiş. (Sana ne
Ergun... Keyiflere de mi kahya olmaya başladın?)
Kurmel, kumarhaneler kralı Ömer Lütfi Topal'la
ilişkideymiş. Topal, Kurmel'e saygı duyarmış... (Ne tür
bir ilişki bu... Ne tür bir saygı bu... Hani belge? Hani
kanıt?)
DALAN'IN DOSTU OLMAK SUÇ
MU?
Kurmel, Bedrettin Dalan'ın yakın dostuymuş.
(Dalan'la yakın dost olmak da "suç örgütüne üye olmak" anlamına mı
gelmeye başladı?)
İstanbul Poyrazköy'de cephanelik bulunan arazi, eskiden
Kurmel'e aitmiş, Kurmel araziyi Dalan'a satmış. (Keşke
Ergun buradaki suçu açıkça anlatabilse ama hayır, yine
anlatmıyor.)
- Kurmel'in, Hüsamettin Özkan'la akrabalığı
varmış... (So what Ergun?)
DEMEK GAZETECİLİK ARTIK
BÖYLE YAPILIYOR
Demek artık gazetecilik böyle yapılıyor.
Demek Google ne derse döşenmek artık meşru oldu.
Ama Ergun'a hatırlatayım:
Eğer birini karalamak için "Google" araştırması yapmak yeterli
olacaksa, bu işten en çok sen zararlı çıkarsın Ergun.
KURMEL'İ TANIMAM
AMA...
"Necati Kurmel'i hayatımda hiç görmedim, hiç tanımam
kendisini." diyen Ahmet Hakan yazısına şöyle devam
etti: Ama şunu biliyorum: 80'lerin başında
ilahiyat öğrencisiyken Kurmel, Saray Halı'nın sahibi olarak bana ve
benim gibi ilahiyat öğrencilerine burs verirdi. Necati Kurmel
ismini her işittiğimde fukara öğrencilik dönemimize ilaç gibi gelen
o burs aklıma gelir.
Ahmet Hakan'ın yazısının tamamını okuyabilirsiniz.