Ahmet Hakan, Ahmet Arsan'a lanet okumuş!
Ahmet Hakan hayranlarına müjde! Sonunda geri döndü köşesine... Ve yine başladı kalemini çalıştırmaya... Bakın neler yazmış?
GAZETECİLER.COM -
Eveeet!
Ahmet Hakan hayranlarına müjde!
Sonunda bugün köşesine geri döndü...
Bu kez öyle kendisine 'geçmiş olsun' diyenlere
'Teşekkür mektupları' yok köşesinde.
Önce bir 'açılım andı' yazmış kendince...
"Dağlarında kan akmasın memleketimin" diyerek açılım
sürecine katkı sağlayacağıma..." diyerek başlamış
andına...
Sonrasında da yazmadığı günlerde, hayatında ne gibi değişiklikler
olmuş onları sıralamış bir bir...
Kolunun durumunun daha iyiye gittiğini belirtmiş
önce...
Ama bu kez de psikolojik olarak çökmüş biraz
kendisi...
Ajite olmuş...
Agresif olmuş... (O yüzden şu dönemlerde pek üstüne
gidilmesi tavsiyemiz değildir)
Ve en sonunda "Xanax"
çekip titreyerek uyumanın keyfine varmayı başarmış...
Bir dönem Hürriyet'in muhafazakar yazarı Ahmet Arsan'a da
lanet okumuş...
E tabi sebebini merak ettiniz değil
mi?
Haydi gelin onun kaleminden görelim, yokluğunda daha neler değişmiş
hayatında Ahmet Hakan'ın...
"- Sigarayı bırakma temrinlerine başladım... Cemal
Süreya’nın “Sigarayı Bırakanın Şiiri” başlıklı şiirini, yani
“Eskiden birinci işimdi sigara içmek / Şimdiyse içmemek birinci
işim” dizelerini mırıldanıp duruyorum...
- Bir pazar günü Teşvikiye’de “Kırıntı” adlı restoranda yemek
yerken... Rabbim karşıma “Unakıtan Ailesi”ni çıkardı... Önce bir
hayal gibi “Ahsen Yenge” geldi... Yanında “türbanlı gelini” ile...
Ardından “Kemal Abi”... Yanında likit yumurtacı mahdumu Abdullah
olduğu halde... “Ahsen Yenge” ile göz göze geldik... Önce “Seni
hınzır seni” der gibi bakıyordu... Ardından şefkatli bir
gülümseme... Baktım, başıyla selam veriyor... Aldım selamını...
Tanrım! Sanırım kendisiyle barışmış olduk...
- Ekrem Dumanlı’nın “Medyadan tasfiye olacak yazarlar” başlıklı
makalesini okuyunca... “Korkarım bir an evvel yazılara başlasam iyi
olacak” diye geçirdim içimden...
- Bodrum’a gittim... Sait’te balık, Limon’da çökertme yedim...
Adama Bodrum’da yazlık inşa ettirme hevesini tetikleyen Cüneyt’in
evine gıpta ettim...
- Bazı yeniyetmeler köşelerinden yazdıklarını yüzümüze karşı
söyleyemiyorlar” diye yazan Haşmet’e, “Yüzüne karşı söylemeye
kalktığımızda küfür edip dövmeye yelteniyorsun” diye cevap vermemek
için kendimi zor tuttum.
- Hıncal Uluç’un, “Hadi yaz artık... Hadi başla... Hadi ama”
tarzındaki mesaj terörüne maruz kaldım.
- Okurlarımın kolumdaki askıya bile aldırmadan, “Ertuğrul Bey’le
umreye ne zaman gidiyorsunuz?” sorularına muhatap oldum...
- Haftalarca bekleyip, benimle aynı hafta tatile çıkan Ahmet
Arsan’a lanet okudum..."
Yok yok bu kadar değil değişimler ve yaşadıkları...
Dahası da var...
E onlar nerede mi diyorsunuz?
Hani biz kopyala yapıştırdan uzaklaştık ya...