Ahmet Davutoğlu'ndan bomba Pelikan açıklaması: Talimatı vereni biliyorum
Ahmet Davutoğlu parti kurma iddialarının ardından ilk kez Youtube üzerinden yapılan bir canlı yayında soruları yanıtlıyor. Davutoğlu Pelikancılarla ilgili bomba açıklamalar yapıyor.
Yeni parti kurması muhtemel eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Youtube üzerinden yayınlanan programda Yavuz Oğhan, İsmail Saymaz ve Akif Beki'nin sorularını cevaplıyor...
Davutoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Pelikan çetesi" açıklaması
-"Pelikan çetesi denilen çete, herkes tarafından malum oldu. Bu bildirinin arkasındakileri biliyorum, kimlerden talimat aldıklarını biliyorum. Ben ne yaptım bu insanlara dedim. Acaba kendimde bir şey var mı dedim. Beni istifaya zorlamak istenen bildiri beni Alman ajanı ilan ediyordu. Ben ne yaptım ki bu kadar ağır bir ithamla karşı karşıya kaldım.
Muhtıra vari bir durum
yaşadım
MKYK'dan bahsediyorum bir muhtıra vari bir tavır yaşadım. Ondan iki
gün sonra böyle bir bildiri yayımlandı. Ola ki yanlış bir
takım politikalar geliştirmiş olabilirim. Hepsine açığım ama niye
bu şekilde hedef alındım? Bakınız bugün hâlâ, bu bağlamda 3 yıl
sonra ilk defa konuşuyorum. 3 yıl boyunca ben susmadım
aslında, Cumhurbaşkanına hep düşüncelerimi aktardım. Hep düzelir
umuduyla böyle açıklama yapmamıştım.
Eşimin konferansının
iptalini anlayamam
AK Parti'nin ittifak ilişkilerine girmesinden rahatsız olduğunu hep
söyledim. Mart ayında bunu Erdoğan'a da aktardım. Bu
ittifak ilişkisi AK Parti'nin doğasını bozmakta ve MHP'ye oy
kaçırmaya neden olacağını anlatmaya çalıştım. Bundan dolayı
Bahçeli'nin bana öfkelenmesini anlarım. Ama benim
anlayamadığım şey, kendileri için makamımdan ayrılmayı göze aldığım
kişilerin hedefinde olmam. Benim yakınlarımın, eşimin konferansının
iptal edilmesini anlayamam.
15 Temmuz gecesi sokağa inip İstanbul, Ankara il başkanımız sadece 'Davutoğlu döneminde atandı' deyip, görev teslimlerde konuşmasına bile izin vermeyip atmak nedir? Beni gönülden yaralayan bir şeydir bu.
"Benim Devre dışı
bırakılmam gerekiyordu"
Sadece bir muhtelif grubun bunu yazıp deklere etmesi değildi
mesele. 2 Kasım günü bu ülke yeni bir umuda uyanmıştı. 4 yıl
seçimsiz yıllar. 3 ay içinde bütün sözlerimizi yerine getirmişiz.
Bütçe açığı yüzde 1.8'lere inmiş, ÜFE yüzde 3.2 idi. Böyle bir
ortamdaki Türkiye'nin yaşamasını istemeyen kimlerse, bunu sadece
Erdoğan'la aramda gibi görmeyin lütfen, şimdi düşündüğümde bunun
daha kapsamlı bir planın, arka arkaya gelen seçimler ve son derece
özünden koparılan bir başkanlık sistemiyle Türkiye'nin
yüzde 50+1'e mecbur edildiği bir koalisyon için benim devre dışına
bırakılmam gerekiyordu.
Hizip başı olmamaya dikkat
ettim
Ben AK Parti'nin genel başkanıydım, bir an bile bir hizip düşüncesi
zihnime gelse onu zihnimden atmak için her şeyi yaparım. Ben şunlar
bana yakın, bunlar bana karşı diye bir tutum takınmak benim siyasi
anlayışıma karşı. Ben o zaman Yüksekova'da ve Iğdır'da olan
şehidimin cenazesiyle meşgulken liste tartışması gündemdeydi.
Bakın manifestoyu yayımladığımda bütün AK Parti kitlesine
hitap ettim. Ben onlarla yağmurda, sıcakta 2 seçim geçirdim. Ben o
kitlenin yaptıkları fedakarlıkların farkındayım. Hiçbir zaman bir
hizip başı olmamaya özen gösterdim. Hiçbir grup bir tarafla parti
içinde bir çalışma yaptığıma şahit olmamıştır. Yazılı metinler
verdim, düzeltilmesi için her şeyi yaptım.