Ahmet Çalık kimi kovmalı?..
Olması gereken tirajda mı SABAH?.. Alması gereken reklâmı alabiliyor mu?.. Serhat’ı at, tirajın ve reklâmın kralını kap…
Mehmet Barlas…
Hıncal Uluç
Yavuz Donat…
Nazlı Ilıcak…
Umur Talu…
Refik Erduran…
Hasan Bülent
Kahraman…
Engin Ardıç…
Mahmut Övür…
Meliha Okur…
Haşmet Babaoğlu…
Sevilay Yükselir…
Ve…
Hem genel yayın yönetmeni ve hem
de yazar olarak Erdal Şafak…
Doğru tahmin ettiniz…
Evet sevgili Ahmet
Çalık;
SABAH’tan
söz ediyorum…
Allah aşkına şu yazar kadrona
bakar mısın?..
Hangi patron böyle bir yazar timi
ile SABAH gibi bir markanın sahibi olmak istemez?..
Boşuna mı Aydın Doğan yıllarca
koştu durdu SABAH’ın peşinde?..
Boşuna mı nice dolar milyarderi
işadamı, SABAH markasının ve elbette aslında bu kadronun patronu
olmak istedi?..
Pekiii..
Senin patronajına geçtiğinden beri
SABAH, gerçek SABAH olabildi mi?..
Olması gereken tirajda mı
SABAH?..
Alması gereken reklâmı alabiliyor
mu?..
Hem de şu kadroya
rağmen…
Söyleyeyim:
Ne tiraj olması gereken
yerde…
Ne de reklâm gelirleri özlenen
düzeyde…
Peki aksayan ne?..
Onu da söyleyeyim: Arka plandaki
yönetim…
“Yönetim” dediğim de aslında, isimsiz kalemleri ve 30 bin tirajlı
gazeteleri yönettiğini zannetmiş olan Serhat Albayrak’tan başkası
değil…
Nerden başlasam…
Serhat’ın
gazeteye (ve hatta atv’ye de) verdiği zararı nasıl
anlatsam?…
Giderek o güzelim markanın sıradan
bir ulusal gazeteye dönüşeceğine seni ikna etmek için hangi
kanıtları sersem önüne…
Sevgili Ahmet Çalık…
11 altın adamı, Muhacir Mahalle
İdmanyurdu antrenörüne teslim etmiş, “Hadi aslanlarım göreyim sizi…
Bu takımı önce Türkiye, sonra da Avrupa şampiyonu yapın”
diyorsun
Olmaz Ahmet Bey
olmaz…
Serhat’la
bu iş olmaz…
Ergun Babahan gibi bir değeri çakallar mı yedi yoksa gelip de
gizlice?..
Elbette Serhat yedi ve sen de izin
verdin?..
Şimdi de Erdal Şafak’ı yiyip, Ali
Bayramoğlu’nu getirecekmiş…
Serhat çıldırmış olabilir ama sen işadamısın…
Senin çıldırmaya hakkın
yok…
Allah aşkına…
Kelin merhemi olsa önce kendi
başına sürer…
Dön de geri bak…
Ali Bayramoğlu hangi gazeteyi yönetmiş de başarılı olmuş…
Yazdığı gazeteler de 30-35 bin
bandında dolaşmış durmuş…
SABAH süper ligde hep şampiyonluğa oynayan bir kadroya sahip ama sen
ne yaptın sevgili Çalık?..
Yönetimi, Iğdırspor’u bile
yönetemeyecek bir koça teslim ettin…
Bir de bütün onun yanına amatör
ligde bile takım teslim edilmeyecek D sınıfı adamları getirirsen,
yandı gülüm 1.1 milyar dolar…
Aha yaz bir tarafa…
Serhat’la
bir yıl daha devam et, eğer AKŞAM’ın da gerisinde kalmazsan,
bıyıklarımı yolarım…
HABERTÜRK mü?..
Ohhooo…
SABAH’ı geçmesine o kadar az kaldı
ki…
Efendim, efendim?..
Bana ne mi?..
Güldürme beni…
SABAH gibi
kurumlar bir noktadan sonra patronajın değil,
kamunundur…
O SABAH’lar, atv’ler kolay
kurulmuyor…
Kolay çıkılmıyor o
zirvelere…
SABAH’ın
gitmesi demek, Aydın Doğan Medya Emperyalizminin hegemonyasının
dayanılmaz ağırlığı altında ezilmek demek…
Sanırım neden “Bize” olduğunu
anlamışsındır…
Az daha unutuyordum:
Uçarken asla ara verme düşersin
sevgili kardeşim…
Büyük filozof Aristo, “Aşağıda
olan kimse düşmekten korkmaz” demiş ama sen aşağıda değilsin
ki…
Aksine, fazla
yüksektesin…
Son olarak…
Goethe “Gönlümüz bize daima
aklımızdan daha yakındır” der…
Onun içindir ki O, zengin bir
ailenin bebeği olarak doğduğu halde pek de varlıklı olmayan bir
yazar filozof olarak ölürken, kendini tüm bedeniyle aklına daha
yakın tutan çağdaşı Rothschild, milyon dolarlar içinde
yüzmüştür…
Gözlerinden öperim
kardeşim…
Adnan Berk Okan
18.0.2009