Ahmet Arsan'a Aydın Doğan garantisi!
Hürriyet'in gizemli yazarı Ahmet Arsan 'istifam cebimde' diye yazmıştı. Ama Arsan Aydın Doğan'la görüşerek köşesini garantiye almış.
GAZETECİLER.COM
Hürriyet'in gizemli yazarı Ahmet Arsan, Ertuğrul
Özkök'ün gazetenin yayın yönetmenliğini bırakmasından sonra
'istifam cebimde' diye yazmış ve adeta geri sayıma başlamıştı.
Ancak durum Arsan'ın düşündüğü kadar vahim değilmiş
anlaşılan.
Arsan grubun patronu Aydın Doğan ile ilginç bir telefon konuşması yapmış ve köşesini garantiye almış.
Aydın Doğan’la ilk yakın
temas
Hürriyet’te yayın yönetmeni değişimi üzerine “İstifa mektubum
cebimde” başlıklı bir yazı yazmıştım.
O gün bugündür kimseden çıt çıkmadı.
Ne “gönder mektubu” diyen var ortada, ne de “saçmalama, ne
istifası” diyen...
Tam da “fırtına öncesi sessizlik” diye düşünürken...
Telefonum acı acı çaldı...
Açtım...
Telefondaki ses, “Aydın Doğan Bey sizinle görüşmek istiyor”
dedi...
Kısa bir bekleme süresinde durumu kendi lehime çevirecek türden
hayaller kurmaya başladım...
İçimden dedi ki:
Aydın Doğan kovulduğumu söylese bile gam yemem... Sonuçta patron
tarafından tebliğ edilen bir kovulma olur bu... İzzet ü ikbal ile
çekilmiş olurum “Bâb-ı Hürriyet”ten...
* * *
Ve sonunda telefonun öbür ucundan, beni daldığım hayallerden
uyandıran kararlı ve nazik ses geldi:
“Nasılsın Ahmet kardeşim... Seninle tanışmamız mümkün olmadı...
Kısmet bugüneymiş.”
Ben eveleyip geveledim:
“Ha... Evet... Ne yazık ki... Siz nasılsınız?”
Aydın Bey devam etti:
“Ben senin okurunum. Cumartesi gecesi gazete geldiğinde senin
yazını okurum... Ertesi gün sabah bir daha bakarım... Benim pek
tanımadığım bir dünyayı anlatıyorsun... Çok da iyi yapıyorsun...
İstifa mektubundan falan söz etmişsin... Bırak bunları bir
tarafa... Yazmaya devam et.”
Teşekkür ettim...
Ve telefonu kapattım...
* * *
Rahatladım mı?
Ne yalan söyleyeyim:
Evet, rahatladım.
Ama bu rahatlığım köşemi kaybetmeme garantisi almamdan kaynaklanan
bir rahatlık değil...
Kaybetsem de olurdu...
Sonuçta ben, kendisini bu köşeyle gerçekleştirmiş, varlığını bu
köşeyle anlamlandırmış biri değilim...
Burası olsa da olur benim için, olmasa da...
* * *
Son olarak da bir hakkı teslim etmem gerekir...
Şunca zamandır muhafazakâr kesimde çeşitli işlere girip
çıktım...
Her türden muhafazakâr patron tanıdım.
O dünyada patronun çalışana bakışını, yaklaşımını gayet iyi
bilirim.
Burnun nasıl havada olduğunu falan...
Ama işte burada...
Pek de önemli bir yer iştigal etmeyen bir yazarın, bir yazısında
dile getirdiği “istifa” sözcüğü hemen bir karşılık bulabiliyor.
Hem de “Ben senin okurunum” diyen patron cephesinden, yani en
tepeden bir karşılık bulabiliyor.
Ben böylesi bir ilgiye ve nezakete pek alışık değilimdir.