Ahmet Arsan mahalleden bildiriyor!
Ahmet Arsan bugün hayli dolu bir yazıyla karşımızda. Yine hafta boyu biriktirdiği mahalenin dedikodularını paylaşmış okuyucusuyla.
GAZETECİLER.COM - Ahmet Arsan bugün hayli dolu bir yazıyla karşımızda. Yine hafta boyu biriktirdiği mahalenin dedikodularını paylaşmış okuyucusuyla. Arsan Ankara'da AKP'nin bütün etkinliklerine ev sahipliği yapan yeni bir mekandan söz etmiş, Cem Yılmaz'ın 'Umre' esprisini yazmış, Beşiktaş kongresindeki başkan adayını bile
"Hayatımda ilk kez bir Doğan Grubu etkinliğine katıldım: Aydın
Doğan Vakfı Karikatür Yarışması’nın Hilton Oteli’ndeki ödül
törenine...
Davetiyemi gösterdim, içeri sessizce sokuldum... Kimse tanımıyordu
beni... Vuslat Hanım bile... Bir ara o karışıklıkta Aydın Doğan’la
tokalaştım... Beni sanırım "hükümetin bürokratlarından biri"
sandı...
Bir yabancı gibi dolaşırken birden gözüme Ertuğrul Özkök ilişti...
Doğruca yanına gittim ve "Selamün Aleyküm" dedim... Umreden
kazandığı alışkanlıkla "Ve aleyküm selam" diye karşıladı
beni...
Hemen yanındaki Sedat Ergin’e takdim etti... "İşte meşhur Ahmet
Arsan..." Sedat Bey, bir gizemi çözmüş olmanın heyecanıyla bana
yakın ilgi gösterdi ve beni bir köşeye çekip, "Elimde senin işine
yarayacak bir öykü var" dedi...
Başladı anlatmaya...
*
Yakında Hürriyet’te yazmaya başlayacak olan Sedat Ergin, "Bakalım
Ankara’da neler oluyor" diye başkente uzanmış...
Büyük Ankara Oteli’nin yerine yapılan Rixos Grand Ankara Oteli’ne
yerleşen Ergin, sabah kalkınca ilk iş olarak kapıya gazete
bırakılıp bırakılmadığını kontrol etmiş... Bir de bakmış ki, kapıda
tek bir gazete asılı... Star Gazetesi...
Hemen anlamış tabii durumu: Rixos’un sahibi Fettah Tamince, bir
süre önce satın aldığı Star Gazetesi’ni kendi otelinin biricik
gazetesi yapmaya karar vermiş...
Güne Mehmet Altan, Ahmet Kekeç, Mustafa Karaailoğlu, Aziz Üstel
okuyarak başlamak durumuyla kaldığını hisseden Sedat Ergin, hemen
"Başka gazete yok mu?" diye feryat etmiş... Görevli
"Misafirlerimize sadece Star’ı veriyoruz ama talep halinde diğer
gazeteleri de gönderebiliriz" deyince Sedat Ergin hemen siparişini
vermiş...
"Otel harikaydı" diyor Sedat Ergin... Modern, ferah ve huzurlu bir
ortam yaratmışlar... Ergin’in odasına bir şişe şarap gönderecek
kadar da misafirpervermişler...
Bu arada Fettah Tamince’nin yeni oteli, Ankara’da hükümetin ve AK
Parti’nin her türden etkinliğine de ev sahipliği yapıyormuş...
Anlaşılan Refah Partisi döneminde popüler olan "Başkent’in ilk beş
yıldızlı içkisiz oteli"nin yerini...
Gece odaya şarap, sabah Star Gazetesi gönderilen Rixos Grand Ankara
almış...
Acayip bir sentez... Ankara’ya ve tüm İslam dünyasına hayırlı
olsun...
Cem Yılmaz’dan umre esprisi
Hürriyet’in genç ve cevval isimlerinden Ezgi Başaran kardeşimiz,
geçtiğimiz günlerde Cem Yılmaz ile karşılaşır...
Ezgi, "Çıkınınızda ne var Cem Bey?" diye sorunca...
Cem Yılmaz, "Ertuğrul Özkök ile Ahmet Hakan’ın umre gezisiyle
ilgili bir şey var" der...
Ve espriyi patlatır...
Ezgi Başaran, "harika espri"yi Hürriyet’in Yazı İşleri Masası’na
büyük bir iştahla getirince...
Masayı çevreleyenler, "Bunu Ahmet Arsan yazsın... Onun köşesine
yakışır..." diye espriyi bana postalarlar...
*
İşte yazıyorum... Hem de Cem Yılmaz’ın ağzından:
"Ertuğrul Özkök ile Ahmet Hakan’ın umreye gitmelerinin hemen
ardından melekler, Allah’a şu soruyu sormuşlar: ’Yarabbi! Ertuğrul
Özkök ve Ahmet Hakan kulunuz umreye gittiler... Bu umre ziyaretini,
Ertuğrul Özkök ve Ahmet Hakan kulunuzun sevap hanelerine yazalım
mı?" Yüce Yaratan bu suale şöyle cevap vermiş: ’Yazmayın... O ’off
the record’dur’ der..."
NOT: Günümüzde yaygın bir şekilde kullanılan "Off the record", bir
gazetecilik tabiridir... "Kayıt dışı" demektir... Gazetecinin
kaynağıyla yaptığı görüşmede, kaynağın "yazılmamak kaydı" ile
anlattıklarına denir...
Murat Aksu’yu destekliyorum
Ben öyle birileri gibi gittiğim ilk Beşiktaş maçında, Çarşı
Grubu’nun intizamlı sloganlarından etkilenerek Beşiktaş’a
meyledenlerden değilim.
Beşiktaşlı doğanlardanım...
Büyük Türk mütefekkiri Reha Muhtar Beyefendi’nin dediği gibi
"Beşiktaşlı olunmaz, Beşiktaşlı doğulur".
Dolayısıyla...
Beşiktaş camiasındaki son gelişmeler konusunda fikir serdetmek
anamın ak sütü gibi helaldir bana...
*
Bizim mahallede Beşiktaşlı çoktur...
Bu nedenle bizimkiler bazen Beşiktaş’ın yönetimine gelmek için
denemeler yaparlar...
İlk denemeyi "sonradan bizim mahalleli" olan İhsan Kalkavan
yapmıştı...
Fethullah Gülen’e yakınlığı mevzu edilince adamcağız
seçilemedi...
O zamanlar Gülen’e yakınlık, ateşe yakınlık gibi bir şeydi...
Şimdiki gibi değildi yani...
Neyse...
İşte şimdi de Murat Aksu kardeşimiz çıkmış başkan adayı
olarak...
Murat, mahallenin tam içinden biri değil ama mahalleye uzak da
değil...
Babası Abdülkadir Aksu, AK Parti’nin ikinci ismi...
Abdülkadir Bey’in oğlu olmak, Murat Aksu’ya bazen avantaj sağlasa
da, çoğu zaman dezavantaj oldu...
Beşiktaş Kongresi’nde nasıl bir etki yapacak, bilmiyorum...
*
Ama bir Beşiktaşlı olarak...
Ben de herkes gibi "Yıldırım Demirören gitsin de kim gelirse
gelsin" noktasına kilitlenip kalmış durumdayım...
Bu nedenle "üzümün çöpü / armudun sapı" diyecek noktada
değilim...
Zaten Murat Aksu da, becerikli, iş bilir, sempatik bir
arkadaşımızdır...
Ve bu işi Yıldırım’dan çok daha iyi yapacağı açıktır...
Sözün kısası Murat Aksu’yu desteklerken, tek kriterim "mahalleye
yakınlık" değildir..."