Ahmet Altan'dan şoke eden yazı

Taraf'ın Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan'ın iktidarla kavgası sürüyor. Yine Erdoğan'a çaktı.

GAZETECİLER.COM - Bilindiği gibi bir süredir Taraf'ın iktidarla arası nahoş.
Fırsat düştükçe hem gazetenin manşetinden hem köşelerden çakıp duruyorlar.
Bu kez 'parasızlık' nedeniyle Taraf'ı evinden yöneten gazetenin genel yayın yönetmeni Ahmet Altan iktidara çakmış...
Daha doğrusu doğrudan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef almış.
'Heykel' ve 'sanat' bilgisiyle dalga geçmiş... Ama öyle bir dalga geçme ki sıradan bir Japon turistten bile cahil olduğunu söylemiş.
Dahası da var...
Başbakan Erdoğan'ın 'haddini bilmediğini' ima etmiş.
İktidar çarpmasının 'ucubeye' çevirdiğini söylemiş.
Kısacası her satırı ile Erdoğan üzerinde şok etkisi yapacak bir makale ortaya çıkartmış...
İşte yazdıkları:

UCUBE

"Ben gençken pek sevilen bir söz vardı. "İslam'ın şartı beş, altıncısı haddini bilmek." Başbakan Erdoğan benden daha genç, demek onun zamanında bu laf tedavülden kalkmış, onun kulağında "haddini bilmekle" ilgili bir söz kalmamış.
Hoş, "haddini bilmek"le ilgili her söz, bir zaman iktidarda kalan herkesin kulağından da, zihninden de silinip gidiyor.
Öyle bir vakit geliyor ki artık iktidar sahibi herşeyi biliyor, her konuda fikir açıklayacak bir otorite oluyor.
Bir güven patlaması yaşıyor.
Yerli yersiz fikir beyan ediyor ve bunun en mükemmel, en doğru fikir olduğuna hükmediyor.
Bu "hastalık" bir iktidar sahiplerinde, bir de gençlerde görülür aslında.

(...) BREH! BREH! BREH!...
 
Hiçbir açıklama yapmadan sevmemek özgürlüğün vardır ama hiçbir açıklama yapmadan beğenmeme özgürlüğün yoktur.
Bizim başbakan, gördüğü heykeli "beğenmemekle" kalmıyor, birde beğenmemesini o heykeli "ucube" ilan edecek kadar sert bir güvenle dile getiriyor, onunla da yetinmiyor, "yıkılmasını" da istiyor.
Breh, breh, breh, Tayyip Erdoğan'daki "plastik sanatlar" konusunda arşıâlâya yükselmiş şu güvene bak.
Herhalde, dünyanın her üniversitesinde "heykel" konusunda on beş dakikalık bir konuşma yapabilecek kadar konuya vâkıf.

SADECE HEYKELİ DEĞİL HADDİNİ DE BİLMİYORSUN

Bir Fransız ortaokul öğrencisi kadar Fidyas'ı, Rodin'i, Brancusi'yi biliyordur.
Sıradan bir Japon turisti kadar Rodin'in müzesiyle ilgili bilgiye sahiptir.
İlhan Koman'ın Akdeniz heykeli hakkında bir şeyler anlatabilir.
Giacometti'den, yanlış hatırlamıyorsam eserleri İstanbul'a da getirilmiş olan Botero'dan söz edebilir. Bu saydıklarım, "özel bir heykel" bilgisine girmez, "genel kültür" olarak bilinen şeylerdir. Bunları bilmek için "plastiksanatlar" konusunda eğitim görmek, heykel konusunda uzman olmak gerekmez.
Ama bu kadarcığını bile bilmeden heykeller hakkında "beğenmeme" hakkını elinde tutuyorsan, sadece heykeli değil, haddini de bilmiyorsun demektir.
Zaten bilgisi olan insanın "saygısı" da olur.
Saygısızlık genellikle bilgisizlikten ve derin bir cehaletin verdiği güvenden kaynaklanır.

İKTİDAR ÇARPMASI UCUBEYE ÇEVİRİYOR

Kenan Evren de bir vakitler Picasso'yu beğenmemişti, "onun resimlerini kendisinin de yapabileceğini" söylemişti.
İktidar koltuğuna oturan allame-i cihan kesiliyor başımıza.
(...) Belki de "iktidar çarpması" diye bir şey vardır, bir süre sonra iktidar, sahiplerini çarpıp birer entelektüel ucubeye çeviriyordur, herşeyi bildiklerine inandırıyordur onları.
"Heykeli beğenmedim devirin, resmi beğenmedim parçalayın, binayı beğenmedim yıkın, kitabı beğenmedim yakın." Başbakanın "beğenmediği" heykeli doğrusu ben de sevmedim.
Ama benim o heykelle ilgili söyleyebileceğim bu kadardır, "ben sevmedim".
Ne o heykelin yıkılmasını isteyebilirim, ne de o heykele "ucube" gibi sıfatlar takabilirim.
Çünkü Erdoğan'ın duymadığı, duyduysa da unuttuğu laf benim hâlâ kulağımda.
"İslam'ın şartı beş, altıncısı haddini bilmek."